En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Devletin yeni stratejisi var mı?



Daha çok yeni bir hamle. Ama güçlü bir hamle. Eskisi gibi "açılım" davul zurnayla ilan edilmiyor. Sessiz, sakin ve derinden bir "çözüm" kotarılıyor. İşin stratejisine kafa yormak, asıl meseleyi ıskalamaya yol açabilir.


Başbakan, iki hafta önce kararlı bir "çözüm iradesi" sergiledi. "Bedeli ne ise ödemeye hazırım" dedi. BDP adına Aysel Tuğluk'un Taraf'ta verdiği "siyasî" karşılıktan, Kandil'in "silahlı" eylemlerine kadar, öne alınmış Nevruz'a kadar cevaplar gecikmedi. Dört gün önce "üst düzey bir hükümet yetkilisi"nin hükümete mesafeli medyaya fısıldadığı ve "strateji" adı verilen bilgiler karşılıklı adımların atıldığını gösteriyor. Devletin adres olarak gösterdiği BDP'nin "resmî" ağzından çıkan şu sözler, yoklamaların yapıldığına ve adımların atıldığına somut bir delil. "Devletin yeni stratejisi" hakkında şöyle diyor Selahattin Demirtaş: "BDP olarak rol üstlenmeye hazırız. Karşılıklı güven ortamı oluşturmak konusunda başarılı olursak, şiddetin durması konusunda da demokratik basınç yaratabiliriz."

Önce, iki tarafın olduğunu hatırlayalım: Sadece devletin değil, PKK-BDP kanadının da bir stratejisi var. İki tarafın stratejisinin de Şark siyaseti içinde şekillendiğini unutmamız lâzım. Cengiz Çandar'ın "yeni strateji"yi yorumlarken kullandığı düz mantık, bu ciddi gelişmeleri açıklamak için yeterli değil. Söylenen sözlerin lâfzî yorumları hepimizi yanıltır. Şark siyasetinin refleksleri ile, yeteri kadar Batı bilen tarafların İngiliz diplomasisinden öğrendiği strateji duygusunu birlikte değerlendirmeliyiz. Strateji, zaten bir sonuca ulaşmak için takip edilen dolambaçlı yoldur. Düz yoldan giderseniz, öngörülür hale gelirsiniz ve kaybedersiniz. Baskın yememek, karşı tarafı aldatmak ve asıl amacınızı gizlemek için dolaylı yolu, yani bir stratejiyi uygularsınız.

Devletin bir stratejisi varsa, bunun doğru bilgisine sahip değiliz. Aynı şekilde PKK'nınkinin de. İşaretler, kapalı kapılar arkasında temasların ve pazarlıkların devam ettiğini gösteriyor. Medyaya intikal edenlerin daha çok dolaylı tutumu gizlemek için söylendiğini tahmin edebiliriz. Başbakan'ın cuma günü söylediği "Biz, siyasî irade olarak terör örgütü ile masaya oturmayız" sözü, kapalı kapılar arkasında farklı yorumlanacaktır. "Parlamento çatısı altında olan uzantıları ile... bundan sonra da görüşme yapabiliriz" sözü de öyle. Başbakan'ın arkasına eklediği tek şart "dürüst olmak". Demek ki Selahattin Demirtaş'ın "karşılıklı güven ortamı oluşturmak gerekir" sözünü, bir diyaloğun parçası olarak okumalıyız.

Tarafların ellerinde, bu uzun cümleler arasından cımbızla çekip alacakları sözler de var. "PKK'yı değil BDP'yi muhatap alırız" sözü, pazarlığın değil, medya üzerinden yürütülen toplumu ikna çabasının bir işareti olmalı. BDP şayet Başbakan'ın dediği gibi PKK'nın bir uzantısı ise onu muhatap kabul etmenin elde edilecek sonuca etkisi olur mu? BDP milletvekillerini isim isim tayin eden iradenin kimde olduğu zaten belli. Aldıkları vekaleti geri almak gerektiğinde, PKK'nın mesajını duyurmakta sıkıntı mı olur?

Şiddetin dili çapraşık bir dil. İnsanları etkilemek, bir sonuca razı etmek için kan dökenlerin, çapraşık bir dil kullanması normal. Bu yüzden verilen mesajları düz bir mantıkla yorumlamak doğru değil. Çünkü söylenen sözler de çoğu zaman, kullanılan silahlar gibi bir sonuç elde etmek için. Terörle mücadele eden devletin dili de doğal olarak bu çapraşık dilin simetrisini oluşturuyor.

Demek ki devletin çözüm stratejisinde yenilik yok. Oslo tecrübesinden sonra yöntem revize ediliyor. Sadece yeni şartlar ve açılan yeni sayfalar var. Başbakan bu sorunu çözmekte kararlı. PKK'nın kendi iç dengelerini gözetiyor. Devlet kanadının İmralı, yani Öcalan'la iletişim halinde olduğu belli. Ama BDP'yi ön plana çıkartarak Kürt siyaseti içinde, demokratik temsilcilerin önünü açmıyor. Bu pazarlıklarda kamuoyu nezdinde kendi meşruiyetini sağlamaya çalışıyor.

Lafzî yorumlar bu süreci kavramayı zorlaştırıyor. Hiç olmazsa aynı anda ikili bir dilin kullanıldığını, her iki tarafın avamının ve havassının aynı sözden farklı şeyler anlayabileceğini analizlere dahil etmek gerekiyor.

zaman

Bu yazı 1,143 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,051 µs