En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor



Anayasa'mızın özünün özü, Askerî Vesayet Düzeni'nin vazgeçilmez rüknü din eğitiminde devlet tekeli idi. Mevcut Anayasa'nın 24. maddesinde yer alan "Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır." cümlesi ile kurulan devlet tekeli, din alanına müdahale üzerinden siyasetin tanzimini mümkün kılıyor; siyasete bu tekel üzerinden müdahale ediliyordu.

Mesele din olunca, kutsalın alanına giriyoruz. Ama devletin, daha doğrusu askerî vesayet düzeninin, bu tekel üzerinden din eğitimine bakışı, bir zamanların tuz, kibrit, çay veya alkollü içki tekeline bakışından farklı değildi. Bir başkasının bu alana girmesi yasaktı ve din gibi her şeyi kucaklayan bir alana bu yasağı koyduğunuz zaman elinize inanılmaz bir güç geçmiş oluyordu. 27 Nisan e-muhtırasından geriye doğru gidin, 28 Şubat, 12 Eylül hep bu tekel üzerinden siyasete müdahale etti veya iktidar oldu. 27 Nisan e-muhtırasının bozuk Türkçesi ile sıraladığı maddelerin, 28 Şubat'ın MGK'sının meşhur 18 maddesinin neredeyse tamamı, "din eğitiminde devlet tekeli" yasağına dayalı dedikoduları veya düzenlemeleri sıralıyordu.

Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda uzlaşılan metinde bu düzenleme yer almıyor. Daha ötesi MHP hariç, diğer partilerin önerileri arasında da yer almıyor. MHP'nin sahip çıktığı bu tekele CHP'nin yanaşmaması bile tek başına çok önemli. Kısaca, din eğitiminde devlet tekelinin kaldırılması konusunda Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda bir mutabakat var. Bu durum, netice olarak artık bu tekelin hiç olmazsa zihinlerde ve parti politikalarında sona erdiğini gösteriyor. Tevhid-i Tedrisat Kanunu, referans olarak gösterilmeye devam edilse bile, uzlaşılan haliyle kimse din eğitim ve öğretiminde devlet tekeline dayanarak yasak koyamayacak. Zira Tevhid-i Tedrisat Kanunu "Türkiye dahilindeki bütün müessesat- ilmiye ve tedrisiye"yi "Maarif Vekaletine merbut" hale getirirken, mevcut Anayasa'nın 24. maddesinde formüle edilen tekeli kastetmiyor. Delil, din eğitiminin devlet tekelinde ama Millî Eğitim Bakanlığı dışında ifa edildiği Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Kur'an kursları. Bu kurslar Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kapsama alanı dışında; ama devlet tekelinin yani 24. maddenin içinde.

24. maddedeki devlet tekeli yerine AK Parti'nin önerdiği formül şöyle: "Devlet, eğitim ve öğretim alanındaki görevlerini yerine getirirken, eğitim ve öğretimin ana ve babanın dinî ve felsefî inançlarına göre yapılmasını isteme hakkına saygı gösterir." Bu alternatif, devlet tekeli yerine bambaşka bir istikametin, devletin din eğitimi konusunda tekel oluşturması yerine pozitif yükümlülüğünün devreye girdiğini gösteriyor. CHP bu formüle ilke düzeyinde karşı çıkmıyor; sadece başka bir formülle yer alması gerektiğini söylüyor. CHP, çelişkili olarak devletin gözetim ve denetiminin sürmesini önerisine almamakla birlikte farklı bir çerçevede konuyu gündeme getiriyor ve "din kültürü ve ahlak bilgisi dersi" dışında din eğitimini ortadan kaldırıyor. CHP'nin "din, vicdan ve inanç hürriyeti"nin asgari sınırları içinde çözemeyeceği bir paradoks var bu formülde. Bir yandan tekel devam edecek, öbür taraftan devlet toplumun din eğitimi talebini formel bir "öğrenim" içinde karşılayacak. Din eğitiminde devlet tekeline sahip çıkmadan bu tekelin din eğitimini daracık bir alana sınırlayarak devam etmesini savunmak, mevcut anayasanın bile gerisinde bir tutum. CHP'nin önerisinin üzerinde çok düşünülmediği ve devlet tekeline sahip çıkmayı değil, okullardaki din eğitimini sınırlamayı amaç edindiği anlaşılıyor. CHP'liler mevcut haliyle devletin verdiği din eğitimini sınırlamanın, devlet tekeli yüzünden din eğitiminin bütün alanlarını sınırlamak olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar. Veya bu ilişkiyi kurmak işlerine gelmiyor.

Sonuç?

Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda mutabakat sağlandığı üzere, din eğitimi üzerinde devletin "denetim ve kontrolü" ortadan kaldırılırsa, din eğitimi sorunu bir rejim meselesi olmaktan ebediyen çıkmış olacak. Sonra? Sonra, toplum bu ihtiyacı özgürce karşılayacak şekilde örgütlenecek. Mesele siyasî değil, sosyal bir meseleye dönüşecek. Bu durum din eğitiminin çoğulcu hale gelmesi demek. Anarşi mi çıkacak? Bu soruyu sorarken de din eğitimi talep eden toplumun sağduyusuna ve inancının sağlamlığına güvenmemiz gerekiyor.

 
zaman


Bu yazı 1,141 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,265 µs