En Sıcak Konular

Ece Temelkuran


Ece Temelkuran
0 0 0000

Erkekler özür dilemez!



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan malum cümleyi etti, herkes farklı gerekçelerle ayağa kalktı. Her ne kadar şehit ailelerinin yaptığı çıkışların Türkiye'de ilk kez entelektüel çevrelerden değil, halktan gelen bir savaş karşıtı, şiddet karşıtı, antimilitarist bir damar oluşturmaya doğru evrilebileceğini düşünsem de dinamik milliyetçi çevrelerin bu tepkiyi sahiplenmedeki yavuzluğunu da görmezlikten gelemem. Fakat söyleyeceğim şey bu değil.

Sanırım Tayyip Bey'i izleyen bütün gazeteciler de benimle aynı görüştedir:
Tayyip Bey daha cümlesini söylerken farkındaydı ne söylediğinin. Böyle bir cümlenin siyasi sonuçlarının ne olabileceği konusunda da bir fikri olmalı bunca yıl siyasetin içinde olan biri olarak. Sanırım zaten toparlamaya da çalıştı ama olmadı. Fakat sonraki günlerde önüne özür dilemek için onca fırsat çıkmasına rağmen hiç böyle bir şey yapmadı. Niye? Kasımpaşalı olduğu için mi?

Sonra düşündüm:
Acaba Türkiye siyasi tarihinde özür dileyen bir erkek siyasetçi oldu mu diye?
Benim aklıma gelmedi. Ya sizin?

Hayat defteri:

İsmail Ağa Camii'ndeki linç girişiminden sonra Meclis, basın ayağa kalktı. Soru önergeleri, tartışmalar... Trabzon'da linç girişimine uğrayan TAYAD'lılar, Sakarya'da PKK'lı sanılarak linç girişimine uğrayan inşaat işçileri, 30 Ağustos'ta "terörist" sanılarak linç girişimine uğrayan üniversiteli gençler... Onlara yapılanlar mubah mıydı? Niye onlar için de soru önergeleri verilmedi. Onların da üstü örtülmüştü oysa... Yoksa "iyi linç" ve "kötü linç" mi var?

 
Dersimiz: 12 Eylül!

Salı günü malum, 12 Eylül. Ve ben bütün bu linç, delirme, çıldırma halinin bu memleketin hikâyelerini anlatamadığı ve dinlemediği için yaşandığını düşünüyorum. O kadar korkunç yıllardan geçerken bu ülke, iktidar sahipleri tepemizde hiç durmadan tepindiler:
"Hiçbir şey yok! Kimse acı çekmiyor!"

Sonuç bu işte: İnsanlar delirdiler.
Savaş var ama yok. Yoksulluk var ama yok. Eşitsizlik var ama yok. Baskı var ama yok. Ve bütün bunların var olduğunu söyleyecek insanlar var ama hepsi hapishanede!
Sonuç bu işte. Bugün durduğumuz yer bütün bu sürecin sonucu.

Ve şimdi ben şunu öneriyorum:
"İkindi solculuğu!"
Ne geceleri rakı masalarında anlattığımız gibi sadece komik ne de gündüzleri anlattığımız gibi sadece korkunç cümlelerle anlatmalıyız o yılları. O yılları olduğu gibi anlatmak zorundayız. Zaman yaklaştı. Çok geç kalmadık. Belki de kendi zamanını doldurdu yas ve şimdi başlıyoruz konuşmaya.
Konuşmaya, konuşmaya.... Sonra yargılamaya, daha çok yargılamaya...
"Darbe Dede bizim de resmimizi yapsın" demiştim, "Fotoğraflarımızı gönderelim"!

O kadar çok mektup geldi ki o yazıya, o kadar istendi ki bir şey yapmak. En azından ben biliyorum artık net olarak:
Evet, bu ülke artık anlatmak ve dinlemek istiyor.
"Hiçbir şey bilmezseniz, hiçbir şeye bulaşmazsanız mutlu olursunuz" yalanını o kadar çok dinledi ki, artık giderek daha çok insan bunun doğru olmadığını biliyor.



Bu yazı 926 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Ocak 2008 Facebook'un ardındaki gerçek
    • 18 Ocak 2008 Kan bayrağı, bayrak kanı
    • 6 Ocak 2008 Koyu yeşil dua
    • 18 Kasım 2007 Çağrılmayan dil
    • 26 Ekim 2007 Bedelsiz söz
    • 16 Mart 2007 Rocky dönüyor! Bush da!
    • 11 Mart 2007 Paris Hilton İsyanı
    • 28 Şubat 2007 Bush evine dönecek!
    • 15 Eylül 2006 ABD'nin meselesi dünyayı gerdi!
    • 13 Eylül 2006 Biz de tuzağa düşmeyeceğiz!
    • 10 Eylül 2006 Erkekler özür dilemez!
    • 6 Eylül 2006 Başbakan'ın bittiği andır!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,136 µs