Petrol daha da düşerse, Rusya çöker mi?

15 Aralık 2008 15:02 tsi
Küresel krizin etkileyeceği en büyük coğrafya, en güçlülerinden biri. SSCB'nin kaderi, Rusya'nın da başına gelecek mi?

Kriz: Rejim tehdidi

Ardan Zentürk / Star

Yunanistan'da, 16 yaşındaki bir gencin polis kurşunuyla yaşamını kaybetmesiyle başlayan "anarşi", dünyanın yaşamakta olduğu "ağır ekonomik buhranın" bütün rejimler açısından "yüksek risk" oluşturduğunu gösterdi.

Yunanistan'da halkın yüzde 20'si (diğer bir deyişle her beş Yunan vatandaşından biri) yoksulluk çizgisinin altında yaşıyor!.. Olayların, Yunan hükümetinin, zor durumdaki finans kuruluşlarına 35 milyar dolarlık yardım paketini devreye sokması, buna karşılık, ülkede artan işsizlik ve fakirlik karşısında hiçbir sosyal reform paketi açıklamamasından sonra patlaması dikkat çekicidir... Bu arada, komşuda sokakları dolduran anarşist gençlik gruplarının yaptıklarını izleyip, bizde niye bu tür tepkiler yaşanmıyor diye hayıflanan bazı köşe erbabını da anlamak mümkün değil. Dağlarını kalaşnikov tutmuş, sen bir de sokaktaki molotofun peşindesin.)

Amerika'dan başlayıp, bütün dünyayı sarsan ekonomik kriz derinleştikçe, devletlerin, rejimlerin, "huzursuz kitleler" ile yaşayacağı "büyük çatışmaların" işaret fişeğidir Yunanistan sokakları...

İnsanlar işlerini kaybediyorlar...

Ailelerini ayakta tutabilecekleri gelirleri eriyip gidiyor...

Bırakın ev, araba almayı bir kenara, günlük yaşamlarını sürdürebilmek için yakın dostlarından borç aramak zorunda kalıyorlar...

Bu, dünyanın bütün ülkelerinde, bütün evlerinde yaşanılan ortak sorun...

"Küreselleşmenin ortak faydaları"ndan söz ediyorduk...

Şimdi "ortak felaketinden" nasıl kurtuluruz, kendi gemimizi kurtarabilir miyizin hesabını yapıyoruz...

Batı'daki komşu Yunanistan'da durum felaket...

Dönün doğuya... İran sokaklarına gidin...

"Resmi" açıklamalara göre, İran'da son üç ayda işlerini kaybedenlerin sayısı 250.000'i buldu. Kaynaklar "gerçek rakamın" 1 milyon olduğunda ve İran'da da tıpkı Yunanistan'da olduğu gibi, her beş İran vatandaşından birinin fakirlik çizgisinin altında yaşadığını bildiriyorlar... Enflasyon "resmen" yüzde 24... Varın çarşı-pazardaki gerçek rakamı tahmin edin...

Yunanistan, bir Avrupa Birliği demokrasisi... İran ise "sert" bir rejim... Ama açlık, rejim falan dinlemez... Hükümetin düşen petrol fiyatlarıyla kıpırdayacak hali de yok... Buşehr ve Tahran'da ilk "işçi eylemleri" görüldü bile...

Daha önce de bu sütunda belirtmiştik, 2009 yılında İran, belki de, ne Amerika'nın muhtemel askeri harekatı ne de İsrail ile yaşayacağı bir hesaplaşmadan değil, kendi içindeki sosyal çatışmalar ile süsleyecek manşetleri...

Tıpkı, "petrol geliri bağımlısı" devlet yapılanmasına sahip Rusya gibi... Bir yandan hızla düşen petrol ve doğalgaz gelirleri, diğer yanda önlenemeyen yolsuzluk ekonomisi ve milyonlarca açlık sınırında Rus vatandaşı...

Şimdi duralım... Tarih konuşsun...

Dönemin "süper gücü" kabul edilen Sovyetler Birliği, geri teknolojik alt yapısı ve kısıtlı sanayi üretimiyle batı ekonomileriyle baş edemiyor. Tek umudu, yüksek petrol fiyatları... Ama, 1986 tam bir felaket... Petrolün varil fiyatı 1985'deki 30 dolarlık seviyesinden bir anda 10 dolara düşüyor!..

Artık Moskova için sonun başlangıcı... Tarih, sadece beş yıl sonra Sovyetler Birliği'nin dağıldığını yazıyor... Moskova'dan bugünlerde yapılan son açıklama ise, önümüzdeki iki ay içinde 200.000 çalışanın işsiz kalacağı yönünde...

Vladimir Putin'in "kontrollü demokrasi" adı altında diktatoryal yapılanmaya hız vermesine ve bazı demokratik haklarının elinden alınmasına varili 150 dolarlık petrolden akan gelirin yaşam standartını yükseltmesi nedeniyle pek sesi çıkmayan Rus halkının, 50 dolarlık petrol dönemi ve artan ekonomik kriz karşısında ne yapacağı ayrı bir soru işareti...

Kabul etmemiz gereken ana nokta şu: Yaşadığımız ekonomik kriz, "küresel siyaseti" duvarlara çarpabilir, elimizde iflas etmiş devletler, yıkılmış düzenler ve kaos kalabilir...

Bu nedenle, hükümetin sosyal yardımlara dönük yeni yapılanmasını "sıradan bir seçim yatırımı hazırlığı" olarak görmek istemiyorum... Türkiye'yi yöneten kadro, yaklaşmakta olan fırtınaya dönük bir erken önlem alıyorsa, bu kararlılık biliniz ki, zaman içinde "rejimin teminatı" olacaktır...
Dünya radikallerin fakir ve çaresiz kitlelerden kolay destek bulabilecekleri büyük bir bilinmeze doğru gidiyor...

Kerkük... Ateşle oyun

Celal Talabani'nin, Irak Cumhurbaşkanı kartviziti ile Kerkük'e gidip, özellikle Türkmen partilerinin yöneticileriyle bir araya gelmesi, Gül- Talabani ekseninde gelişen ilişkiler ağının yolunda gittiğini gösteriyor. Türkiye'nin, Irak'ın kuzeyindeki Türkmenler kadar Kürtler'e de sahip çıkan bir politikaya yönelmesi, yılların güvensizliğini kademeli olarak ortadan kaldırıyor... İşte tam bu noktada patlıyor o melun bomba Abdullah Restaurant'ta... Bomba bu... Kürt, Türkmen, Arap ayırır mı... Çileli Kerkük'ün barıştan başka hiçbir arzusu olmayan masum insanları ölüyor... Eğer, bombanın arkasından, tahmin edildiği gibi "Arap milliyetçileri" çıkarsa, Irak'ta ilişkiler yeniden şekillenir ve Türkiye, kuzeydeki akrabalarının yanındaki yerini alır... Arap ülkelerinin "İran yayılmacılığına karşı Sünni cephe" telaşı, Ortadoğu'yu hiç beklenmedik kanlı hesaplaşmalara sürüklüyor... Dikkat...

Bu haber 1,382 defa okundu.