Öyle anlaşılıyor ki, bu referandum süreci referandumun sonucu kadar kalıcı etkiler yaratan önemli bir süreç olacak; bir nevi toplum olarak hep beraber "siyaset okulu"na gitmiş gibi olacağız.
Siyasetin hızlandırılmış yaz okuluna...
Tavırların netleşmek zorunda olduğu; kaypaklığa, laf kalabalığına alan bırakmayan, nihai olarak bütün ara tonların "evet" ya da "hayır"a indirgendiği böyle ortamlarda ortaya çıkan saflaşmalar kavratıcı olur. İnkâr edilen ya da üstü kapatılmaya çalışılan ideolojik ve politik yakınlıklar kabak gibi çıkar ortaya.
Şu anda da öyle oluyor. CHP, MHP ve BDP'nin aynı cephede buluşabileceğini umar mıydınız hiç? Ama oluyor işte. Ve bu tesadüf değil. Çünkü bu referandumda sorulan temel soru, bu üç partinin çok önemli noktalarda ortak paydasını ortaya çıkarıyor: Bu düzenin değişmesinden duyulan korku...
Neyse, bu işin siyasi partiler yanı...
Daha ilginç olanı ise bu süreç içinde ortaya çıkan tekil tutumlar...
Öyle görünüyor ki bu referandum örgüt örgüt, birey birey herkes için bir sınav olacak. Ama sadece politik bir sınav değil; aynı zamanda (ve belki de daha çok) bir karakter sınavı...
Bütün siyasi akımların, tek tek bütün sivil toplum kuruluşlarının ve kanaat önderlerinin kendi doğru bildiklerini içinde bulundukları mahallenin baskılarına rağmen dobraca savunup savunamadıklarını göreceğiz. Özellikle geleneksel olarak "Hayır Mahallesi"nde ikamet eden kişi ve kurumların üzerlerindeki ağır mahalle baskısını kırıp bağımsız ve önyargısız tutum alıp alamayacaklarını göreceğiz.
Aslında sınavın ilk sonuçları belli olmaya başladı bile:
Bir baktık ki şimdiye kadar oldukça sağduyulu olarak tanıdığımız bir işçi konfederasyonu "sol"u önüne katmış sürükleyen akıntıya karşı duramamış; aynı şekilde "yeminli AK Parti düşmanı" olmadığını sandığımız bir sivil toplum kuruluşu "kabile"den kovulma korkusu içinde "hayır"cılar saflarında yer almış.
Buna karşılık, hiç ummadığınız bir grup ya da kişi, "cemaati" tarafından aforoz edilmeyi de göze alarak doğru bildiği tutumu açıklama cesareti gösteriyor.
X x x
Bana öyle geliyor ki referandum süreci en kalıcı etkilerini Kürtler arasında gösterecek.
Bu referandumu, PKK-BDP çizgisinin şimdiye kadar korumak için uğraştığı ve büyük oranda başardığı tek sesli Kürt toplumu tablosunun bozulması sürecinin başlangıcı olarak da görebiliriz. Bakın, BDP'nin aldığı akıl almaz tutuma karşı "isyan" başladı bile. Çeşitli siyasi parti temsilcileri ve kimi kanaat önderleri ortaya çıkıp BDP'nin tutumunu şiddetle eleştirdiler ve "evet" oyu vereceklerini söylediler. Bu tartışmanın önümüzdeki günlerde daha da yayılmasını ve zenginleşmesini bekleyebiliriz. Böyle bir zenginlik içinde PKK-BDP çizgisinin Kürtler'i temsil tekelini elinde tutmasının ne kadar zorlaşacağını da...
Bu olay bize, bir kez daha demokrasinin nimetini ve Kürt sorununun kalıcı çözüm yolunu gösteriyor. Referandum gibi demokratik bir platform sağlanabildiği anda, artık tek seslilik sökmüyor. Farklılaşmanın açığa çıkması engellenemiyor. Despotik yapıların var sayılan gücünün sanal bir güç olduğu çıkıyor ortaya.
Şimdi bu tabloyu, Kürt sorununun bütün alanlarına yayın; örneğin koruculuğun kaldırılıp kaldırılmamasından okullarda Kürtçe öğretimine; vatandaşlık tanımından özerkliğe, federasyona ve hatta ayrı devlete kadar bütün meselelerin açıkça ve net biçimde ortaya konulup tartışılabildiği bir ortam yaratıldığını düşünün. Böyle bir ortamda hangi güç "her kafadan bir ses" çıkmasını engelleyebilir? Hangi örgüt böyle bir tartışmayı bastırabilir?
Ve her kafadan bir sesin çıktığı bir ortamda çoğunluğun her zaman aşırılıklardan uzak duracağını, çoğunluğun sağduyusunun her zaman makul ve gerçekleşebilir olanı bulacağını tarihin tecrübesinden bilmiyor muyuz?
Kısacası izlenmesi gereken yol belli. Tek ihtiyaç cesaret; tartışmayı başlatma cesareti... Bakalım seçim sonrası hükümet bu cesareti gösterip asıl "Büyük Paket"i açabilecek mi?..
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle