En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Yeniden ve ısrarla demokratik açılım



Başbakan'ın sözleri, çözüm için yeni bir başlangıç. Veya, zaten devam eden çözüm hamlelerinin ete kemiğe bürünmesi, somut bir iradeye dönüşmesi.


"Bedeli ne olursa olsun bu meseleyi çözeceğim" diyorsa, bu sözün önü ve arkası dolu demektir. Başbakan bir kanaat önderi değil. Kürt sorununun aktörlerinden biri de değil. Doğrudan çözümü bulacak ve gerçekleştirecek güç onun ellerinde. O karar vermişse, herkesi karar vermeye zorlayabilir. Hiç olmazsa ikna edebilir. "Samimiyetimizi görün" dediğine göre, niyetinde kararlı. Nitekim sözleri, süreçleri ve aktörleri etkilemek ve tavır almaya zorlamak üzere cımbızla seçilmiş görünüyor. MHP'yi "destek vermemekle" suçluyor, onu en hassas olduğu mesele ile, şehit cenazeleriyle vuruyor. CHP'yi köstek olmakla, BDP'yi sorunu istismar etmekle suçluyor. Ve hepsine "ben kararlıyım çözeceğim, siz de hesabınızı yapın, tavrınızı belirleyin" mesajı veriyor. Bize dönüp, bu sorunun karmaşık bir mesele olduğunu söylüyor. Silah tüccarlarını, uyuşturucu kartellerini, uluslararası ekonomik ve siyasî dengeleri nazara veriyor. Demek ki bizden, atacağı adımlar için anlayış, sabır ve destek bekliyor.

"Son nefesime kadar bu uğurda mücadele edeceğim" sözü, Başbakan'a ait olduğuna göre vardığımız kavşak noktasının önemini fark etmemiz lâzım. Bu sözleri sadece biz değil, çözümden yana olanlar da, kanın akmasını isteyenler de merceğin altına yatırıp inceliyor. Kendilerine verilen mesajı eksiksiz ve doğru anlamaya çalışıyorlar. Son yılların en net ve sonuç alıcı hamlesi, bütün taşları yerinden oynatıyor.

İktidarının onuncu yılında, Cumhuriyet tarihinin en güçlü ve rakipsiz başbakanı Kürt sorununu çözme iradesini ortaya koyuyor. Devlet içindeki iktidar mücadelesi, Kürt sorununu sürüncemede bırakan ve kangren haline getiren temel sebeplerden biriydi. Vesayeti sürdürmeye çalışan darbecilerin en önemli iktidar gerekçelerinden biri bu sorundu. Öcalan yakalandığında, "terörü kontrol edilebilir düzeyde sürdürmesi ricası" 28 Şubatçılar tarafından bu yüzden yapılmıştı. Askerî vesayet sona erdiğine göre, devlet içinde "terörden medet umanlar" kalmadı. Sorun tek kişinin elinde ve önünde çözüm masasına yatırıldı. Güçlü ve rakipsiz bir iktidarın, çözümü erteleme ve bahane bulma lüksü de kalmadı.

Başbakan'ın Kürt sorunu konusunda sergilediği çözüm iradesinin ve mesajlarının anlamı, bir başka gündemle mukayese edilerek tartılabilir. Başbakan anayasa konusunda hiç konuşmuyor. Anayasayı gerçekten isteyip istemediği tartışmalarına çıkıp son noktayı koymuyor. Değişik ihtimaller var. Birincisi Başbakan'ın anayasa takvimi kafasında işleyen bir takvime bağlı. Konuya girdiği zaman sonuç almak istiyor ve zamanlamayı buna ayarlıyor. İkincisi, CHP'nin ve MHP'nin restleşmesini ve sertleşmesini geciktirerek, sessizliği ile uzlaşma ortamına katkıda bulunmaya çalışıyor. Üçüncü ihtimal: Başbakan yeni anayasayı istemiyor. Anayasa mevcut hali ile onu güçlü ve etkili kılıyor. Yenisinde aynı gücü elde etmesi zor. Son ihtimal akla yakın değil; çünkü anayasayı yapamamış bir AK Parti'nin ve liderinin geleceği olamaz. Yeni anayasayı yapmak, AK Parti'nin on yılda vücuda getirdiği eserin önüne bir kitabe yerleştirmek demek. Bu kitabe geçmişi hatırlatacak ve geleceğe yol gösterecek. Esere de kalıcılık ve sağlamlık kazandıracak.

Ancak Başbakan'ın sessizliği anayasa konusundaki kamuoyuna yerleşen karamsarlığı ve umutsuzluğu açıklıyor. Başbakan anayasayı gündemine aldığı anda bu karamsar bulutların dağılmasını ve kamuoyunun tekrar harekete geçmesini bekleyebiliriz.

Başbakan'ın kamuoyunu biçimlendirme, gündem oluşturma yeteneği, elindeki devlet iktidarı ile bütünleştiği zaman Kürt sorununun çözümü ufukta görünüyor. Bizi ikna edebilecek ve tek başına çözümü inşa edebilecek bir güç bu.

Kuzey Irak'ta Barzani etrafındaki gelişmelerden, İmralı'dan gelen mesajlara ve BDP'lilerin kurmaya çalıştığı hassas dengelere kadar son günlerin ipuçları, Başbakan'ın bu açık ve kesin iradesi ile bir araya geldiği zaman çözüm adına büyük anlamlar kazanıyor. Hatta son günlerde yakalanan patlayıcıları ve eylem hazırlıklarını da bu tabloya eklemek lâzım. Çözüm yaklaştıkça, çözümsüzlük her türlü vasıtaya başvuracak. Pazarlık masasındakiler ellerindeki kozu kendi ağırlık hesaplamalarıyla artırmaya çalışacak.

Bu sefer çözüm çok yakın görünüyor. Hadi hayırlısı.

zaman

Bu yazı 1,259 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,408 µs