Anayasa değişiklik paketinin kaderi ben bu yazıyı yazdığım saatlerde henüz belli değildi.
"Tamam mı devam mı" sorusunun asıl cevabını bugün geç saatlerde 17. maddenin oylanmasından sonra öğreneceğiz. Eğer 17. madde sorunsuz geçerse paket 8. maddede aldığı yaraya rağmen yoluna devam eder. Ama Anayasa Mahkemesi ile ilgi değişiklik de 8. maddenin kaderini paylaşır ve 330'un altında kalırsa, bu girişim esas itibarıyla başarısızlığa uğramış olur ve AK Parti yeni tabloyu değerlendirip yeni bazı kararlar almak durumunda kalır.
Dolayısıyla şu anda, gündemdeki Anayasa değişikliği sürecinin siyasi sonuçlarını AK Parti açısından değerlendirebilecek durumda değiliz.
Ama aynı değerlendirmeyi BDP açısından yapabiliriz.
Önce, Kürt siyasetinin önemli isimlerinden kapatılan DEP'in eski Genel Başkanı Yaşar Kaya'nın değerlendirmesine bakalım. BDP'nin tutumunu "affedilmez" olarak niteleyen Kaya şöyle devam ediyor: "Anayasa değişikliğine destek vermeyen, cunta anayasasını sırtına ve arkasına alıyor demektir. Bu da Kürt siyasi tarihi ve özgürlük mücadelesi için kara bir lekedir. Bunu silmek kolay olmayacaktır."
Evet, BDP'nin tutumu affedilmez bir tutum. Bunu bizim söylememiz belki o kadar önemli değil ama bugün sadece Kaya gibi Kürt siyasi önderlerinin değil, Kürt halkının çok büyük bir bölümünün de öyle düşündüğüne eminim.
BDP, demokrasinin önünü açan; Kürt sorununun önünü açan; Ergenekon'u biraz daha zayıflatan bir Anayasa değişikliğinin karşısında durmakla bütün bunları umursamadığını ortaya koymuş oldu. Milyonlarca Kürt'ün daha özgür ve daha insanca yaşaması idealini Öcalan'ın gözü dönmüş iktidar hesaplarına kurban etti.
Kendisinden önceki partiler de aynı şeyi yapmışlardı. Açılım çabasının başından bu yana PKK'nın ve uzantılarının Kürt halkının gasp edilen haklarını almasıyla, Güneydoğu'daki derin devletin açığa çıkarılmasıyla zerrece ilgilenmediği defalarca açığa çıktı. PKK, "Fırat'ın Doğusu" aydınlanırken, Kürtler'in acılı tarihi ceset çukurlarından çıkıp aydınlığa kavuşurken bile heyecan duymadı, ilgilenmedi, bu aydınlanmayı hızlandırmak ve genişletmek için parmağını kıpırdatmadı. Devletin resmi televizyonunda Kürtçe bir kanal açılması bile sevindiremedi PKK'yı ve işbirlikçilerini. Aksine korkuttu. Onlar kendi başına bir devrim niteliğindeki bu reforma bile kulp takmaya, küçümsemeye çalıştılar. Kürtler, Öcalan ve arkadaşlarının, örgütün iktidarını korumak uğruna Kürtler'in geleceğini gözlerini kırpmadan ateşe verebileceklerini, bu uğurda içte ve dışta karanlık savaş lobileriyle rahatlıkla ittifak yapabileceklerini defalarca gördüler. PKK'nın açılım karşısındaki tutumuyla MHP ve CHP'yle aynı safta buluştuğuna bizzat tanık oldular.
Geçmişten bu yana süregelen bu ihanet çizgisine bakıldığında, BDP'nin parti kapatmaları zorlaştırmak için yapılan değişiklik oylanırken yine Öcalan'ın emriyle Meclis'e girmemesinde şaşılacak bir şey yok.
BDP'nin bu tutumu PKK'nın şiddeti yükseltme tutumunun bir parçasıdır; PKK'nın dağda yaptığı şeyin Meclis'teki uzantısıdır; aynı siyasetin devamıdır.
Peki hedefi nedir? Şiddetin son bulmasını, Kürt sorununun demokratik yollarla çözümünü engellemek; Kürt siyasetinin demokratik bir mecraya girmesinin önüne dikilmek...
Gelin bu noktada Şamil Tayyar'ın kısa bir süre önce yaptığı değerlendirmeye kulak verelim:
"Anayasa değişikliği paketini ve demokratik açılımları engellemek isteyen devlet ve PKK içindeki Ergenekon uzantıları Türkiye'yi kaosa sürüklemek için işbirliği yapıyor. O nedenle Türkiye'nin değişik bölgelerinde eylemler düzenleyerek tansiyonun yükselmesine böylece demokratik atılımların rafa kaldırılmasına zemin hazırlamaya çalışıyorlar.
Bu konuda istihbarat birimlerine ulaşan çok önemli bilgiler ve duyumlar var... Referandum sürecinde, şehit cenazeleri üzerinden kurulan provokasyonların artırılması için bu saldırılar koz olarak kullanılacak."
Derin devlet PKK bağlantısı yıllardır söylenip durur bu ülkede. Bu bağlantı belki de hiçbir zaman somut delilleriyle ortaya konulup ispatlanamayacak ama şiddetten beslenen bu iki gücün en kritik anlarda hep tekrarladıkları "ihanet koalisyonu" örnekleri, geniş Kürt kitlelerin gözünü mutlaka açacak bir gün... PKK'nın ve onun uzantısı olan partilerin Kürt sorununun demokratik yollarla çözümünün önüne dikilen asıl engel olduğu bilinci mutlaka yaygınlaşacak. Geniş kitleler çok da uzun olmayan bir vadede, özledikleri barışa ulaşmak için PKK engelinin kalkması gerektiği noktasına kendi tecrübeleriyle varacaklar.
Ve öyle anlaşılıyor ki bu engel kaldırılmadan, girişilen her türlü açılım çabası, Kürt meselesinin siyaset yoluyla çözümü için harcanacak emek sonuçsuz kalmaya mahkûm olacak.
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle