Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000
Bedelli askerlik meselesi
Sonunda yıllardır beklenen bedelli askerlik meselesine dair düzenlemenin yapıldığı açıklaması Başbakan Erdoğan tarafından yapıldı. Hazırlanan teklife göre 30 yaşın üzerindeki askerlik görevine henüz başlamamış olan yükümlüler 30 bin TL karşılığında, 21 günlük temel eğitimi almaya gerek olmaksızın askerlikten muaf tutulacaklar. Bedelli askerlik bekleyenler için çok güzel bir gelişme olmakla birlikte, bu konu zengin çocuklarına yönelik bir imtiyaz olarak algılandığından toplumun geniş kesiminde çok sıcak karşılanmıyor.
Bir yanda terörle mücadele en sert biçimiyle devam ederken ve gencecik evlatlarımız vatani görevlerini yerine getirmek adına ciddi tehlikelerle burun buruna yaşarken, parasıyla bu risklerden kurtulma fırsatının varlığı, doğal olarak adaletsizlik duygusu yaratıyor. Lakin bu yeni bedelli askerlik uygulaması devletin finansman ihtiyacından ya da bakaya birikimini eritme hedefinden çok askerliğe bakışta bir paradigma değişiminden de kaynaklanıyor gibi. Tüm dünyada silahlı kuvvetlerin tanımı ve işlevleri bakımından büyük bir dönüşüm yaşanırken, Türkiye'nin de bu değişimin dışında kalmayacağı anlaşılıyor.
28 üyeli NATO'nun sadece 5 ülkesinde kalan zorunlu askerlik hizmeti, bu ülkelerde de tartışılıyor. Danimarka, Estonya, Norveç, Türkiye ve Yunanistan'dan oluşan bu ülkelerden Yunanistan'da Savunma Bakanlığı 2012 yılından itibaren doktor ve kimya mühendisi gibi mesleklerin dışında zorunlu askerlik hizmetinin kaldırılacağını açıkladı. Danimarka'da ise askerlik temel olarak 4 ay ve karşılığında kamu hizmeti yapmak gibi bir imkan da kullanılabiliyor. Norveç de vicdani ret ve kamu hizmeti esasını uygulamayı tercih edenlerden. Estonya'da ise vicdani ret geçerli ve gönüllülük esasına dayalı bir düzenleme kapıda. Kısaca NATO gibi bir savunma bloku bile gelişen günümüz koşullarında askerliğin çerçevesini değiştiren düzenlemelere yönelmiş durumda.
Dünyada en fazla askeri operasyonu olan ABD'de profesyonellik esası var ve zorunlu hizmet kaldırılmış durumda. Yani zorunlu askerlik hizmeti ile savaşçılık arasında mutlak bir paralellik yok. Rusya'da da 2004 yılından bu yana vicdani ret hakkı ve alternatif hizmet esası kabul edilmiş durumda. Farklı kültürlerde ve coğrafyalarda benzer bir akım söz konusu. Askerliğin çehresi küresel bir akım çerçevesinde değişiyor.
Bu değişimde askeri teknolojiye paralel olarak değişen güvenlik ihtiyaçlarının yanı sıra, bireyin devlet karşısında sahip olduğu haklar fikrinin gelişmesinin de payı var. Günümüzde insanlar herhangi bir şeyi zorunlu olarak değil, gönüllü olarak yapmak istiyor; ancak bu halde yeterli verimliliği sağlayabiliyorlar. Sözün özü zorla yapılan askerlikten bir hayır gelmiyor.
Buna mukabil orduların profesyonelleşmesi ve askerlerin uzmanlaşarak, belirli bir ücret karşılığında hizmet vermesi esası giderek daha anlamlı hale geliyor. Nitekim ülkemizde de yeterince eğitim görmemiş erlerin en riskli bölgelerde vatani görevlerini yapması, artık kamu vicdanını yaralıyor. Güvenlik riski yüksek bir ülke olmamız, bugüne kadar zorunlu bir askerlik hizmetinin meşruiyetini sağlarken, artık verimlilik için gönüllü ve uzman askerlerin gerekliliğinden bahsediliyor. Yani güvenlik riski artık eğitimsiz bile olsa rakamsal büyüklük sağlayacak sayıda askerin değil, sayısı az da olsa eğitimli askerin var olması gerektiğinin altını çiziyor.
Türkiye'de önümüzdeki dönemde askerlikte profesyonellik ve gönüllülük konusu daha da fazla tartışılacak. Hem NATO'daki müttefiklerimizle uyumlu bir model oluşturmak, hem değişen güvenlik risklerine karşı sağlıklı reaksiyon göstermek hem de devlet-birey ilişkilerinin değişen doğasına adapte olabilmek adına bu bir gereksinim. Güçlü ordu kavramına bu kadar çok atıf yapılırken, bu gücün 21. yüzyılda nasıl kurgulanacağı konusunda da düşünmek lazım.
akşam
Bu yazı 1,636 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
21 Eylül 2012
Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
-
17 Eylül 2012
Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
-
31 Ağustos 2012
Terörle mücadele meselesi!
-
29 Ağustos 2012
Neymiş bu sıfır sorun?
-
27 Ağustos 2012
Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
-
17 Ağustos 2012
Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
-
13 Ağustos 2012
Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
-
3 Ağustos 2012
Dünya nereye gidiyor?
-
4 Temmuz 2012
Kürt sorunu mu?
-
8 Haziran 2012
Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
-
6 Haziran 2012
Suriye'de son tango!
-
2 Mayıs 2012
Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
-
20 Nisan 2012
Dış politikada ilkeler
-
28 Mart 2012
Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
-
23 Mart 2012
Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
-
21 Mart 2012
Afganistan ne için?
-
7 Mart 2012
Putin'in üçüncü dönemi
-
22 Şubat 2012
Xi Jinping Türkiye'de!
-
10 Şubat 2012
Devlet devletin kurdu mu?
-
8 Şubat 2012
Suriye sadece iç meselemiz mi?
Yorumlar
+ Yorum Ekle