Fehmi Koru: Kalın duvarı çekme vakti geldi

26 Aralık 2008 14:30 tsi
Kendi içinde ak-kara kavgası başlayan bir kurum rejimi tehdit etmeye başlarsa...

Fehmi Koru / Yeni Şafak

Anayasa Mahkemesi savaş alanı

Anayasa Mahkemesi adına Başkan Haşim Kılıç tarafından önceki gün yapılan açıklamaya, dün, mahkemenin sekiz üyesinin imzasını taşıyan bir başka açıklamayla karşı çıkıldı. Yeni açıklamaya göre, 'kapatılan belediyelerin dava açma süresine ilişkin' ilk açıklama Anayasa Mahkemesi'nin görüşünü yansıtmıyormuş...

Ortalığı saran toz-dumanı aralayınca, Anayasa Mahkemesi'nin ortasından ikiye ayrıldığını, bazı asil üyelerin katılmadığı oturumlarda yer alan yedek üyelerin dengeyi değiştirdiğini, kararlara 'karşı oy' veren asil üyelerle onlarla birlikte davranabilecek yedek üyelerin istedikleri zaman başlarını kaldırıp kafa karıştırabileceklerini görebiliyoruz.

'Açıklamalar savaşı' bunun dışa vurumu; mahkemenin farklı bir çoğunlukla aldığı karara uygun açıklamaya, azınlık görüşün sahipleri ile katıldıkları taktirde onlarla birlikte oy kullanabilecek yedek üyeler başka bir açıklamayla itiraz etmekteler...

Kusura bakmasınlar, ama bu yaptıkları anayasanın Anayasa Mahkemesi için öngördüğü saygın konuma ters düşüyor, itibarlarını zedeliyor.

Alınan son kararla yapılan türden siyasete 'mikro' müdahaleler Anayasa Mahkemesi'nin görev alanına girmez; girmeye zorlanırsa şimdi karşılaşılan savaşlar kaçınılmaz hale gelir. Anayasa Mahkemesi'nin görüşüp karara bağladığı kapatılan belediyelerle ilgili düzenleme bir başka yüksek yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) görev alanına giriyor. Anayasa Mahkemesi son konu önüne geldiğinde 'görevsizlik' kararı verip topu YSK'ya atmalıydı.

YSK Anayasa Mahkemesi'nin kararını görmezden gelirse ne olacak? Kurulun bu soruya verdiği “Anayasayı çiğnemiş olur” cevabı yeterince güçlü bir itiraz mı sizce? Seçimle ilgili bütün kararları almakla yetkili, verdiği kararların temyizi bulunmayan YSK, kapatılan belediyelerle ilgili düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'nin müdahalesine rağmen sonlandırmayı göze alabilir.

Bu son olay Anayasa Mahkemesi'nin kendini sistemin 'tek kural koruyucusu' yerine koyduğu ilk olay değil. Anayasaya göre anayasa değişiklikleri Anayasa Mahkemesi'nin görev alanı dışında kaldığı halde 'üniversitelerde başörtüsü yasağını sona erdirmesi' amacıyla çıkartılan iki anayasa değişikliğini anayasayı çiğneme pahasına gündemine alıp görüşebilmişti Anayasa Mahkemesi...

Şimdi de YSK'nın görev alanı içerisinde olması gereken bir konuda karar aldı; içinde çatlama meydana gelmesini göze alarak...

Türkiye'de geldiğimiz noktada “Anayasa değişsin” teklifi iyice gündemden düşürüldü. Fakat işte görüyoruz, diğer sorunlu maddeler bir tarafa bırakılsa bile, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetkilerini düzenleyen anayasa maddeleri başka hiçbir anlama çekilmeyecek hale getirilmeyi bekliyor. Anayasa Mahkemesi, son tartışmalı kararlardan çok önce yine kendisiyle ilgili değişiklik tekliflerini içeren bir paketi kendisi hazırlamıştı. Üye sayısını artıran, yetkileri arasına bireysel başvuruyu da katan, buna karşılık alan-dışı görevlerle arasına daha kalın bir duvar çeken yeni düzenlemenin artık ele alınması zamanı geldi.

Görev ve yetkilerini bu denli artırma ve başka kurumlardan rol çalma derdindeki Anayasa Mahkemesi görüntüsü, üyelerin yarısının “Ak” dediğine diğer yarısının “Kara” demeye hazır beklediğini gözler önüne seren son açıklama savaşıyla iyice bozuldu. Benzer bir olumsuz vak'ayla bir daha karşılaşılırsa, zedelenen imajı anayasa değişiklikleriyle gidermek de mümkün olmayabilir.

Kendi üyeleri tarafından hazırlanmış Anayasa Mahkemesi'ni yeniden düzenleyen maddelerinden başlayarak anayasayı değiştirmeye koyulsak iyi olacak.

Bu haber 933 defa okundu.