Bilal Kemikli
0 0 0000
Haber, dil ve hüzün
Türkçeyi en iyi kullanan birkaç isim zikret, deseniz, hemen ilk anda aklıma Uğur Derman ismi gelir. Neden? Çünkü o, sadece hattat değil, aynı zamanda güzel konuşan ve güzel yazan bir münevverdir.
Evet, onu yakından tanıyanlar bilirler; konuşurken kelimeleri muhatabına göre seçer
Dile getirdiği düşünceye hayat veren kelimeler, onun konuşmasında ve yazısında gerçek mecrasına kavuşur. Seçicidir; neyi nerede ve niçin söylemesi gerektiğini bilir.
Geçtiğimiz yıl, Uğur Derman Bursayı teşrif etmişti
Harika bir ortamda, güzel bir konu etrafında fevkalade anlamlı bir sohbet meclisinde bulunmuştuk. Uğur Beye, Eşrefoğlu Rumi Hazretlerinin nesl-i necibinden Safiyüdin Erhan beyin oracıkta fakire söylediği bir mevzuyu aktarırken, arz ettiler tabirini kullanmıştım. Böyle demiştim; zira Safiyüddin Bey yaş itibariyle üstadımızdan küçüktü
Keza küçük de büyüğe ancak arzederdi; ben doğru demiştim.
Zahire bakarsanız, evet doğu demiştim. Lakin meselenin hakikat tarafını göz ardı etmiştim
Hakikat tarafı, arz meselesini yaşa bağlı olarak algılamamdan kaynaklanıyordu. Fakat gerçekte arz yaşla ilgili değildir. Nitekim üstadımız bu tabirden hoşlanmadı; kendisine layık bir tavırla şöyle demişti: Azizim efendim, biz garip bir insanız; Safiyüddin Efendi asildir; Eşrefoğlunun torunudur
O arzetmez, ancak emreder.
Dil nezaket ve letafet demektir
Bu İstanbul beyefendisi yapması gerekeni yapmış, tevazuuyla kendisine arzedileni emir telakki etmişti. İşte bu, beyefendiliktir. Bu da ancak sözle sohbetle buluşmakla oluyor.
Dil sohbetle gelişir
Sadece dil mi? Tavır ve eda da öyledir. Bu kanaatimizden yola çıkarak, kuruculuk hizmetini ifa ettiğimiz DPÜ İlahiyat Fakültesinde seminerler başlattık. Alanının uzmanı güzel insanları misafir ediyor, onları dinliyor, öğreniyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda Uğur Dermanı ağırladık. Hat sanatımızın serencamını, büyük sanatkârlarımızı ve sanat telakkimizi ondan dinledik. Seçkin bir topluluk vardı
Dinleyiciler arasında, ta Ispartadan kalkıp gelen birkaç sanat meraklısı da vardı.
Her şey güzeldi
Çoğaldık. Zaman bereketlendi. Bu bereketin elbette gazeteci gözüyle habere dönüşmesi gerekirdi. Eksik olmasın bir gazetecimiz de bunu haber yapmış. Lakin bu haber; her ne kadar niyet güzel ve iyilikten yana olsa da
Gayet tabii, dil zevkindeki farklılık habere yansımış; Prof. Dermanın kurmadığı cümleler, tırnak içinde ona aitmiş gibi zikredilmiş. Hoca hiçbir zaman şu cümleyi kullanmaz: Bizim hat sanatında kullanılan aletlerimiz adeta bir sanat eseri haline gelmiştir ve bu sebeple bilirsiniz ki her sanatın ortaya çıkarılması için temiz nitelikli alet ve malzeme kullanılır. İyi bir fırça, iyi bir tablo lazımdır.
Bu cümlede ne var? diyenler olacaktır. Evet, muhabir duyduklarını yazacak
Lakin o cümleyi, tırnak içinde göstermek, haber kaynağının sözü haline getirmez mi?
Hele hele şu cümleyi Uğur Bey kurar mı? Onu tanıyanlar bilir, hoca hem yeniliğe açıktır, hem de neyi nerede ve nasıl söyleyeceğini çok iyi bilir. Ne var ki, gazeteci de sözünü tevsik etmek ister. Ama keşke lafzı olduğu gibi muhafaza eden bir muharrir olsaydı. Lakin hey hat!
Şöyle not almışlar: İşlevsel el ile yazılmış betik ve tasarımlardan, işaretlerin soyut bir şekilde ifade edildiği ve bazen de bu soyutsal ifadenin harflerin okunabilirliğinin yerine geçtiği güzel sanat eserlerine kadar geniş bir yelpaze
Güya hoca hat sanatını böyle tanımlamış. Tanımı bırakalım, acaba soyutsal tabirini kullanır mı? Bu mümkün mü?
Evet, güzel bir faaliyet oldu
Uğur Derman meclisimize huzur ve bereket getirdi. Gazetecimiz de heyecanlandı, bir iyi haber yapmak istedi
İstedi; ama dil öyle bir mahiyet kazandı ki, kelama muhatap olup, onu olduğu gibi tasvir etmek güçleşti.
Netice? Hoca üzüldü, biz de üzüldük.
Velhasıl düşünce dile geldi; dinledik, zevk aldık
Lakin ulusal basına hak ettiği şekilde yansıyamadı.
Bu yazı 2,160 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
11 Nisan 2016
Öğrencime Mektup
-
5 Şubat 2016
Sahici Büyük Kimdir?
-
24 Ocak 2016
Aşkın Yolcuğu'na Dair
-
1 Ocak 2016
Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
-
21 Aralık 2015
Eksik Gören Eksiktir
-
10 Ağustos 2015
Çeşm-i Cihân'a Ağıt
-
9 Temmuz 2015
Tevazu: İnsan toprağını işlemek
-
28 Haziran 2015
Ses vermek?
-
24 Haziran 2015
Bu kitap neden yazıldı?
-
4 Haziran 2015
Muhalefeti mi seçeceğiz?
-
10 Mayıs 2015
Ruhuma Sükünet Veren Şehir
-
20 Nisan 2015
Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
-
5 Nisan 2015
Bedhah tuzaklara karşı
-
9 Mart 2015
Bu iyi bir zamandır
-
12 Şubat 2015
Oğluma birkaç not
-
27 Ocak 2015
Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
-
19 Ocak 2015
Son hadiselere ve tartışmalara dair
-
29 Ekim 2014
Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
-
14 Ekim 2014
Camide buluşalım
-
9 Eylül 2014
Bir Gönül Köprüsü
Yorumlar
+ Yorum Ekle