En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Gerçekleri karartma



Tam dört buçuk yıl geride kalan Danıştay saldırısı ile ilgili OYAK'ta yapılan son tutuklamalar 'delil karartma suçu' ile ilgili.

Daha önce yapılan yargılamada OYAK Güvenlik'in, kameraları bozuk oldukları gerekçesi ile söktüğü bilgisi karara girmişti. Ancak İstanbul'daki yargılamada Mahkeme'nin talebiyle yaptırılan TÜBİTAK incelemesi, kameraların sökülmediğini, olay anına tesadüf eden görüntülerin kasten ve geri dönülmez şekilde silindiğini kanıtladı.

'Delil karartma', gerçeğin ortaya çıkmasına yardım eden bilgilerin, bulguların kasten saklanmasını, değiştirilmesini ifade ediyor. Söz konusu olan, koskoca Danıştay provokasyonu. Şayet amacına ulaşsaydı, entegre planın diğer parçaları da planlandığı şekilde işleseydi Türkiye bir askerî darbe ile karşı karşıya kalacaktı. Görev yapan polisin cesareti ve suikastçının yakalanması; ve tabii Zaman'ın 'Deştikçe çete çıkıyor' manşeti, iktidarın silahla gasp edilmesi eylemini engelledi.

OYAK Güvenlik tutuklamaları ile eşzamanlı olarak, sabık Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un 'şüpheli' sıfatıyla savcılık tarafından ifadeye çağrılması, tam olarak benzer bir iddia ile ilgili. Şüpheli sıfatıyla çağrılan kişi, elinde kâğıtlar 'savcılar bu kâğıt parçasının sahte olduğunu ispatlasın' diyerek yargıya talimat veren bir genel komutan. Şüphe, 'delil karartma' şüphesi. Komuta kademesini arkasına alıp 'delil karartma' niyetiyle mahkemeleri, iktidarı ve halkı tehdit eden bir genelkurmay başkanı imajı hâlâ hafızalarda. Ne için? Gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek için. İddia doğruysa, LAW silahına soba borusu muamelesi de aynı gerekçe ile, gerçekleri karartma gerekçesiyle yapılmış.

Gerçekleri karartmak için delilleri saklar veya değiştirirsiniz, bağırıp-çağırıp ortalığa dehşet saçarsınız, yargıyı engellersiniz ve bir de saçma fikirler üretirsiniz. İdeolojiler de, gerçeklerin karartılmış halidir. Gerçekler işinize yaramıyorsa onları tepetaklak etmeniz, eğip-bükmeniz ve çarpıtmanız gerekir. İdeolojiler bu işe hizmet eder. Çok fazla tekrarlanınca, doğal olarak ezberlenince fikirler, gerçeklerin saklanacağı en elverişli kılıflara dönüşür. Görüntü, fotoğraf makinesinin merceğinden geçince tepetaklak olur. Tepetaklak olan bir resmin, gerçeğiyle bağlantısını tekrar düz vaziyete getirmeden anlayamazsınız.

Gerçekleri karartmak için zihnimize yerleştirilmiş çok sayıda fikir ve bunları sistemli hale getiren ideolojiler var. İtaatkâr ve uslu vatandaşları olarak ilkokula başladığımız tarihten beri kafamıza yerleştirilen ulus-devlet formunun, çok dar ve sınırlı bir form olduğunu, bu sınırların içinde nefes alıp vermenin bile mümkün olmadığını gerçekler karanlıkta görünmez olduğu için fark edemiyoruz. Gerçeği, karanlığın içinde fark edemiyorsanız, yapacağınız çok fazla şey var. Önce karanlığa ışık tutarsınız. Yapamıyorsanız yakından bakarsınız, hatta elinizle dokunursunuz. Veya bakış açısını değiştirip, biraz ışığın bulunduğu perspektife geçersiniz.

İhtiyacımız olan yegâne şey, gerçekler. Bizi koruyacak, gücün suiistimalini engelleyecek, bir arada barış içinde yaşamamızı sağlayacak ortak paydamız gerçekler. Kimsenin, ama hiç kimsenin gerçekleri karartma gücü yoksa hayatımız da, refahımız da, huzurumuz da emniyette demektir.

Anayasa değişikliği ile genelkurmay başkanı savcının önüne, 'şüpheli' sıfatıyla çıkabiliyor. 12 Eylül darbesi için ancak 32 yıl sonra bir iddianame hazırlanabiliyor. Öyleyse yapacağımız anayasada devlet cihazı, gerçeklerin saklanamayacağı kadar şeffaf olacak.

Kürt sorunu bu karanlıkta büyüdü. Devlet iktidarını suiistimal edenler ve kendi çıkarı için kullananlar büyümüş bir Kürt sorununa ihtiyaç duydukları için bu hale geldik. İnsan hayatının ve onurunun kutsallığını, tartışılmaz bir gerçek olarak kabul eden ve devletin varlık sebebini bu gerçeğin üzerine olabildiğince şeffaf bir şekilde yerleştiren bir anayasa yapmayı başarırsak geride bir sorun kalır mı?

Anayasa'nın kilit sorunu olan anadilde eğitim sorununa, ezberlediklerimizi değil, etrafımızdaki gerçekleri esas alarak bakmayı denemeliyiz.

zaman

Bu yazı 1,265 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,553 µs