'Değişim' dediğin sadece bir slogan... | " /> 'Değişim' dediğin sadece bir slogan... | "/>

En Sıcak Konular

'Değişim' dediğin sadece bir slogan...

30 Aralık 2008 16:04 tsi
'Değişim' dediğin sadece bir slogan... Çok kısa bir süre önceye kadar "değişim"in geleceğine herkes inanıyordu. Oysa bunun sadece bir slogan olarak kalma ihtimali çok yüksek. Sistemin betonu öyle bir dökülmüş ki...Altından barışı kazımak imkansız mı?

Leyla İpekçi / Taraf

Ortadoğu'da barışı kim ister?

Bush yönetiminden bir Amerikalı yetkili, Obama’nın başkanlığına sayılı günler kala İsrail’in hava saldırılarını şöyle yorumlamış: “İsrail, yeni yönetimin Filistin sorununa yaklaşımının ne olacağını tahmin edemiyor, bu yüzden yönetim değişmeden önce Gazze’ye askerî müdahale için elini çabuk tuttu.”

Hamas’tan İsrail’e atılan roketler İsrail’in orantısız güç kullanmasına ve kanlı katliamlarına yol açtığı için, bazı yorumlara göre Hamas bu tutumuyla El Fetih’i de İsrail’e karşı tavır almaya zorluyormuş.

İsrail’in Filistin’e 300’e yakın kişinin öldüğü, yaralı sayısının 900’e ulaştığı en kanlı saldırılarından biri, ‘operasyona devam’ mesajıyla gerçekleşirken, Gazze’den atılan roketlerin halkı canından bezdirdiğini, çocukları depresyona soktuğu vesaire hatırlatılıyor. Ve devletlerin kendini savunma hakkından dem vuruluyor.

Masumun kendini savunma hakkı ya da maktullerin sivil oluşu, ‘terörist’ denilerek camide ibadet etmekte olan bir sivilin haksız yere canının alınmış olma ihtimali bugün artık devletlerin pek derdi değil. Ve bunu dert etmeyenlerin barış için atıp tutuyor olmaları ne kadar inandırıcı? Kimse bilmiyor.

Her türlü siyasi gerekçe ve bulunan her açıklama, aynı kanlı söylemi çoğaltıyor. Kan dökmenin meşruiyetini bilinçaltımıza sokuyor, bizleri farkında olmadan ikna ediyor. Artık bütün Gazzeliler terörist olarak kodlanıyor sözgelimi. Bütün Araplar ikiyüzlü. Ve bütün Müslümanlar gerici, ilkel, vahşi. Dolayısıyla imha edilmeye müsait.

İsrail’de de bizdeki Küresel BAK, gibi, Mazlum-Der, IHH, Buluşan Kadınlar gibi, B’teselem’den Gush Shalom’a, Barış ve Eşitlik için Demokrasi Cephesi’nden, Barış Şimdi’ye dek pek çok hareket var. Batı’da da var.

Daha yeni Cumhurbaşkanı’na mektup yazıp Gazze’deki insanlık dışı duruma dikkat çekmiştik hep birlikte. Mısır’dan da sınır kapısını açmasını talep etmiştik. Ama bütün bu iyi niyetli hareketler barışın sağlanabilmesi için yetersiz kalıyor. Çünkü barış, asıl aktörler tarafından hiçbir zaman istenmiyor.

İnsan toplulukları için savaşmak, barışmaktan çok daha kolay. Ortadoğu halklarını birbiriyle savaştıranlar açısından da durum farklı değil. Savaştırmak, barıştırmaktan çok daha fazla hizmet ediyor iktidar odaklarına.

Katliam ve vahşet bu kadar kanıksanmışken, kalıcı bir barışın oluşması mümkün olabilir mi? Eğer devletler, örgütler ya da siyasi iktidarlar öfke, kin ve nefret devşirerek varlıklarını koruyabiliyorlarsa, birbirlerini savaş ve saldırganlık üzerinden tanımlayabiliyorlarsa, barışı kim ne yapsın?

Nefret ve intikamı sürdürmek, barış için onlarca müzakere yapmanın ama barışı aslında hiç ama hiç istememenin en kolay yolu. Ve intikam ve öfkenin sürmesi için en etkili eylem, çocukların hedef alınması.

***

Enver Sedat öldürüldüğünde aklım pek ermiyordu. Ama nasıl bir kıyamet koptuğunu hatırlıyorum. Belki Mısır, İsrail veya Filistin üzerinden Ortadoğu mefhumu ilk o vakitler zihnime yerleşmişti. İzak Rabin öldürülmeden beş dakika öncesine dek ise sahiden umudum vardı barışa dair.

Yaser Arafat’la birlikte Nobel barış ödülü almanın bir ağırlığı olmalıydı. Clinton’ın son günlerinde de umutlanmıştım. Ehud Barak’ın barış görüşmelerinden nasıl kendi ittifak güçleri tarafından kaldırıldığını daha sonra duyacaktık.

Sabra ve Şatila’nın içyüzünü Doğu Konferansı’yla oraları birkaç yıl önce gezerken daha net anladım. Şaron henüz ayaktaydı. Irak ve Afganistan işgalleri çoktan başlamıştı. Dört yıl kadar önce Güney Lübnan’dan sınırın öte yanındaki yerleşimcileri ve askerleri izlerken yakında buralarda yeni bir savaşın patlak vereceğini düşünmekten ziyade Hizbullah’ın halk arasındaki gücüne tanık olmuştuk.

Aynı şekilde Ürdün’de, Suriye’de ‘ayak işi’ yaparak yaşamaya çalışan eğitimli Filistinli mültecilerin umudu sineye çekmiş ruh haline rağmen, hayata nasıl dört elle sarıldıklarına bizzat tanık olmuştum. Barışa dair hâlâ umudum vardı.

Hamas ve El Fetih iki yıl kadar önce kardeş kavgasına tutuşmuşlar, çatılardan aşağı itmişlerdi en yakınlarını. Kimileri bıyık altından gülümserken, ‘barışa bir şans’ mitinglerinde umut arıyorduk. Artık İsrail’in kalıcı bir barış sağlanırsa kendi varlığını koruyamayacağını düşünmeye başladım.

Mültecilerin eve dönemediği, Kudüs’ün statüsünün belirlenemediği, Filistin’in devlet olamadığı, İsrail’in 1967 sınırlarına çekilmediği bir çözümün hakkaniyet eksenli bir barışı getirmeyeceği belli. Ama benim umudumu kıran başka.

Ortadoğu barışa tutunamadığı her seferinde, daha kanlı bir el onu daha büyük bir vahşetin ortasına çekiveriyor.

Obama’nın halkına –ve dünyaya- vaat ettiği değişim, sanırım orta vadede sadece bir slogandan ibaret kalacak.



Bu haber 437 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,115 µs