En Sıcak Konular

Deniz Ülke Arıboğan


Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000

Devlet devletin kurdu mu?



'Devlet nedir?' sorusu, sosyal bilimler alanındaki en önemli ve tarihsel tartışma alanlarından birisidir. Sosyoloji, felsefe, tarih, siyaset bilimi ya da uluslararası ilişkiler disiplinlerinde bu soru farklı teorik çerçevelerde tartışılır. Devletin kaynağı, işlevleri, ideolojisi, kurumları, kısaca hemen her bacağı ayrı bir soru işaretidir. Lakin üzerinde fikir birliğine varılmış herhangi bir ortak cevap yoktur. Her bilimsel disiplin, her teorik yaklaşım, devleti kendi gözlüklerinden görür ve kendi dilinden anlatır.
Devletin monolitik, yani tek sesli bir yapı olup olmadığı ise ayrı bir tartışma konusudur. Devletin bütüncül bir yapıda olmadığı ve devlet içinde devletçiklerin varlığı konusu dünyanın hemen her yerinde sorgulanan bir durumdur. Zaman zaman dünya gündemini de sarsacak biçimde ortaya çıkan siyasi skandalların temelinde çoğunlukla devletin kendi unsurlarının birbirleriyle mücadelesi yatar. Özellikle eli silah tutan asker, polis, istihbarat gibi kurumların diğer bürokratik mekanizmalar ve karar alma mercileriyle ilişkisi bu tür spekülasyonlara gebedir. ABD, İtalya, İngiltere gibi demokratik standartlara maksimum uyum sağlayan ülkelerde bile bu tür mücadelelerin en sertlerinin yaşandığı gözlenebilir.
Son günlerde Türkiye'de yaşanan MİT'e dair tartışmaların bir boyutu da bu kapsamdadır. Özne olarak MİT'in seçildiği ama onun üzerinden polisin, yargının, hukuki mevzuatların, yürütme gücünün tartışıldığı bu konuyu kısaca değerlendirelim.
1- Cumhuriyet savcıları ile MİT yöneticileri arasındaki uzlaşmazlık, hiçbir siyasi değerlendirme yapılmadan ele alındığında bir misyon ve hukuki anlayış çatışmasıdır. Yargı, illegal örgüte mensup olan, onunla ilişki kuran devlet görevlilerini görevi kötüye kullanmak ve terör örgütüne destek olmaktan sorgulama eğilimindedir. Buna karşın MİT'in görevi illegal yapılara sızmaktır ve ajanları eğer o örgüte mensup birileri gibi davranmazsa, kendilerinden beklenen görevleri yapamazlar. Bu nedenle örgüt içinde MİT personelinin bulunması şaşırtıcı olmadığı gibi, suç değil, görevdir. Üstelik MİT bir karar organı değil, uygulama merciidir. Örgütle nasıl mücadele edileceğinin ana hatları siyaset kurumları tarafından belirlenir. Bu mekanizmanın en tepesinde de başbakan bulunur. Nitekim Başbakan Erdoğan, Oslo görüşmelerinin sızdırılmasının ardından sorumluluğu üstlenmiş ve hükümet olarak değil ama devlet olarak PKK ile görüşüldüğünü açıklamıştır. MİT mensuplarının kendilerine verilen görevleri ifa ederken suçlu statüsünde değerlendirilmeleri devlet içerisindeki diyalog kopukluğunun göstergesidir.
2-MİT müsteşarının sorgulanmasının başbakanın iznine bağlı olup olmadığı konusu hukuki sorunları iyice açığa çıkartmaktadır. Savcılık eline geçen belgeler çerçevesinde kanunu yorumlamakta ve bu yorumla müsteşar da dahil sürece dahil olanları sorgulamak istemektedir. Ben bu konuda 'özel kanunun genel kanunu ilga etmesi gerektiğini', yani özel olarak MİT görevlilerine tanınan ayrıcalıkların ön plana alınması zorunluluğunun daha güçlü bir sav olduğunu düşünüyorum. Nitekim başbakanın izin vermemesi dolayısıyla ifade alınması göründüğü kadarıyla mümkün olmayacaktır. Kaldı ki, bu konu Hakan Fidan'ı aşan, kurumdaki herkesi kapsayan sonuçlar yaratacaktır. MİT mensuplarının bu süreçte sorgulanmasının önünün açılması istihbarat faaliyetini neredeyse imkansız hale getirebilir. Bu tür kurumların denetimlerini kendi içlerinde sağlamaları çok önemlidir. İstihbarat faaliyetlerinin gizlilik prensibi gereği, soruşturma aşamasında da diğer kurumlardan farklı değerlendirilmesi tabiidir.
3-MİT üzerinde son dönemlerde yapılan spekülasyonların amacını belirlemek önemlidir. Konu sadece 'Hakan Fidana'a mı yöneliktir yoksa genel olarak istihbarat teşkilatının etkin gücünü kırmak mı amaçlanmaktadır' buradan bakarak anlamak mümkün değil. Ancak Uludere hadisesi devletin Kürt meselesine yönelik takındığı askeri tavrın belini kırma işlevindedir. Bugün eğer konu Oslo görüşmeleriyle ilgili ise, devletin sivil inisiyatifinin de belini kırmak hedefi güdüldüğü söylenebilir. Şimdi sıradakinin diplomatik bacak olduğu ve özellikle Türkiye ile K. Irak arasındaki münasebetlerde bir sorun yaşanmasının mümkün olduğu söylenebilir.
 
Akşam

 
 

Bu yazı 1,380 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Eylül 2012 Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
    • 17 Eylül 2012 Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
    • 31 Ağustos 2012 Terörle mücadele meselesi!
    • 29 Ağustos 2012 Neymiş bu sıfır sorun?
    • 27 Ağustos 2012 Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
    • 17 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
    • 13 Ağustos 2012 Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
    • 3 Ağustos 2012 Dünya nereye gidiyor?
    • 4 Temmuz 2012 Kürt sorunu mu?
    • 8 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
    • 6 Haziran 2012 Suriye'de son tango!
    • 2 Mayıs 2012 Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
    • 20 Nisan 2012 Dış politikada ilkeler
    • 28 Mart 2012 Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
    • 23 Mart 2012 Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
    • 21 Mart 2012 Afganistan ne için?
    • 7 Mart 2012 Putin'in üçüncü dönemi
    • 22 Şubat 2012 Xi Jinping Türkiye'de!
    • 10 Şubat 2012 Devlet devletin kurdu mu?
    • 8 Şubat 2012 Suriye sadece iç meselemiz mi?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    26,879 µs