Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000
Afganistan ne için?
Tam da kendi içimizde Nevruz'un tarihi, eğitimde 4+4+4, Suriye'ye olası müdahale gibi tartışmalara dalmışken Afganistan'dan gelen 12 askerimizin şehit olduğu haberi hepimizi derin bir üzüntüye boğdu. Kendilerine rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Vatan topraklarından binlerce kilometre uzakta can veren askerlerimizin ardından da doğal olarak Türkiye'nin Afganistan'daki askeri varlığı tartışmaya açıldı. ISAF'a asker veren yaklaşık 50 ülkede de böyle tartışmalar var zaten. Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın 'NATO Afganistan'dan çekilse bile Türkiye, Afganistan istedikçe orada hizmet vermeye devam edecek' açıklaması ise meseleye yeni bir boyut kazandırdı. Türk askerinin oradaki varlığına rağmen epeyce gözden ırak tuttuğumuz, ama bugünün siyasi satranç tahtasında çok önemli bir yer işgal eden Afganistan meselesini kısaca değerlendirelim.
1- Afganistan ve Pakistan'ın aynı havza içerisinde değerlendirildiği ve AfPak olarak tanımlanan bölge, büyük güçlerin aynı anda egemenlik mücadelesine girdiği bir coğrafi alan. ABD, Rusya, Çin ve Hindistan'ın ortak ilgi alanı olan bu bölge 20. yüzyılın ortalarından itibaren dalgalı devinim içerisinde. ABD ve özellikle de Obama yönetimi, bu bölgeye tüm dünya coğrafyasında öncelik verdiğini açıkça ilan etmiş durumda. Ortadoğu'dan kaydırılan askeri yatırımlar bu bölgeye akıyor. ABD'ye göre küresel terörle mücadelenin ön cephe alanı burası. Orta ve Güney Asya'daki istikrar için AfPak alanının güvenliğe alınması şart. Zira çevre bölge nükleer kapasiteye sahip ülkelerden oluşuyor. Terörle mücadele kadar uyuşturucu trafiğinin kontrolü açısından da önemli sayılan bölgedeki çok uluslu askeri güç, Batı tarafından zayıf ve yozlaşmış siyasi yapılara, devletlerin, etnik ya da dinsel grupların çatışma ihtimallerine karşı da önleyici bir mekanizması olarak görülüyor. AfPak'n kontrolü bir yandan da ABD'nin Rusya ve Çin'e karşı sürdürdüğü çevreleme /dengeleme siyasetinin bir parçası. Kısaca küresel bir güç olmanın olmazsa olmazı.
2- AfPak bölgesi Çin açısından da son derece önemli bir stratejik derinlik alanı. Bölgedeki en önemli aktörlerden birisi olan Çin'in özellikle Pakistan'la olan tarihsel bağları ve bu ülke üzerindeki etkisi, onun Rusya ve Hindistan ile sürdürdüğü bölgesel rekabetin en etkin araçlarından bir tanesi. Özellikle de Hindistan'ın bölgesel yayılma stratejisinin yumuşak bir biçimde ve Çin'in direk dahline ihtiyaç kalmadan yumuşatılması konusunda Pakistan, Çin için bulunmaz bir müttefik. Pakistan, Afganistan'la birlikte değerlendirildiğinde Çin'in ekonomik ve siyasi gücünü Orta Asya'nın derinliklerine kadar taşımasına ve Hazar havzasının kapılarını açmasına da imkan veren bir köprü. Ayrıca bölge, Doğu Türkistan bölgesinde etkili olma potansiyeli olan radikal İslamcı etkinin kontrol edilebilmesi açısından da bir tampon niteliğinde. Yani AfPak hem bir açılım kapısı hem de bir güvenlik duvarı hüviyetine sahip. Çin'in dünya stratejisinin en bilinen sloganlarından birini de tekrarlayalım bu vesileyle:' Önce Pakistan, diğerleri ardından'.
3- AfPak Rusya açısından da Orta Asya'nın kalbini kontrol etme noktasında bir merkez üs hüviyetinde. Yıllarca her türlü maliyete katlanarak Afganistan'ı işgal altında tutmasının mantığı da bu: enerji geçiş yollarını ve İran'a, Çin'e ve Hindistan'a kadar ulaşan bölgesel dengelerin nirengi noktasını elinde bulundurmak. Rusya için AfPak stratejisi son dönemlerde bir yandan radikal İslami akımların, diğer yandan yasadışı uyuşturucu trafiğinin kendi sınırlarından ülkesine ve etki alanına sızmasını engelleme üzerine kurulu. Diğer hedef ise hem ABD'nin hem de Çin'in bu alanda etkin varlığının önüne geçmek. Bu nedenle bir yandan misyonun başarılı olması için dua ediyor, bir yandan da gitmesi için zaman tutuyorlar.
4- Türkiye'nin Afganistan'a yaklaşımı ise hem tarihi ve kültürel hem de stratejik bir içeriğe sahip. Afganistan Ortadoğu'nun en doğu uzantısı ve tamamlayıcı parçası. Radikal İslami akımların terörist üreten ve dünyaya salan birer fabrikaya dönüşmemesi için Türkiye, ISAF'taki rolüne değer veriyor. Bu yolla NATO'daki varlığını ve etkinliğini pekiştirdiği gibi, dost bir ülkenin halkına ve devletine destek verme amacını da güdüyor. 1646 personelimizin görev yaptığı Afganistan'da hiçbir Türk savaşan güç olarak görev yapmıyor. Orada bulunmamız büyük stratejimizin bir parçası ve 2014'te tamamlanacak ISAF misyonundan sonra da orada olacağımız anlaşılıyor.
akşam
Bu yazı 1,622 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
21 Eylül 2012
Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
-
17 Eylül 2012
Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
-
31 Ağustos 2012
Terörle mücadele meselesi!
-
29 Ağustos 2012
Neymiş bu sıfır sorun?
-
27 Ağustos 2012
Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
-
17 Ağustos 2012
Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
-
13 Ağustos 2012
Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
-
3 Ağustos 2012
Dünya nereye gidiyor?
-
4 Temmuz 2012
Kürt sorunu mu?
-
8 Haziran 2012
Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
-
6 Haziran 2012
Suriye'de son tango!
-
2 Mayıs 2012
Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
-
20 Nisan 2012
Dış politikada ilkeler
-
28 Mart 2012
Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
-
23 Mart 2012
Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
-
21 Mart 2012
Afganistan ne için?
-
7 Mart 2012
Putin'in üçüncü dönemi
-
22 Şubat 2012
Xi Jinping Türkiye'de!
-
10 Şubat 2012
Devlet devletin kurdu mu?
-
8 Şubat 2012
Suriye sadece iç meselemiz mi?
Yorumlar
+ Yorum Ekle