En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Davutoğlu'nun pembe incili kaftanı



Hem azametin hem tevâzunun hikâyesidir bu.

Ömer Seyfettin'in derin bir tarih bilinci inşa eden bu hikâyesini okuduğumda okumayı yazmayı yeni öğrenmiştim. İsmail Cem'in TRT genel müdürlüğü sırasında kısa bir filmi de yapılmıştı. Tevazû, feragat, fedakârlık, cesaret, inanç ve kibre kaçmayan bir azamet; Osmanlı ihtişamının altındaki insan malzemesi bunlardı. Pembe incili kaftanlar, yani mevki, makam ve dünya serveti vakti geldiğinde elinizin tersiyle itilmeliydi.

Bu hikâye CHP lideri ile Başbakan arasında polemiğe konu olmadan önce de, bugünü anlatan bir mecaz olarak hep aklıma gelirdi. Nedense Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun hem sırtına hem de üstüne bastığı bir örtü olarak pembe incili kaftanı çok yakıştırırdım. Hafta içi Meclis'te Suriye konulu gündem dışı konuşması ve süren tartışmalar bu kaftanın işlevini özetliyor.

Ahmet Davutoğlu, bir ulus-devletin dışişleri bakanından çok Devlet-i Âliyye'nin hariciye nazırına benziyor. Reisülküttap değil, bir hariciye nazırı. Tanzimat geleneğinin içinden çıkan, dünya ahvali ile devletin şevketini, kudretini ve vakarını imtizaç ettiren bir diplomat. Mustafa Reşit Paşa, tarihimizin gelmiş geçmiş en büyük diplomasi dehasıdır. Sadece diplomasi ile, ne kara ordusu ne donanması kalmamış koca imparatorluğu tekrar ayağa kaldırmıştır. Davutoğlu da diplomasinin araçlarını kullanarak yeni bir bölge mimarisi inşa ediyor. "Değişimi yönetmek"ten, "yeni bir bölgesel düzenin öncüsü olmak"tan bahsediyor. Sadece bahsetmiyor, yapıyor.

Diplomasi azametle, şevketle, hatta tantana ile yapılır. Osmanlı devrinde bir sefaret görevi, devletin şevketini göstermenin aracı idi. Elçilik görevini üstlenen kişiye sefir denmesi, bu görevin muvakkat olduğunu gösterirdi. Bir sefaret görevi, neredeyse koca bir ordunun sefere çıkması gibiydi. Sefir gittiği ülkede aylarca kalır ve hem askerî hem de siyasî durumu kavramaya çalışırdı. Bugün elimizde bulunan sefaretnameler çok derin bir entelektüel vukufun, siyasî, sosyal ve ekonomik gözlem yeteneğinin izlerini taşır. Eğer diplomasiyi yürütüyorsanız kulağınız delik, gözünüz keskin olacak; ama sırtınızda gereğinde altınıza sermek üzere mutlaka bir incili kaftan olacak.

Meclis'teki tartışmalar, bütün tarafların pembe incili kaftan'ın akıbetini merak ettiğini gösteriyor. Pembe incili kaftan dün Davutoğlu'nun sırtında idi, bugün aynı hariciye nazırı bu kaftanın üzerinde oturuyor. Bir kere üzerine oturduktan sonra da "üzerine oturduğumuz nesneyi bir dahi sırtımıza almayız" diyerek orada bırakacaktır. Yani mesele incili kaftan değil, o kaftanın üzerine oturan Davutoğlu'nun söyledikleri.

Türkiye bölgeye bir "pax otomana" vaat etti. Barışın nasıl tesis edileceğini ve sürdürüleceğini gösterdi. Bölgeyi değiştirdi, dönüştürdü. Şimdi ise yumuşak ipeğin sardığı çeliğin soğuk gücünü hissettiriyor. Davutoğlu'nun "cihan devleti" iddiası, içeride ulus devlet alışkanlıklarından vazgeçemeyen ve "Arapların iç işlerine karışmayalım" diyen, CHP'li Osman Korutürk'e değil doğrudan İran'a söyleniyor. "1911 sınırlarına dönelim" dediği zaman, az bir vakit Suriye ve Lübnan'da kurduğu sömürge yönetimini bugün müdahale gerekçesi olarak kullanan Fransa'ya laf yetiştiriyor.

Ortadoğu, Roma'dan, Emevi ve Abbasi'lerden, Selçuklu ve Osmanlı'dan beri birleşik bütünlüğü olan bir coğrafya. Bu coğrafyada kendi kabuğunuza çekilip yaşayamazsınız. Türkiye bölgeye nizam vermek ve bu nizamı sürdürmek zorunda. Ortadoğu halklarının huzuru ve refahı bu nizama bağlı. İran ise, tıpkı Batı gibi birbiriyle boğuşan bir Ortadoğu arzu ediyor. Böylece Türkiye ve İran'ın nizamları karşı karşıya geliyor. Kaçınılmaz olarak kavga kopuyor.

Suriye, üzerinde Türkiye ile İran'ın bilek güreşi yaptığı bir coğrafya. Kurulmakta olan yeni dünyada daha fazla güç ve etki peşinde olanlar Suriye'ye yığılınca, Türkiye'nin halata tek başına asılması zorlaştı. Oyun büyüdü ve yayıldı. Önemli olan şu soru: Kimin dediği olacak?

Cevap: Pembe incili kaftanın üzerine bağdaş kurmuş konuşan kişinin dediği olacak.
 
zaman


Bu yazı 1,415 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,266 µs