En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Sırada ne var?



Meclis'in yaptığı kanun değişikliği, MİT krizinin hükümetin arzusu istikametinde çözülmesi anlamına geliyor.

Anayasa Mahkemesi, CHP'nin başvurusu üzerine değişikliği iptal ederse tekrar başa dönülür mü? Sanmıyorum. Çünkü o tarihe kadar köprünün altından akan sular bir tekrar yaşanmasına engel olur. Demek ki kriz atlatıldı. Peki köpüren sular çekilince geriye ne kalacak?

MİT krizi, devlet içinde bir kırılma noktası oldu. Yargı ile hükümet arasındaki ilişkinin artık eskisi gibi güven ve işbirliği içinde yürümesi pek mümkün görünmüyor. İki taraf da birbirini kollayacak. İcra organı üzerinde yargı denetimi niteliği taşıyan soruşturmalar eksik olmayacak. MİT krizine bulunan çözüm, Başbakan'ın üzerindeki yükü ve sorumluluğu arttırdı. Bürokrasinin hukukî sorumluluğu önünde, başbakanın siyasî sorumluluğu bir savunma hattı oluşturdu. Türkiye'nin önünde hâlâ ciddi sorunlar var. Başbakan yetkilerini cesaretle kullanıyor. Bugün için sorun yok. Ama ya güç dengeleri değişirse?

Sorun en temelde devlet iktidarının kimyası ile alâkalı. Çok eski değil, 27 Mayıs'tan sonra, devlet gücünü halkın uzağında tutacak bir siyasî sistem oluşturuldu. Sadece halkın değil, aynı zamanda yargı denetiminin de işlemeyeceği bir denge kuruldu. Askerî vesayet düzeni sadece parlamento ve hükümet üzerinde değil aynı zamanda yargı erki üzerinde de nüfuz sahibi oldu. Kendilerine eklemledikleri yüksek yargı oligarşisi, bu nüfuzun aracılığını üstlendi. Devletin diğer kurumlarına karşı imtiyazlarını ise komutana bağlı çalışan bir askerî yargı alanı ile garanti altına aldılar.

Ergenekon davası fiilen, 2010 referandum değişiklikleri ise hukuken bu siyasî düzeni yerle bir etti. Asker iktidar oyunundan düştü. Boşalan yeri sadece AK Parti iktidarı değil, aynı zamanda yargı doldurdu. Devlet gücünün demokratik ve hukuki denetimi adına ileri bir düzeye geldik. Ama devlet gücü hâlâ aynı yapıya sahip. Devlet ile halk arasında kurulan karşıtlıkta bir değişiklik yok. Devlet gücünün ve siyasî sistemin kimyası aynı. Değişen sadece siyasî denetim yetkisinin demokratik bir iktidarın elinde olması. At aynı at. Üzerindeki süvari değişti.

Yargının durumu farklı. Yargı bürokratik vesayetin aracı olmaktan çıktı. Hukuku daha fazla temsil eden, kim olursa olsun suça ayrıcalık tanımayan bir güce dönüştü. Devlet içinde önce askere karşı, sonra da siyasî erke karşı otonom bir güç haline geldi. Ergenekon soruşturmalarını yargı başlattı ve sürdürdü. Hükümet destekledi. Dün, albaylardan akıl dışı analizlerle dolu brifingler alan bir yargının yerinde, bugün savcılara talimatlar yağdıran bir genelkurmay başkanını tutuklamış bir yargı erki duruyor.

Siyasetin rüzgârı değişebilir. AK Parti hükümeti kontrol ettiği devlet cihazını değiştirmediği takdirde hiçbir şeyden emin olamayız. Bu cihaz değişti mi? Anayasa bu haliyle durduğu sürece, askerî alanda en az iki düzine kanunu kapsayan bir reform gerçekleşmediği takdirde bu soruya evet cevabı vermek çok zor. Siyasete dair geçicilik duygusunu aşarak hangi sağlam dayanaklara güvenebiliriz?

AK Parti hükümetinin, devlet iktidarının mevcut yapısını değiştirmeye pek niyeti olmadığı algısı giderek yerleşiyor. MİT krizine bulunan çözüm, bu algıyı güçlendirdi. Halbuki güven içinde yaşayabilmemiz için devlet iktidarının demokratik ve hukukî denetimini sağlam esaslara bağlamaya ihtiyacımız var. Yeni anayasa ihtiyacı, bu denetimsiz gücün halkın iradesine ram edilmesi talebinden doğmuştu.

Türkiye'nin zorlu sorunları var. Ne bölgesel konjonktür ne de Kürt sorunu dün durduğu yerde durmuyor. Kürt sorununun kendisini bile, halka mal etmeden çözmek imkânsız. Çare daha fazla hukuk. Türkiye'de yaşayan her fert, hayatının, onurunun ve sahip olduğu her şeyin hukuk garantisi altına alındığını hissettiği zaman işler kolaylaşacak. PKK'nın hakkından gelmek için karanlık dehlizlerde zaman kaybetmek doğru değil. Kendisinden emin olacağımız, bize fenalığı dokunmayacağını bildiğimiz bir devlete ihtiyacımız var. Bu devleti bizim adımıza inşa edecek güç ise AK Parti iktidarı.

MİT krizi bu beklentilerde bir kırılma oluşturdu. Telafi etmek yeni anayasa gündemine kuvvetle sarılmakla mümkün. Öyleyse sırada anayasa olmalı.

zaman






Bu yazı 1,338 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,262 µs