MHP'de neyin temizliği yapıldı?

10 Aralık 2008 17:14 tsi
MİT’in müsteşar yardımcılığı görevinden emekli olan Ertuğrul Güven, MHP'nin içindeki bahar temizliğini anlattı...

Eski bir üst düzey MİT'çiyle sohbet...

Lale Sarıibrahimoğlu / Taraf

Uzun yıllar çalkantılı bir dönem geçiren MİT’in, Emre Taner’in Teşkilat Müsteşarlığı’na atanmasıyla birlikte kendisine çeki düzen vermeye başladığı bir gerçek.

Gelecek yıl mart ayında emekliye ayrılması beklenen Taner’in, geçen yıl kamuoyuna yansıyan açıklaması da, Türkiye’de değişime direnen zihniyetlere karşı bir meydan okuma, ülkeyi ise çağdaş bir demokrasiye taşıma iradesini yansıtıyordu.

Taner, MİT’in 80. yıldönümü nedeniyle, 5 Ocak 2007 tarihinde yayımladığı açıklamasında, Türkiye’nin gerek stratejik gerekse jeopolitik önemi nedeniyle kendisini hiç bir zaman olayların akışına bırakma ya da ‘bekle-gör-tavır al’ taktiği ile sınırlama lüksüne sahip olmadığına da işaret ediyordu.

Gerek Today’s Zaman, gerekse Taraf adına söyleşi yaptığım MİT’in müsteşar yardımcılığı görevinden emekli olan Ertuğrul Güven, kendisi gibi bölge başkanlığı yapmış olan ve tabandan geldiğini anımsattığı Taner’in yakın arkadaşı.

Ertuğrul Güven’e göre Taner, örneğin, Kürt sorununu, teşkilata girdiği yıllardan itibaren gerek teorisi gerek pratiği anlamında çok iyi bilen biri olmasının yanında bu soruna çözüm üretebilen bir isim.

Taner, Irak Kürtlerinin şimdiki Lideri ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KRG) Başkanı Mesut Barzani’nin yanı sıra babası Molla Mustafa Barzani ile de zamanında temas halinde olmuş. Güven, Taner’in, Iraklı Kürt gruplarıyla diyalog başlatmasında hükümeti çok etkilediğini düşünüyor.

Güven, Taner’in MİT’i daha operatif ve daha aktif bir yapıya dönüştürdüğüne de işaret ediyor.

Deneyimli istihbaratçı Ertuğrul Güven ile alanına giren çeşitli konularda yaptığımız söyleşide, Türkiye’nin kanayan yarası olan istihbarattaki çok başlılığı da konuştuk.

Türkiye’de istihbarat örgütlerinin, zaman zaman adeta birbirlerinin düşmanı gibi faaliyet gösteriyor olmaları, ülkenin gerek iç gerekse dış güvenlik sorunlarının giderilmesinde ciddi zaafiyet oluşturduğu bilinen bir gerçek.

Ama bu gerçeği, eski bir üst düzey istihbaratçı olan Güven’den duymak, sorunun hayatiyetini kavramamız açısından daha bir önem taşıyor.

Güven, istihbarat kurumlarının tek bir elde toplanmayışının halen ciddi bir sorun olmaya devam ettiğini belirterek, başbakanlık bünyesinde bu amaçla bir birimin oluşturulması gerektiğinin altını çiziyor.

İstihbarat bilgilerinin tek bir merkezde toplanması konusunda bir irade eksikliği bulunduğuna da işaret eden Güven, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu soruna el atması gerektiğini vurguluyor.

“İstihbarat birimleri arasında koordinasyon eksik olunca ilgili birimler arasında kıskançlık oluşuyor ve birbirlerinden bilgi saklıyorlar. Hem devletin parası ziyan oluyor hem de istihbaratta zaafiyetler oluşuyor. MİT var, polis var, jandarma var, var oğlu var. Amerika’da örneğin, 16 istihbarat kuruluşu var, bunlar hiçbir zaman birbirlerinin görev sahalarına tecavüz etmezler. Ayrıca bunun dışında, bu istihbaratları koordine eden bir makam vardır. Ben, Sayın Abdullah Gül’e başbakanken, ‘En azından bir sekretarya kurun, burada her kurumun bir adamı olur, gelen bilgiler burada koordine edilir,’ önerisinde bulundum,” diyor Güven.

Güven, MİT’in, geçenlerde Sabah’ta yayımlanan MİT belgesinin varlığını doğrulaması ve kontr terör dairesinin sorunlarıyla birlikte 1997 yılında teşkilat şemasından çıkartıldığı yolundaki açıklaması konusunda ise konuşmaktan kaçındı.

Konuşmaktan kaçınsa da Güven’in, MİT’in açıklamasında şemadan çıkartıldığı belirtilen kontr terör dairesinin o dönemki başkanı Mehmet Eymür’ün, Başbakan Tansu Çiller döneminde yeniden teşkilata dönmesini öngören kararnameyi imzalamadığı biliniyor. Yakın çevresi Güven’in, teşkilat sırlarını dışa verme eğilimi ve yine müstakil ajan kullanmaya yatkınlığı yüzünden Eymür’ün atama kararnamesini imzalamadığını belirtiyorlar.

Güven ise söyleşimizde, MİT’in, yıpranmasını önlemek, sanki kanun dışı işler yaptığı izlenimi vermek istemediği için kontr terör dairesinin teşkilat şemasından çıkartılmış olabileceğini söylemekle yetindi.

MİT’in son yıllarda kendisine çekidüzen vermeye başladığı yolundaki yorumumla ilgili ise Güven şu görüşleri dile getiriyor;

“Geçmiş dönemlerde, mesela, Ermenilerin başlattığı terör olayları yüzünden diplomatlarımız öldürüldü. Bu terör olayına, yabancı servislerin de müsamaha ettikleri görüldü. Türkiye’nin bir şey yapması gerekiyordu. Biraz milliyetçi duygusu olan, gözü kara, bir şeyden korkmayan birtakım insanları, bu işlerde kullanma yoluna gidilmiş olabilir o dönemlerde. Bunun çok büyük bir sakıncası yok yabancı servisler bunun çok daha alasını yaparlar. ...Sizin de işaret ettiğiniz gibi sorun, bu kişilerin çalıştırıldıktan sonra MİT’in adını kullanıp bir takım mafya olaylarına girişmiş olmalarıdır. Bunu da MİT ne tasvip etmiştir ne de teşvik etmiştir. Hatta MHP içinde bile, yani mafyalaşan, çek senet işlerine bulaşanları temizleme olayını MHP Genel Başkanı Bahçeli gerçekleştirmiştir. Sadece MİT’i değil MHP’yi de kullanmışlardır bunlar, ‘ülkücüyüz, milliyetçiyiz,’ adı altında.”

Son günlerde MİT’e yönelik eleştirilere de tepki veren Güven, “Örneğin, Sayın Oktay Ekşi, geçenlerde ‘MİT istihbarat vs. yapamıyor,’ mealinde çok ağır bir yazı yazdı. Ben bu düşüncesine katılmadım,” diyerek MİT’in işlevini şöyle özetliyor;

“MİT bir haberalma örgütüdür. Haberi alır, kıymetlendirir, analizini sentezini yapar, ondan sonra bunu kendi arşivindeki bilgilerle karşılaştırır ve istihbarat haline getirir. MİT in görevi budur. Yani bu bilgiyi ilgililere intikal ettirir. Eğer operasyona dönüşecekse emniyet ile işbirliği yapılır. İstihbarat çarkı diye bir şey vardır.”

Güven, iç ve dış istihbaratın ayrılması gerektiğini uzun süredir savunan bir istihbaratçı iken Taner’in, iç ve dış istihbaratın ayrılmasına sıcak bakmadığı belirtiliyor. Taner’in, iç ve dış istihbaratın aynı çatı altında bulunmasının, istihbarat mekanizmasının daha güçlü olacağı ve daha radikal çalışma kurabileceği düşüncesinde olduğu kaydediliyor.

Ertuğrul Güven, diğer yandan, iç güvenlikle ilgili hükümetin kurmayı planladığı kurumda, ülke çapında istihbarat toplama görevinin Emniyet Genel Müdürlüğü’ne verilmesinin büyük sakınca doğuracağı uyarısında da bulunuyor.

“Emniyet Genel Müdürlüğü’ne polisin istihbaratı bağlı, üniformalı polis de oraya bağlı, işte buradan zaafiyetler olur. Aynı makama bağlı olması, istihbaratın otokontrolünün yapılamayacağı anlamına gelir,” diyen Güven şöyle devam ediyor:

“Almanya’da, örneğin, Anayasa’yı koruma teşkilatı var. Bu teşkilat, Alman İçişleri Bakanlığı’nın bir müsteşarına bağlıdır, diğer taraftan kriminal polis de aynı müsteşara bağlıdır. Yani müsteşarda toplanır yetkiler. Bizde ise, ülke çapında istihbarat toplama işini Emniyet Genel Müdürlüğü’nde birleştirdiğiniz zaman, zaafiyetler oluşur.”

Bu haber 1,028 defa okundu.