sabotaj olur' | " /> sabotaj olur' | "/>

En Sıcak Konular

'Milli enerji oyununa sabotaj olur'

19 Aralık 2008 17:04 tsi
'Milli enerji oyununa sabotaj olur' BOTAŞ'ın özelliştirilmesi üzerine dönen tartışmalarda düşündüren iddia enerji uzmanı Faruk Demir'den geldi.


    Enerji uzmanı Faruk Demir, Türkiye'nin uluslararası enerji oyununda güçlü bir aktör olması için Botaş'ın ciddi biçimde yeniden yapılandırılması gerektiğini düşünüyor. Demir, son günlerde sıkça gündeme gelen Botaş'ın özelleştirilmesi meselesine ise biraz farklı yaklaşıyor. Demir, "Botaş, bölgesel bazda Türkiye'nin enerji oyunundaki en kilit oyuncusudur. Aklı başında her yetkili, Botaş'ı özelleştirmenin Türkiye'nin milli enerji oyununu sabote etmek anlamına geleceğini gayet iyi bilir" diyor. Kriz ortamında enerji yatırımları için en önemli sorunun finansman temini ve maliyeti olduğunu da belirten Demir, özellikle sadece lisans ticareti yapanlar ile küçük lisansları ellerindeki sınırlı öz sermaye ile kurmaya çalışanlar açısından durumun daha ciddi olduğuna dikket çekiyor. Faruk Demir, doğalgazdaki gelişmeleri ve Türkiye'nin enerji oyunundaki durumununa dair sorularımızı şöyle yanıtladı:
    
  -  Botaş'ın özelleştirilmesi sık sık gündeme geliyor. Böyle bir şey olabilir mi?

    Botaş, bölgesel bazda Türkiye'nin enerji oyunundaki en kilit oyuncusudur ve yeri başka bir şirket tarafından bir bütün olarak ikame edilemez bir özellik taşır. Aklı başında her yetkili, Botaş'ı özelleştirmenin Türkiye'nin milli enerji oyununu sabote etmek anlamına geleceğini gayet iyi bilir, herhalde. Bu nedenle o açıklamaların daha ziyade gaz ithalatındaki yeni serbestleştirmeler için yapıldığına inanıyorum. Yoksa Botaş'ı oyundan çıkarıp Sivas veya Eskişehir gaz dağıtım şirketlerinin Gazprom ile aynı ligde kontrat kazanacak savına inanmak gerekir ki bunun şakası bile zor geliyor.
    
   - Hazırlanan bir gaz strateji belgesi olduğunu biliyoruz. Bu kapsamda işleyiş ve Botaş'ın fonksiyonu nasıl oluşturulacak sizce?

    Doğalgaz strateji belgesi olarak beklenilen çalışma ile Botaş'ın statüsü arasında yakından bir alaka var. Öncelikle beklenen strateji belgesinin amacı, geçen temmuzda yapılan son yasal düzenleme ile serbest bırakılan LNG ithalatının yanına boru hattı yoluyla da ithalatın serbest bırakılması ve gaz arz güvenliğinin çözümünde özel sektöre nasıl sorumluluk ve imkânlar verileceğinin belirlenmesidir. Sizin de iyi bildiğiniz gibi geçen yıllarda biraz da baskı altında kalınarak Botaş'ın elinde bulunan kontratlardan küçük bir dilim özel sektöre devir edilmişti. Kanımca baştan sona yanlış bir işlemdi ve zaten nerdeyse hiç işlemedi. Çünkü zaten Botaş'ın elde ettiği ve güvence altına aldığı bir kontratı özel sektöre devretmenin hiçbir mantığı olamazdı. Olması gereken şey yeni bir kontrat ile rekabetçi bir gaz tedarikinin sağlanması olmalıydı. Şimdi bu yeni bir yasal düzenlemeyle yapılmış olacak. Yani Botaş'ı liberal piyasa adı altında oyundan atmaya çalışan yasal baskı doğru bir zemine koyulacak ve aynı zaman da arz güvenliğine özel sektörün katkısının da yolu açılmış olacak.
    
   - Hem Botaş hem özel sektör nasıl işleyecek?

    Bugün Türkiye'de bazı yerli ve yabancı şirketler, bölgedeki ülkelerden mevcut boru hatlarını kullanarak veya yeni boru hatlarının yapılmasına katkı sağlayarak gaz kontratı bulabileceklerini ve bulacakları bu gazın fiyatının da Botaş'ın bulduğuna nazaran daha uygun olacağını söylüyorlar. Madem böyle bir imkân var, o zaman yeni düzenleme ile mesela bir şirket gerekli kontratı imzalayıp EPDK'ya başvurur ve EPDK'nın izin belgesi Enerji Bakanlığı ve Bakanlar Kurulu'nun onayı ile yürürlüğe konularak hem oyundaki devlet stratejisine uygunluk devam ettirilir hem de gaz iç piyasasında bir rekabet sağlanmış olur. İşte bu aşamada Botaş, artık boru hattı inşaatçılığını alt bir işleve çevirip gerçek bir gaz oyuncusu olacak şekilde yapısal değişiklik ve insan kaynağı yenilenmesi ile yetki statüleri yeniden düzenlenmelidir.
    
  -  Enerji özelleştirmeleri bu dönemde nasıl işleyecek?

    Yaşanmakta olan küresel ekonomik krize bağlı olarak biz de derinliği ve etkisi artmakta olan bir olumsuz sürecin başındayız. Dışarıdan sermayeye olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Yatırımcıları ve sermayeyi çekmek adına en önemli kalemlerimiz enerji alanında bulunuyor ki bu durum içerdeki yatırımcı için de geçerli bence. Bu nedenle üretim özelleştirmelerinin 2009 içinde yapılmasını bekliyorum ama danışmanlık ihalesinde mutlaka hukuk ve teknik boyutu ayrı ihale edilmeli. Dağıtım özelleştirmelerine ise 2009 ikinci çeyreğinde daha fazla hız verilecektir sanırım.
    
   - Özelleştirme sonrası organizasyon nasıl olacak?

    Elektrik için özelleştirme takvimi ne olursa olsun artık bu süreç birkaç yıl içinde tamamen bitirilecektir. Bugünden baktığımızda şebeke destekleme ve acil durum için birkaç önemli HES ile termik (gaz+kömür) santrallerden yaklaşık 4 bin MW üretim grubu, ticaret şirketinin gerekli kısmı ile iletim ve şebeke yönetim sisteminin yani geriye kalanların TEK (Türkiye Elektrik Kurumu) adı altında yeniden ve yeni fonksiyonel bir şirket altında toplanması gerekir. Bu hem piyasada kamunun oyun alanını tek elden kontrol etmeyi sağlar hem de lüzumsuz bürokrasi ve personel yükünü azaltır.
    
   - Yaşanan küresel kriz döneminde bu özelleştirmeler yapılabilecek mi?

    Mevcut ve derinleşen kriz ortamında enerji yatırımları için en önemli sorun finansman temini ve maliyetidir. Özellikle sadece lisans ticareti yapanlar ile küçük lisansları ellerindeki sınırlı öz sermaye ile kurmaya çalışanlar açısından durum daha ciddi. Galiba EPDK, bu nedenle lisanslardaki süre tahditlerini uzatmaya çalışıyor. Yine de bu lisansların önemli bir kısmı gelecek 5 yılın sonlarına doğru ancak hayata geçecektir. Yine de 2020 yılında Türkiye'nin elektrik talebi bugüne nazaran yüzde 80-100 arasında artış gösterecektir ve bu da yatırımcı için çok cazip olmaya devam edecektir. Bunun için projelere devam etmek ve projeleri hızlandırmak için şu iki çözüm yolunu hızlandırmak gerekir. Birinci yol dışarıdan ortaklık veya tümüne yatırımcı olabilecek Körfez ve Kuzey Avrupa başta olmak küresel çapta yeni oyuncu getirmek ve onları getirmek için road showlara çıkmak. İkinci yol ise hem finansmanı temin etmede hem de kredi maliyetini azaltmada bir güçlü faktör olarak PPP yani kamu-özel ortaklığını hayata geçirmek. Mesela Afşin C ve D ile Nükleer bunun için en uygun örnekler.
    
   - Türkiye büyük enerji oyununda güçlü bir oyuncu olabilecek mi sizce?

    Küresel çapta büyük enerji oyunu, tedarik zincirinin başlangıcını ve fiyat değişimlerinin tetikleyicilerini kontrol etme yarışı ile her ülkenin kendi arz güvenliğini sağlarken ötekinin durumunu gözden kaçırmamayı amaçlayan hareketleri kapsar. Kürsel enerji oyunun hedefleri ne kadar büyük olursa olsun, oyun alanı bölgeseldir. Yani kaynakların çevresinde bölgesel düzeyde oyun oynanır. Sonuçları ise küresel amaçlara veya bölgesel hedeflere matuf olsa da daima ulusal düzeyde görülür. Biz kendi bölgemize bakarsak, enerji oyunun anahtar rolü gaz etrafında şekillenir. Gazın alt katında elektrik, üst katında petrol vardır. Gazın değerini petrol, gazın hareket alanını ise elektrik belirler. Orta kattaki oyuncunun durumu ve onun üstünde dominant etkisi olan oyuncu başlama düdüğünü çalar. Türkiye, enerji oyununu yavaş yavaş öğreniyor ama yeteri kadar iyi ve çok sayıda oyuncusu yok. Türkiye'nin enerjinin teknik boyutu ile alakalı çok iyi ve yeterli sayıda bürokratları ve teknokratları var ama enerji oyununda oynayacak "oyun kurucu" ve "müzakereci" niteliklere sahip bir avuçtan daha az insan kaynağı var.
     
   - Nabucco ve Poseidon projeleri hangi aşamada?

    Nabucco, AB'nin gaz tedarikinde kilit bir role aday. Her ne kadar amacı İran gazını AB'ye taşımak olsa da, Nabucco ölmeye başlayan ve başarısız kalacak bir proje değil. Şu anda önemli bir sancısı var projenin: Başlangıç gazı. Bunun için en az 7 bcm Azeri gazına ve ek olarak en az 5 bcm Hazar geçişli Türkmen gazına ihtiyaç var. Bu durum Türkiye'nin arz güvenliği talebiyle kısmen çakışmakta ama bu çatışma anlamını taşımıyor. Çünkü Nabucco'nun İtalya'daki Fransız şirketi EDİSON'nun aksine en önemli özelliği çok durakta satış yapmayı hedeflemesi. Yani Gürcistan'dan sonra ilk satış noktası Türkiye pazarı olacak ama çok ince manevralardan oluşan anlaşmalar ve kesin kontrata bağlı garantilerin Türkiye tarafından alınması gerekecek. Bence şu anda Türkiye gerçek ve çok boyutlu bir enerji oyunu imtihanından geçiyor, stratejik bir başarı elde etmek zorundayız. İran gazı için AB'nin hedefi 2018 sonrası. Bu da bize başlangıç gazını bulduğunda Nabucco'nun ikinci gaz kaynağı olarak Rusya'yı düşündüğünü gösterir.
    
   - Rus Gazı ve Mavi Akım II projeleri hangi aşamada peki?

    Evet, Nabucco'ya gaz kaynağı Türkiye üzerinden olacaktır sanırım ve bu Mavi Akım II hayata geçecek demektir. Buradan Türkiye kendi ihtiyacını da transfer edebilir. Türkiye için Gazprom ve Rusya güvenilir tedarikçi anlamını korumaya devam edecektir. Türkiye, tıpkı AB'nin yaptığı gibi Rusya'nın alternatifini değil, sepetteki çeşitliliği aramak için çalışıyor. Unutmamak lazım ki, gaz oyunu basit ve haritaya bakarak oynanan bir oyun değildir. Gazın yerin altında var olması onun kolayca isteyen müşteriye ulaşacağı sonucunu doğurmaz maalesef.
    
    - Azeri Gazı ve Türkmen Gazı Trans Hazar Geçişine bağlanacak mı?

    Aslında gaz oyununda çok sayıda çözüm vardır ama tüm çözümlerin yönünü belirleyecek olan Azeri gazı olacaktır. Elbette belirli ve sınırlı bir miktarda Türkmen gazını Hazar'dan Şahdeniz boru hattına bağlamak bu anahtarı daha güçlü yapacaktır. 2015 yılında Azeri ikinci faz gazı Türkiye'ye ve AB'ye gelecektir, 5-8 bcm Türkmen gazı da Transhazardan bu hatta bağlanmış olacaktır.
    
   - İran Gazının geleceği ne olacak?

    İran gazına olan ihtiyaç ve hemen onun pazara gelmesi arzusu ne kadar güçlüyse de engelleri de o kadar güçlü ve zorludur. Dünyanın ikinci büyük gaz rezerv oyuncusu için çözülmesi gereken problemler müşterilerini de etkilemektedir. İran'ın kendi sürecini kısaltması için BM Güvenlik Konseyi ile olan problemini çözmesinin yanı sıra Anayasal bir reform ile buyback modelini değiştirmesi ve yabancı yatırımcıya tam güvence verecek düzenlemeler yapması gerekmektedir. Türkiye ise, İran'ı ekonomik ve ticari çerçevede Batı'ya bağlamada rolünü oynamaya devam edecektir.
    
   - Irak gazı ne zaman çıkacak, Türkiye'ye gelecek mi?

    Irak'ın yeniden yapılanma ve imar sürecindeki hedeflerine bakarak çıkacak gazın çok büyük bir kısmını elektrik üretimine ayıracağı, önemli bir kısmını Arap-Akdeniz pazarına vereceğini ve belki 5-15 bcm miktarındaki kısmını da 10 yıllık süre zarfında Türkiye yönüne sevk edeceğini söyleyebiliriz. Irak'ın Kuzeyindeki rezervler konusu ise farklı bir siyasi/askeri mülahazanın konusu olduğunu hatırlamak da fayda var.
    
    
    Ceyhan'a rafineri izni uzadıkça Türkiye'yi üzecek sonuçlar çıkar
    
    Türkiye'nin enerji oyunu kapsamında Ceyhan Enerji Bölgesi hayati öneme sahipti. Bölge için rafineri yapımları hayati öneme sahip ama Hükümet anlaşılamaz kararlarla rafineri yapımlarını başlatmadı. Hükümet böylece ulusal enerji oyununu sekteye uğratmış olmuyor mu?
    Akaryakıt fiyatlarında rekabeti yakalamak için yeni rafineri yapılması kaçınılmaz ama zaten Türkiye'nin en büyük ekonomik oyun planı hedeflerinden biri Ceyhan Enerji Bölgesi değil miydi? Önce bir sadeleştirme yapalım. Rafineri için uygun ve yeterli arazi, gerekli yatırımcı ve yeterli finansman ile petrol başlığından oluşan bir üçlü ve bu üçlüye hayat verecek olan yasal izin yani lisans gereklidir. Şimdi problem veya yavaş gidiş izin aşamasında görünüyor. Oysa temel üçlü ile ilgili konu, problemin çözümünde anahtarı olmalıydı. Arazi konusunda arazisini yeteli miktarda önceden alan ile birazını alıp gerisini kamudan almaya çalışanlar var. Krize rağmen finansman bulabileceğine inanan Türk şirketler ile dışarıdan kendi parasını ve ek olarak diğer finansman seçeneklerini getirebilecek olan yabancı şirketler var. Petrol tedarikine gelince, Ceyhan enerji bölgesinin temel mantığı Kazak-Azeri petrolü ile Rus petrolü üzerine bina edilmişti. Doğru bir mantıktı ama geçen süre zarfında her üç ülkenin de Ceyhan'da alacağı rol veya onlara sağlanacak imkanlar meselesi halledilemedi. Siyasi bir yoruma girmek istemiyorum ama içerdeki irade neye karar verirse versin, eğer gerçek Ceyhan Enerji Bölgesi olacaksak her üç ülkenin ama özellikle Rusların durumları netliğe kavuşturulmalıdır. Irak petrolü farklı bir değerlendirmenin konusudur. Başka önemli olan nokta ise arazi-yatırımcı-petrol üçgeninde herkesi bir araya getiren çok büyük bir rafineri veya 2'li 3'lü veya 4'lü ortaklıklardan oluşan 2 rafineri izni çıkması muhtemeldir zaman uzadıkça Doğu Akdeniz çanağında üzülmemize neden olacak sürprizlerle karşılaşmamız mümkün olabilir. Enerji oyununda tercihlerin siyasi olması ne kadar doğalsa, kararların o kadar matematiksel ve ticari gerçeklere uygun olması gerekir.
     
    BOTAŞ'IN BORÇ SORUNU BİR AN ÖNCE ÇÖZÜLMELİ
    
    BORÇ NEREDEN GELDİ

    * Gazı tedarik eden Botaş, elektrik üretimine çeviren EÜAŞ, transferini yapan TETAŞ ve tüketiciye satıp parayı tahsil eden TEDAŞ. Yani Botaş borçlu değil, alacaklı.
    
    * Paranın geri dönüş zinciri TEDAŞ'tan başlıyor ve Maliye Bakanlığı'na bağlı Özelleştirme İdaresi'nin kontrolünde yürüyen bir geri ödeme tablosu var.
    
    * Zincirin ilk halkasındaki ödenmeyen rakam 14 milyar YTL. TEDAŞ'ın TETAŞ ve EÜAŞ üzerinden Botaş'a borcu yaklaşık 9 milyar YTL civarında.
    
    * Sorun adeta çözülmez bir yumak haline getirilmiş. Elbette Botaş'ın kamu dışında da alacağı var ama esas sorun kamu kesiminde.
    
    ÇÖZÜM FORMÜLÜ NEDİR

    * İki aşamalı çözmek mümkün: Mahsuplaşılacak kısım, yani vergileri ve gümrük giderini kapsayan yaklaşık 6-7 milyar YTL, bu Hazine'yi ve Maliye'yi ilgilendiriyor.
    
    * TEDAŞ'ın borç ödemesinin özelleştirme fonundan 2.5, 3 milyar YTL olarak derhal ve defaten ödenmesidir ki, bu da Maliye Bakanlığı'nın sorumluluğunda.
    
    * Botaş, düzgün bir şekilde alacaklarını alamadığında gaz tedarik ettiğimiz ülkelere karşı yükümlülüğünü yerine getiremez. Bunun sonuçları çok ağır olur.
    

    * Sorunun yıl bitiminden önce çözülmesi, Botaş'ın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin saygınlığı açısından ne kadar önemli olduğunu tahmin etmek zor değil.



Bu haber 767 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,216 µs