En Sıcak Konular

Bilal Kemikli



Bilal Kemikli
0 0 0000

Bedhah tuzaklara karşı



Savcımıza kıydılar; aziz milletimizin yüreğine ve canına kıydılar... Bu memlekette huzur, güven ve istikrarın olmasını istemeyen, bu toprağın yeniden canlanıp bereketli yarınlar inşa etmesini arzulamayanlar, gönlü okyanus gibi coşkun olan insanımızın iyi düşler görmesini kendi ikballeri için sakıncalı görenler, velhasıl dâhilî ve hârici bedhahlar memleketi kaosa sürüklemenin çabası içindeler.

Bedhahlar her daim milletin maneviyatına ve canına kastetme çabasının içinde olacaktır... Onların şiddete kodlanmış akıllarıyla haince tuzaklar kuracaklar. Mesele, o kurulan tuzakları önceden görüp gerekli tedbiri almaktır. İşin bu cephesi güvenlikle alakalıdır; hamdolsun bu konuda güzel çalışmaların olduğuna tanık oluyoruz. Ama bir de eğitim sorunu var; o konuyu gündeme almak isterim.

Nedir bu eğitim meselesi? Şudur: Devletin savcısına kastetmeyi göze alan, harici odakların kurduğu projelerde rol alan kişiler, maalesef bizim kendi çocuklarımız. Ağacı kesen baltanın sapı, ağaçtan... Acı veren durum budur. Bu çocuklar nasıl terörün ve hain emelli organizelerin içine düşüyor? Bunun iyi araştırılması gerekiyor. Nerede hata yapıyoruz ki, bu millete, bu devlete düşman evlatlar yetiştiriyoruz? Evet, konunun eğitim tarafı bu ve bunun gibi soruları sorup, insaflı ve makul cevaplar aramayı zorunlu kılıyor.

Gelecek nesilleri yetiştirme çabası sadece diploma ve buna bağlı başarıya odaklanırsa, fotoğrafı bütünüyle görmemiz ve kavramamız mümkün olmaz. Bir bütün olarak resme bakma çabasında olmalıyız. Bir insanı, hayırsız hain ve zalim yapan sebepler nelerdir? Bunları da bilmemiz, gerekli önlemleri almamız lazım.

Şehit Savcımız Mehmet Selim Kiraz’ın babası Hakkı Kiraz’ın meseleye yaklaşımı, memlekette istikrar ve huzuru tehdit etme çabasında olan hainlere bir tokat gibi indi... Mütevekkil, ömür nedir, ecel nedir, takdir nedir, devlet ve millete hizmet nedir; bütün bu soruları bu toprağın asırlardır temellük ettiği irfanla izah etti. Tıpkı geçtiğimiz günlerde bir hain tuzakta can veren kızımız Özge Can'ın babası Mehmet Arslan'ın meseleye yaklaşımı gibi...

Yüreği yaralı bu iki babanın, olayların farklılığını bir kenara kor isek, acılarını dindirecek devanın farkında oluşlarını… Meseleyi aynı pencereden bakarak izah ettiklerini, mümin ve mütevekkil olarak hadiseyi kavradıklarını görüyoruz. İşte, bu bakış açısını, bu irfanı yeniden çocuklarımıza kazandırmak ve yarınlarımızın huzuru için bu mayayı çalmak durumundayız.

Hak ve adalet eğitimi… Aklını ve mantığını doğruca kullanmasını bilen nesillerin eğitimi. İnsanın değeri, canın kıymeti, millet ve memleket için tek yürek olmanın, hayırdan ve iyiden yana olmanın yolunu yordamını öğretmeliyiz. Düşeni nasıl kaldırırım, yaralara nasıl merhem olurum, nasıl affederim, nasıl gönül kazanırım ve insanı nasıl severim sorularını soran ve cevaplar arayan bir eğitim ocağımız var mı? Basit, ama hakikati işaret eden, millet kilimini muhkem hale getiren hal ve davranışlara dair sorular… Evet, lafı eğip bükmeden söyleyeyim: Hain tuzakları bozacak, birlik ve dirliğimizi tesis edecek bir eğitim nizamına ihtiyacımız var.

Velhasıl, yaşadığımız hadisenin sadece güvenlik sorunu olarak anlaşılmaması, meselenin hakkaniyet ve adalet bilinci aşılayacak bir eğitim sorunu olarak da anlaşılması gerektiğini düşünmekteyim. Bu noktada, bizlerin, eğitim camiasının kalıcı ve sağlıklı projeler üretmesi gerekmektedir.

Merhum Savcımızın kederli ailesine Hak sabır ve genişlik versin, gönülleri her daim şen olsun, evlatlarının bahtı açık olsun... Yargı camiasının ve aziz milletimizin tekrar başı sağolsun!


Bu yazı 1,912 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Nisan 2016 Öğrencime Mektup
    • 5 Şubat 2016 Sahici Büyük Kimdir?
    • 24 Ocak 2016 Aşkın Yolcuğu'na Dair
    • 1 Ocak 2016 Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
    • 21 Aralık 2015 Eksik Gören Eksiktir
    • 10 Ağustos 2015 Çeşm-i Cihân'a Ağıt
    • 9 Temmuz 2015 Tevazu: İnsan toprağını işlemek
    • 28 Haziran 2015 Ses vermek?
    • 24 Haziran 2015 Bu kitap neden yazıldı?
    • 4 Haziran 2015 Muhalefeti mi seçeceğiz?
    • 10 Mayıs 2015 Ruhuma Sükünet Veren Şehir
    • 20 Nisan 2015 Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
    • 5 Nisan 2015 Bedhah tuzaklara karşı
    • 9 Mart 2015 Bu iyi bir zamandır
    • 12 Şubat 2015 Oğluma birkaç not
    • 27 Ocak 2015 Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
    • 19 Ocak 2015 Son hadiselere ve tartışmalara dair
    • 29 Ekim 2014 Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
    • 14 Ekim 2014 Camide buluşalım…
    • 9 Eylül 2014 Bir Gönül Köprüsü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,269 µs