En Sıcak Konular

Ergenekon'da büyük gün!

15 Aralık 2008 07:59 tsi
Ergenekon'da büyük gün! Ergenekon terör örgütünün kurucusu ve üst düzey yöneticisi suçlamasıyla yargılanan Veli Küçük, bugün hâkim karşısında kendini savunacak.

Türkiye'nin yakın tarihine damga vuran birçok faili meçhul cinayetin azmettiricisi olarak gösterilen Küçük hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor. 

Ergenekon terör örgütü davası, bayram tatilinin ardından kaldığı yerden devam ediyor. Davanın bugün yapılacak 26. duruşmasında adı Susurluk kazası ve faili meçhul cinayetlerle sık sık gündeme gelen Veli Küçük'ün savunması alınacak. 'Ergenekon terör örgütünün üst düzey yöneticisi olarak' gösterilen Küçük, JİTEM'in de kurucularından.

İddiaya göre, örgütün yeraltı dünyası ve Hizbullah, DHKP/C, Dev-Sol ve PKK gibi diğer terör örgütleriyle bağlantılarında Küçük önemli bir rol üstleniyor. 'Silahlı terör örgütü kurma, yönetme, TC hükümetine karşı silahlı isyana tahrik, zorla hükümeti ıskata teşebbüs, kasten öldürmeye azmettirme, korku ve panik oluşturacak şekilde patlayıcı madde atmaya azmettirmek, mala zarar vermeye ve ruhsatsız patlayıcı bulundurmaya azmettirme' suçlarından yargılanan Küçük'ü, aynı zamanda kızı olan avukat Zeynep Küçük savunacak. 25 Ocak 2008'de tutuklanarak cezaevine gönderilen Küçük için 194 ile 435 yıl arasında hapis cezası talep ediliyor.

 

--------------------------------------------------------------------------------

[DURUŞMA YENİDEN BAŞLIYOR]
SAVUNMA SIRASI VELi KÜÇÜK'TE
Yüzyılın davası Ergenekon, bayram molasının ardından bugün kaldığı yerden devam edecek. 1 Ekim'de başlayan yargılamada 25 duruşma yapıldı. Ergenekon terör örgütüyle ilgili dava, salon tartışmalarıyla başladı. Sanık avukatları, 130 metrekare büyüklüğündeki salonda adil yargılama yapılamayacağını savundu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Köksal Şengün ise, salonun tadilattan sonra 66 avukat ve 88 sanığın oturabileceği şekilde düzenlendiğini belirtti. Ve "Dava Silivri'de görülecek." diyerek tartışmalara son noktayı koydu.

2 bin 455 sayfalık iddianame özetlenerek okundu. 27 Ekim'deki 3. duruşmada başlanan iddianamenin okunması, ancak 11. duruşmada tamamlandı. 44'ü tutuklu 86 sanıklı Ergenekon davasında şu ana kadar aralarında Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım, Ergün Poyraz ve Fikret Emek'in de bulunduğu 16 kişi savunmasını yaptı. Son duruşmada emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk hakim karşısına çıktı.

Öztürk'ün ardından gelen 5 sanık tutuksuz yargılanıyor. Bir sonraki isim emekli Tuğgeneral Veli Küçük. Mahkemenin daha önce aldığı 'tutuklu sanıklara öncelik verilecek' kararı gereğince, olağanüstü bir durum olmazsa bugünkü duruşmada Küçük'ün savunmasına geçilecek. Ana suçlama, silahlı terör örgütü kurmak ve darbeye teşebbüs etmek.

VELİ KÜÇÜK KİMDİR?

Adı Susurluk kazası ve faili meçhul cinayetlerle sık sık gündeme gelen emekli Tuğgeneral Veli Küçük, 'Ergenekon terör örgütünün üst düzey yöneticisi olmak'la suçlanıyor.

JİTEM'in kurucularından biri olduğu belirtiliyor. İddiaya göre, örgütün yer altı dünyası ile Hizbullah, DHKP/C, Dev-Sol ve PKK gibi diğer terör örgütleriyle bağlantılarında Küçük önemli bir rol üstleniyor.

'Silahlı terör örgütü kurma, yönetme, hükümete karşı silahlı isyana tahrik, zorla hükümeti ıskata teşebbüs, kastden öldürmeye azmettirme, korku ve panik yaratacak şekilde patlayıcı madde atmaya azmettirmek' suçlarından yargılanan Küçük hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis isteniyor.

Ergenekon davasının geride kalan duruşmalarında özetle şu gelişmeler yaşandı:

Uzman raporu, Oktay Yıldırım'ı yalanladı

Davanan 12. duruşmasında savunmalara geçildi. İlk sanık 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarının sahibi olduğu iddia edilen emekli Astsubay Oktay Yıldırım'dı. Beklendiği gibi suçlamaları kabul etmedi: "Ne avukatım ne ben o bombaları gördük. İmha kararı veren mahkeme de o bombaları görmedi." Ancak güvenlik güçlerinin hazırladığı ekspertiz raporları kendisini yalanlıyordu. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Parmak İzi Laboratuvar Büro Amirliği'nin verdiği ekspertiz raporunda, 'mukayeseye elverişli olan 8 adet parmak izi ve 2 adet avuç izinin bulunduğu' bilgisi yer aldı. Parmak izlerinden üçü Yıldırım'a aitti. Davanın 13. duruşmasında hakim karşısına çıkan isim, bombaların Oktay Yıldırım'a ait olduğunu ileri süren Ali Yiğit'ti. Soruşturma kapsamında tutuklanmış, ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. El bombalarının Oktay Yıldırım'a ait olduğunu tekrarladı: "Dayım (Mehmet Demirtaş) bunların Yıldırım'a ait olduğunu söyledi. Babam (Şevki Yiğit) memlekete gitmeden önce el bombalarını ihbar etmiş, haberim yoktu."

Kerinçsiz: Bombaları polis koydu diyeceksin!

Ali Yiğit, Bayrampaşa Cezaevi'nde 'Bu el bombalarını polis koydu diyeceksin' şeklinde tehditlere maruz kaldığını iddia etti. Davanın tutuklu sanığı avukat Kemal Kerinçsiz'in kendisini cep telefonu ile arayarak, görüşmek istediğini anlattı. Ardından şöyle devam etti: "Devamlı çağırınca İstanbul'a geldim, buluştuk. Kerinçsiz, Mahmut Öztürk'ün ağabeyi, kayınpederim ve kardeşim Murat Yiğit vardı. Benden ifademi değiştirmemi istediler. 'Babam silah kaçakçılığı yapıyordu. El bombaları babamındır. Oktay Yıldırım'ın değil' diyeceksin dediler. Baskı yapmasınlar diye onlara 'tamam' dedim. Ama ifademi değiştirmedim.'' Bombaların bulunduğu evin sahibi Mehmet Demirtaş ise yeğenini yalanladı: "Oktay Yıldırım, iddia edildiği gibi bana hiçbir zaman, değil saklamam için el bombası vermek, yasa dışı hiçbir şey teklif etmemiştir."

Başörtüsü, Danıştay saldırısının kılıfı

Bir sonraki duruşmada savunma sırası tutuklu sanık 'Açık İstihbarat' adlı internet sitesinin sahibi Behiç Gürcihan'daydı. Gürcihan, Ergenekon'u 'Gladyo' olarak tanımladı: "1940'lardan beri gladyo zihniyeti Türkiye'de var. Gladyo'ya karşı durmuş bir kişiyim. Alparslan Arslan tarafından gerçekleştirilen Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet'e bomba atılmasının türban nedeniyle yapıldığına asla inanmadım. Türban, perdeleme olarak kullanıldı. Bu cinayetleri gladyo ile özdeşleştirdim."

Savaş çıkaracak belgeler ofisten çıktı

Tutuklu sankılardan Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız, 18. duruşmada savunmasını tamamladı. Çapraz sorguda savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Yıldız'da İran ve Irak askerî istihbaratlarına ait çok gizli belgeler bulunduğunu, açıklandığı zaman devletin aleyhine olacak bu belgeleri nereden aldığını sordu. Sanık, belgelerden haberi olmadığını söyledi. Diğer savcı Nihat Taşkın da, Yıldız'ın ofisinde ele geçirilen belgelerin iki devlet arasında savaş sebebi sayılacak nitelikte olduğunu belirterek, "Sizde ne arıyor?" dedi. Yıldız, ofisinde gizli belge olmadığını iddia etti. Bir sonraki duruşmada savunma yapan tutuklu sanıklardan Ergün Poyraz, kendisinin korunması için aynı soruşturma kapsamında aranan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'le görüştüğünü açıkladı. Avukatı Hüseyin Buzoğlu da müvekkilinin jandarma tarafından korunduğunu doğruladı. Poyraz ayrıca, bilgisayarında ele geçirilen Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na ait belgelerden haberinin olmadığını ileri sürdü. Dava ilerleyince Kuvayı Milliye Derneği Başkanı Bekir Öztürk'ün, silahlı bir milis gücü oluşturmak isteyen Tuğrul Derme'yi, derneğin 11 Kasım 2006'da düzenlediği kuruluş toplantısına çağırdığı ortaya çıktı. Savunmasının adından 20. duruşmanda çapraz sorguya alınan Öztürk'e bu konu da soruldu. Derme'yi 'ıslah etmek' için toplantıya çağırdıklarını söyledi.

İlginç savunma: Patlayıcılar depremden kaldı

Davanın en ilginç savunmalarından birini Muzaffer Şenocak yaptı. Çantasından çıkan patlayıcıların 1999'daki Düzce depreminden kaldığını ileri sürdü. Depremden sonra gönüllü olarak Kaynaşlı'ya giden ilk ekibin içinde yer aldığını anlatarak, amonyum nitratın da deprem bölgesindeki iş makinesinin paletlerinin arasından çıktığını iddia etti. Çapraz sorgu sırasında söz alan tutuklu sanıklardan Aydın Yüksek ile Şenocak arasında karşılıklı atışma yaşandı. Ayşe Elveren ve Nezahat Şenocak'ın sanık Muzaffer Şenocak'ı yüzbaşı olarak tanıdıklarını belirten Yüksek, "Hadi beni kandırdınız, eşinizi (Nezahat Şenocak) kandırırken hiç mi utanmadınız?" sorusunu yöneltti.

Silahları annesinin evinde unutmuş

Emekli Binbaşı Fikret Emek, annesinin Eskişehir'deki evinde ele geçirilen patlayıcı, bomba ve silahlar için ilginç bir savunma yaptı. 12 adet el bombası, Kanas suikast silahı ve Kalaşnikof'u Güneydoğu'dan, operasyon bölgesinden getirdiğini anlattı. "Malzemelerden bir kısmını parça parça götürüp görevli olduğum yerlerde teröristlere karşı kullandım." dedi. Psikolojik sorunlar sebebiyle kullandığı ilaçların unutkanlığa yol açtığını ileri sürerek, 'bombaları teslim etmeyi unuttuğunu' söyledi. Ele geçirilen el bombalarından ikisinin Cumhuriyet Gazetesi'ne atılanlarla aynı kafile ve seri numarasına sahip olduğu hatırlatılınca, "Nasıl yorumlarsanız öyle." karşılığını verdi. Müdahil avukat Özkan Yücel ise, TSK'nın yaptığı 'envanterde bulunan bombalar eksik diğil' açıklamasına dikkat çekti: "Bombaları terörle mücadele sırasında elde ettiğinizi söylüyorsunuz. Bu bombalar MKE yapımı. Sizdeki bombalar MKE yapımı ise envanterdeki bombalar nasıl eksik olmuyor?" Fikret Emek, bu soruya cevap vermedi.

Öztürk ifadelerini reddetti: Savsakladım

Tarih 4 Aralık'ı gösterdiğinde sanık kürsüsünde emekli Binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk vardı. Emniyet ve savcılıkta verdiği ifadeleri reddeden Öztürk, "Sorulara savsaklayıcı ve geçiştirici cevaplar verdim. Burada vereceğim ifadenin geçerli olmasını talep ediyorum." dedi. Mahkeme Başkanı'nın, ifadelerin avukat huzurunda alınıp imzalandığını hatırlatması üzerine, "Evet o zaman kabul ettim. Ama şu an kabul etmiyorum." şeklinde konuştu. Aynı duruşmada söz alan tutuklu sanıklardan Doç. Dr. Habip Ümit Sayın ise ilginç bir itirafta bulundu. Savcılara hakaret içeren dilekçeyi, sanıklardan Hayrettin Ertekin'in zorlamasıyla yazdığını söyledi. Ertekin ise Ümit Sayın'ın dile getirdiği iddianın gerçek dışı olduğunu savundu.

Öztürk ve Perinçek arasında 'ajan kim?' tartışması

Davanın 5 Aralık'ta görülen son duruşmasına 'kim ajan' diyaloğu damgasını vurdu. Tutuklu sanıklarından İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in avukatları, emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk'ü; o da üstü kapalı olarak Perinçek'i 'ajan' olmakla suçladı. Savcı Nihat Taşkın, Öztürk'e davanın tanıklarından MİT mensubu Mehmet Eymür ile görüşüp görüşmediğini sordu. Öztürk, görüştüğünü ve bazı bilgiler aktardığını açıkladı.

 

--------------------------------------------------------------------------------

Tuncay Güney, MİT adına Ergenekon'a sızmış
Dava sürecinde Tuncay Güney'in ismi ilk olarak 7. duruşmada gündeme geldi. Sanıklardan Kemal Kerinçsiz, savcılıktan Güney hakkında ne işlem yapıldığının sorulmasını istedi. Savcı M. Ali Pekgüzel, hakkında devam eden bir soruşturmada Güney'in 'firari şüpheli' olarak yer aldığını belirtti.

Mahkeme, Güney'in konumunun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sorulmasına karar verdi. 11. duruşmada, sanıklardan Vedat Yenerer'in avukatı Vural Ergül, dosyaya giren bir MİT yazısında Güney'den 'Tuncay Güney İpek' olarak bahsedildiğini anlattı.

Güney'den neden ısrarla 'İpek' olarak bahsedildiğinin ve 'İpek' kod adıyla istihbarat elemanı olarak kullanılıp kullanılmadığının MİT'e sorulmasını talep etti. Mahkeme heyeti, 16. duruşmada, MİT Müsteşarlığı'na yazı yazılarak, Güney ve Tuncay Güney İpek'in aynı kişiler olup olmadığının sorulmasını kararlaştırdı.

Ardından Sabah Gazetesi, 26 Kasım'da 'Kod adı İpek' manşetiyle çıktı. Güney'in, İran masasında çalışan bir MİT elemanı olduğunu ileri süren haber, belgelerle destekleniyordu. MİT ertesi gün ilginç bir açıklama yaptı. Eski MİT Kontr Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'e işaret eden MİT, "Yayınlanan belge bize aittir, sızdıranlar hakkında soruşturma başlatılmıştır.

Güney kayıtlı haber kaynağımız değildir." ifadalerini kullandı. Eymür ve Güney ise iddiaları yalanladı. Ergenekon davasının 24. duruşmasında, Güney hakkında 'terör örgütü üyesi olmak' suçlamasıyla soruşturma açıldığı öğrenildi. Mahkeme heyeti, MİT'e yazı yazılarak, Güney'in hangi konumda ve zaman diliminde bu kurumda çalıştığının sorulmasına karar verdi.
 


--------------------------------------------------------------------------------

'Aynı safta olduğumuz Cumhuriyet'in avukatlarından taarruz yedik'
Ergenekon davasının 14. duruşmasında savunma sırası emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'e geldi. Danıştay saldırısında azmettirici olmakla da suçlanan Tekin, savunmasını 'irtica' üzerine kurdu. Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik bombalı saldırıların 'dinî motifli' olduğunu ileri sürdü. "Saldırgan Muzaffer Arslan'ın amacı, anayasal düzeni ortadan kaldırarak ılımlı İslam rejiminin oluşturulmasıdır." ifadesini kullandı.

Muzaffer Tekin, evinde bulunan el bombalarının ise süs eşyası olduğunu iddia etti. Tekin'in savunması, bir duruşma sonra Cumhuriyet Gazetesi'nin müdahil avukatları tarafından çürütüldü. Avukatlar, Muzaffer Tekin'in ofisinde yapılan aramalarda ele geçirilen el bombalarının 'eğitim ve süs amaçlı' olmadığını ispatladı.

Eğitim amaçlı el bombalarının 'tapa' numaralarıyla taarruz amaçlı el bombalarının 'tapa numaraları'nın farklı olması gerektiğini anlatan müdahil avukatlar, Tekin'in ofisinde bulunan el bombalarının tapa numaralarının taarruz amaçlı el bombasına ait olduğunu açıkladı. Bu duruma içerleyen tutuklu sanık Muzaffer Tekin, davanın 21. duruşmasında önemli bir itirafta bulundu: "Aynı safta olduğumuz Cumhuriyet Gazetesi'nin avukatlarından taarruz yedik."
 
zaman




Bu haber 250 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,040 µs