köyüne döndü | " /> köyüne döndü | "/>

En Sıcak Konular

Kriz sebebiyle 724 bin kişi köyüne döndü

10 Aralık 2008 08:46 tsi
Kriz sebebiyle 724 bin kişi köyüne döndü Küresel krizle birlikte şirketler küçülürken, personel çıkarmalar da arttı. Bunun sonucunda iş bulmak için köyden şehre gelenler tekrar memleketlerine dönmeye başladı.

2007 yılında her yüz çalışandan 26'sı tarımda istihdam edilirken, bu oran ekim ayı itibarıyla yüzde 2 artarak 28'e çıktı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, son bir yılda 724 bin kişinin köyüne döndüğünü açıkladı. Zaman'ı ziyaret eden Eken, sektörü değerlendirdi. Tarımdaki temel meselenin çiftçilik değil köylülük olduğuna dikkat çeken Eker, "Köylü bir karış toprağı ile hem para kazanmak hem oğlunu evlendirmek hem de geçinmek istiyor. Bunlardan biri olmayınca mutsuz oluyor." dedi. Tarım Bakanı, 'kent soyluların aslına rücu ettiğini', yani tarım sektörüyle uğraşmaya başladığını anlatırken buna Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak, Saray Halı'nın sahibi Necati Kurmel'i örnek gösterdi.

Kriz sebebiyle işsiz kalanların köylerine döndüğüne işaret eden Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker'in önemle üzerinde durduğu diğer bir konu da, tarımda yaşanan 'paradigma' meselesi. Bütün köylülerin çiftçi olarak görülmesinin yanlışlığına işaret eden Bakan, bu sebeple tarımdaki en önemli sorunun köylülük olduğuna işaret ediyor. Eker'e göre, köylüler ölçek ekonomisine göre geri kalmış durumda. 'İki karış' toprağı olan bir köylünün buraya ne ekerse eksin ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değil. Bü yüzden araziyi ekerken 'Devlet benim ürünümü işe yaramasa da alsın, isterse ürünü yaksın, bana paramı versin, ben de onunla hem oğlumu evlendireyim hem de cebimde para kalsın' diye düşünüyor. Bu taleplerden biri eksik kalınca da mutsuz oluyor.

Son yıllarda küresel ısınma ve gıda ürünlerinin enerji üretiminde kullanılması ile tarım stratejik hale gelse de Türkiye'de verimsizlik en büyük açmazlardan biri. Bakan Eker bu hususun kaynağını, arazilerin miras yolu ile parçalanmasına dayandırıyor. Bazı yerlerde 1 dönüme kadar arazilerin parçalandığı Türkiye'de atomize olmuş, yani ekilse de verim alınamayan toprakların büyüklüğü 2 milyon hektar. Bakan Eker, bu kadar büyüklükteki bir arazinin verimli kullanılması halinde kuru tarımda 5-6 milyon ton, sulu tarımda ise 14 milyon ton buğday üretilebileceğinin altını çiziyor. Bu konuda bir diğer problem de, köylüye babasından, dedesinden kalan toprakların bir arada olmaması. 3 milyon 100 bin tarım işletmesi 22 milyon parsel üzerinde yer alıyor. Köylülerin bu parçalanmış tarlalar arasında gidip gelirken harcadıkları mazotun maliyeti ise 1 milyar yeni lirayı buluyor. Hükümet miras yoluyla arazilerin bölünmesinin önüne geçebilmek için Medeni Kanun'da değişiklik üzerinde çalışıyor. Ayrıca, çıkarılan bir yasal düzenlemeyle de tarım arazilerinin miras kalması durumunda 20 dekardan aşağısının bölünmesi yasaklandı. Arazilerin toplulaştırma çalışmalarına da hız verildi. 1961'den 2002'ye kadar 450 bin hektar, son beş yılda 562 bin hektarlık arazi toplulaştırıldı. Bakan Eker'in hedefi, gerekli kaynağı sağlayıp gelecek yıldan itibaren her sene 1 milyon hektarlık araziyi toplulaştırmak.

385 milyon YTL destek sağlandı

Tarım Bakanı Eker, 'köylüleri mutlu etmenin yolu gördüğü Kırsal Kalkınma Projesi' hakkında da bilgi verdi. Buna göre, 1 Ocak 2006'dan itibaren 2 bin 683 proje için 385 milyon yeni lira hibe destek sağlandı. Ayrıca 3 bin 650 civarında yine projeye alet-ekipman desteği verildi. Aynı tarihten itibaren su kaynaklarının verimli kullanılması için damla sulama sistemi kuranların maliyetlerinin yüzde 50'si karşılanmaya başlandı. Köylülere verilen destekler 2001'den sonra ilk defa kanunî bir dayanağa kavuşturuldu. Böylece 'kim ne verirse ben 5 fazlasını vereceğim' anlayışının önüne geçilerek ürüne, ülke ekonomisine ve beslenmeye katkısına göre destek miktarı belirlendi. Tarımsal desteklerde 'üvey evlat' muamelesi gören hayvancılık, hak ettiği değeri almaya başladı. Desteklerden aldığı pay yüzde 4'ten yüzde 24'e çıkarıldı.

Tarımın konuşanı çok, entelektüeli yok

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'in dikkat çektiği konulardan biri de herhangi bir sohbet meclisinde herkesin üzerine birkaç söz söylediği tarımda konuya hakim insanların azlığı. Bakan, bu durumu "Tarımın konuşanı çok, entelektüeli yok." sözleriyle dile getiriyor. Koca koca profesörlerin tarım sorunlarını '1 kilo buğdayla üç yıl önce şu kadar mazot alınıyordu, şimdi bu kadar mazot alınıyor' diyerek popülist yaklaşımla ele almalarını eleştiren Tarım Bakanı, sektörün diğer sektörlerle ilişkisinin derinlemesine analiz edilmesini istiyor. Bakan'ın üzerinde durduğu bir diğer konu ise Osmanlı'nın son döneminden bugüne kadar toplumda 'sanayileşememe kompleksi'nin varlığı. Bu da dolaylı olarak tarıma zarar veriyor.

Bakanlığın 6 kademesinde çalıştım, odacının dahi psikolojisini iyi bilirim

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, başında bulunduğu bakanlığın hemen hemen bütün kademelerinde çalışmış. "Ben bu bakanlığın kapısından üniversite 2. sınıfta girdim. Evrak kayıt memuru olarak çalışmaya başladım. Çaycısının da, odacısının da psikolojisini iyi biliyorum." diyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ni bitirdikten sonra bakanlıkta teknik eleman kadrosuna geçen Eker, burada 6 kademede ayrı ayrı görevlerde bulunmuş. İngiltere Aberdeen Üniversitesi'nde tarım ekonomisi üzerine yüksek lisansını 'kavga ede ede' tamamlamış. Eker, bunun ardından Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü'nde yaptığı doktorada çalıştığı tezin Türkiye'de bir ilk olduğunu belirtiyor: "Doktorada hayvan sağlığı ekonomisiyle uğraştım. Bir hastalıkla mücadelede hangi yöntem daha ekonomiktir? Bu konuyu Türkiye'de ilk kez ben çalıştım."

Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı olduğu dönemde, İstanbul'a davet edilen ve buraya veteriner işleri müdürü olarak atanan Eker, iki buçuk yıl sonra yeniden Ankara'ya dönmüş. Tarım Bakanlığı'nda tarımsal üretim ve geliştirme genel müdür yardımcılığı, koruma ve kontrol genel müdürlüğü ve bakanlık müşavirliği görevlerinde bulunan Eker, "24 sene çalıştım. Emekli bile oldum." ifadesini kullansa da, şimdi bakanlığın başında tarımın sorunlarını çözmek için gayret sarf ediyor. Bakan Mehdi Eker'in en renkli yanlarından birisi de edebiyata, özellikle şiire duyduğu ilgi. Bakan'ın özellikle Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu ve Necip Fazıl'a olan hayranlığı iyi biliniyor. Eker, katıldığı dost meclislerinde Cahit Zarifoğlu'nun 'Seçkin bir kimse değilim/İsmimin baş harfleri acz tutuyor/Bağışlamanı dilerim/Sana zorsa bırak yanayım/Kolaysa esirgeme' şiirini okumadan edemiyor.

Zaman



Bu haber 370 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,532 µs