önemli değil! | " /> önemli değil! | "/>

En Sıcak Konular

IMF Türkiye için artık önemli değil!

19 Aralık 2008 15:33 tsi
IMF Türkiye için artık önemli değil! Yeni bir döneme girilirken, eski ilaçlar artık fayda etmiyorsa?

Cemil Ertem / Taraf

IMF Türkiye’ye değil, Türkiye IMF’ye program önermelidir

Kıtasal Merkez Bankalarının faiz indirimi, çok açık olarak, bir makas değişikliğini anlatıyor. Artık, en azından önümüzdeki iki yılda, küresel kapitalizmin yürütücüleri enflasyon tehlikesini değil, durgunluk ve buna bağlı işsizlik riskini öne çıkartacaklar.

Doların değer kaybetmesi ve küresel bir para birimi olmaktan çıkmaya başlaması bu sürecin en önemli özelliklerinden birisi olacak. Doların değer yitirmesi, aynı zamanda, geçtiğimiz on yılda önemli bir sıçrama yapan ama petro-kimya, silah gibi sanayilerin baskılaması sonucu, geride kalan, yüksek teknolojiye dayalı, Amerikan sanayiini de ortaya çıkaracak. Bu yapı 1995-2005 arası ABD ekonomisine katma değer katkısını yüzde 13’ten yüzde 54’e çıkarmıştı. Şimdi bu yapının yeni ekonominin yapıcısı olarak, özellikle gelişmekte olan ekonomilerle buluşması gündeme gelecek. Gelişmekte olan Asya-Hindistan fazla veren Latin Amerika ve Avrupa’da ayakta kalan yeni teknoloji şirketleri yeni dönemin ekonomisinin yapıcısı olarak öne çıkacaklar. Bu çerçevede banka ve finans sisteminin risk anlayışı ve kredilendirme kültürü de değişecek. Özellikle, bizde yaygın olan, “biz batıyoruz bankalar bizi kurtarsın” anlayışı tarihe karışıyor. Eğer var olan sermaye birikim rejimine uygun, onu karşılayacak, rekabet edecek ve yeni projeler geliştirme potansiyeli taşıyan şirketseniz bankalardan ve finans sisteminden fon sağlayabilirsiniz. Bunun dışında, teminatınız ne olursa olsun, hem sermaye piyasalarından hem de banka sisteminden fon sağlamanız mümkün değil. Yani kısaca bankalar bundan sonra reel kesimin doğrudan “ortakları” olarak çalışacak. Bu yaklaşım şirketler için olduğu kadar ülkeler için de geçerli. Bu açıdan şu IMF tartışmaları hayret ve ibretle izlenmeli. Çünkü bu tartışmaları yapanlar yeni dönemin bu ayırt edici özelliğini hiç anlamayanlardan oluşuyor. Türkiye’ye artık IMF’nin yeşil ışık yakması önemli değil.

Türkiye bu “yeni dönemde,” yeni döneme uygun olarak kendini yapılandırırsa, küresel dünyanın bir parçası olarak küresel tasarruf sisteminden yararlanabilir. Yani, özetle “yeni sermaye birikim rejimi projesinin” doğrudan ortağı olmanız gerekiyor. Bunun dışında her yol, isterseniz IMF’li isterseniz IMF’siz çıkmaz sokak.

2008 krizi, tam anlamıyla bir yapısal dönüşüm krizidir. Ve kapitalizmin 1970’li yılların başında başlayan krizinin bugün geldiği aşamadır. Bunun için burada krizin ne kadar süreceği tartışmasının (sorusunun) da yanıtı bellidir. Bu süre iki olguya bağlı; birincisi finansal yapının tümüyle yeniden yenilenmesi için gerekli zaman, ikincisi ise bu finansal yapıyı taşıyacak kurumların yenilenmesi süreci. Yani şimdiki kurtarma operasyonları aynı zamanda batırma ve yeniden yapılandırma operasyonlarıdır. Şimdi Fed’in faiz indirmesi ve bunu kötü durumdaki finans sistemindeki batık varlıkları alma doğrultusunda yapmasının tarihte bir örneği vardır ve bu yöntem o zaman da işe yaramamıştır. 19. yüzyılda Avrupa krizinde İngiltere Merkez Bankası bu uygulamayı yapmıştır. Ama yine o zaman da batan batmış; kapitalizm bu kriz sonrası tekelci aşamaya geçmiştir. Bu durumu Marx Kapital’de aynen şöyle anlatır:

“Yeniden-üretim sürecinin tüm sürekliliğinin krediye dayandığı bir üretim sisteminde, kredinin birdenbire kesildiği ve ancak nakit ödemelerin geçerli olduğu sıralarda –ödeme araçlarına olan büyük hücum karşısında- bir bunalımın mutlaka ortaya çıkacağı açıktır. Yeniden-üretim sürecindeki zoraki genişlemeye dayanan bu baştan sona yapay sisteme, hiç kuşkusuz, İngiltere Merkez Bankası gibi bir bankanın, bütün dolandırıcılara, senetleri yoluyla değersiz sermaye vermesi ve değer kaybetmiş bütün metaları eski nominal değerleri üzerinden satın almasıyla çare bulunamaz.” Bu durumun bugün de aynen böyle olduğunu Ben Barnenke de biliyor. İşte bunun için yapılması gereken asıl şeyin, faiz indirimi dâhil, yeni ekonomiyi ortaya çıkaracak istihdama dayalı öncü sektörleri desteklemek ve devlete dayanmayan yeni bir “asgari ihtiyaçlara” dönük kamusal ekonomi oluşturmak olduğunu yakında herkes anlayacak. Bu çerçevede Türkiye, bu dönemde IMF’den program beklemek yerine kendisi IMF’ye bu yeni dönemi karşılayacak bir program önermelidir.

Küreselleşme sürecinde ülkeler ulus-devlet ekonomisinden çıkma ve yeniden yapılanma doğrultusunda önemli adımlar attılar ve deneyimler geliştirdiler. Mesela;

İşletmelerin yeni teknolojiler geliştirmesini desteklemek (ABD, AB),

Endüstrinin rekabet gücünü artırmak (Hindistan, Meksika, Yeni Zelanda, İtalya),

İhracat kalitesini yükseltmek ( Hindistan, Meksika),

Yabancı sermayeyi çekmek (Çek Cumhuriyeti),

Yeni pazarlara girmek (Hindistan, Meksika, İtalya),

İşsizliği azaltmak (İtalya, İngiltere),

İhracat potansiyelini geliştirmek (Hindistan),

Eğitim, teknoloji ve istikrarlı büyüme (İrlanda).

Şimdi Türkiye bütün bu deneyimleri birleştirecek yeni ve sosyal bir programı kendisi için yapmak durumunda ve zorundadır.



Bu haber 569 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,849 µs