Bize özgü bir çabaydı: Hayallerimiz ile gerçekler arasında derin uçurumlar vardı. Toplum ilerlemeli, gelişmeliydi. Toplumun dinamikleri, ekonominin maddi imkânları yetersizdi.
Aradaki boşluğu ideolojilerle doldurduk. Uçan halılar gibi, aradaki mesafeyi kestirmeden kapatacak ideolojiler icat ettik. Sonra da topluma dönüp, 'haydi binin' diye seslendik. Kimse binmedi. Kimse dolmuşa gelmedi.
Bu ideolojilerden kurtuluş reçeteleri icat etmiştik. Anayasalar, her derde deva, her imkânsıza çareydi. Mucizevi anayasa formülleri ile, aradaki boşluğu kapatıp peşimize taktığımız toplumu Kaf Dağı'nın arkasına taşımaya hazırdık. Ah şu geri ve kaba anayasamız olmasa, her şey mümkündü. Her sorun çözülecekti.
Abant Platformu'nun 'Yeni Dönem, Yeni Anayasa' toplantısı, anayasa arayışlarının en temsil edici zeminini oluşturdu. Konuşulanlardan herkes yeni şeyler öğrendi. Benim öğrendiğim en önemli husus: İlk defa anayasa konusunda toplumun ve reel gerçeklerin gerisindeyiz. Türkiye'nin çok iyi anayasacıları var; anayasa konusuna kafa yormuş çok iyi entelektüelleri var. Ve anayasal durum ilk defa toplumu ihya etmek yerine, toplumdaki ilerlemeyi yakalama sorunu yaşıyor. Anayasa artık aradaki uçurumu kapatmak için imdada çağrılmıyor. Tersine toplumun ihtiyaçlarının çok gerisinde kalan anayasa kurallarını toplumun yeni çağına uydurma sorunu giderek büyüyor. Kısaca toplum, kendisi için yeni bir dönem başlattı. Şimdi bu yeni toplumsal döneme uyumlu yeni bir anayasaya ihtiyacımız var.
Ergun Özbudun'un açış konuşmasında vurguladığı üzere, anayasa ile çözülecek üç temel sorunumuz var. Birincisi, her farklı kimliğe sahip vatandaşın bu ülkede kendini eşit ve onurlu hissetmesi. Kürt sorununu çözmeyi hedefleyen kimlik siyasetinin esasları anayasal kuralları da veriyor. İkincisi, din-devlet ilişkilerini dünyada olduğu gibi normalleştirmek ve din ve vicdan özgürlüğü üzerindeki baskıları ortadan kaldırmak. Bunun için devleti dinî alanı düzenleyen bir kural koyucu olmaktan çıkartmak yeterli. Üçüncüsü de sivil-asker ilişkilerini demokrasinin ve hukukun özüne uydurmak. Askerî güç üzerinde sivil denetim tesis ettiğiniz zaman bu sorunu da çözmüş oluyorsunuz. Bu üç alanda sağlanacak bir genel mutabakat, karşımıza yeni bir anayasa çıkartmak için yeterli.
Anayasacılık, devlet iktidarını sınırlamak anlamına geliyor. Anayasaya bir ideoloji yerleştirirseniz, o zaman kendiliğinden totaliter bir devlet iktidarı ortaya çıkartmış olursunuz. Anayasalarda ideoloji olmaz. Olursa özgür ve demokratik bir toplum olmaz. Anayasanın değiştirilmez maddeleri ile ilgili tartışma, özünde bu totaliter ideolojinin tasfiyesine dayanıyor. Anayasa'nın 'değiştirilemez ikinci maddesi' Atatürk milliyetçiliğine ve başlangıç kısmındaki ideolojik lafazanlığa atıf yapıyor. Anayasayı ideolojisizleştirmenin mecburiyeti, değişmezliğin değişmesini gerektiriyor. Aslında değişmez maddelerin değiştirilmesine itiraz edenleri ikna edecek çok sağlam bir gerekçe var. Değiştirilemez bir ideoloji ile toplumu yönetmek imkânsız. Çünkü bu ideolojiyi, hepimizin iman edeceği şekilde bir amentü şerhine konu ederek tanımlamak ve ortak bir mutabakata konu etmek mümkün değil. Mümkün olmayan bir şey neden istenir? Askerî vesayeti sürdürmek için.
En son noktanın konacağı yer, askerî vesayet düzeninin tasfiye edilmesi. Osman Can, müzakerecilerin de desteği ile karşılaşan hükmünde haklı. Askerî vesayet tasfiye edilmeden özgürlükçü bir anayasaya kavuşmak mümkün değil. Bu doğru. Ama bir de paradoks var. Özgürlükçü bir anayasa yapmadan askerî vesayet düzenini bütünüyle toprağa gömmek mümkün değil.
Toplum, anayasa için yerinde duramayan, şaha kalkmış bir ata benziyor. Aydınlarımız yeteri kadar birikimli ve ufuk sahibi. Geriye, bu anayasa için gerekli olan siyasî iradenin bent kapaklarını açması kalıyor. 12 Haziran'daki seçim bunun için yapılmıyor mu?
zaman
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle