iy" /> iy"/>

En Sıcak Konular

“Takunyalı Çankaya’ya çıkıyor!”

0 0 0000 00:00 tsi
“Takunyalı Çankaya’ya çıkıyor!” Tartışmamız yeni değil! Zamanında bir siyasi Çankaya’ya çıkmak istemişti de hakkında “takunyalı” tartışması başlatılmıştı. Tabi Çankaya’ya çıkınca ne takunya bir daha ağza alındı ne de tesbih… iy

“Cumhuriyetin temel değerlerini benimsememiş bir kimsenin Çankaya’ya çıkması kabul edilemez. Bırakınız 2002’den önceki davranışlarını. Taliban liderinin önünde diz çökmeleri, ‘demokrasi bir trendir sizi amacınıza götürür’ laflarını bir kenara koyun. Henüz Başbakanlığı sırasında AİHM’in aldığı karara karşı söylediklerine bakın: ‘Bu kararı ulemaya sormak lazım’. İşte Sayın Başbakan’ın ne kadar geri kaldığı, hala hukuka güvenmediği, hala seküler hayatı benimsemediği buradan anlaşılıyor. Bakın daha dün türbanlı doktorlar bir çocuğun testislerinin röntgenini çekmediği için az daha çocuğu kaybediyorduk. İşte Başbakan’ın Türkiye’yi getirdiği nokta bu!”

Bu sözler CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek’e ait. Aslında oldukça uzun bir alıntı olduğu kesin. Ancak bu yargı artık alevlenen ve bundan sonraki üç ay boyunca gündemimizi meşgul edecek tartışmanın “bir tarafı.”

Fırat: Planlarınızı bize göre yapın!

Peki, diğer tarafta kim var ve ne söylüyor? AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ağzından dinleyelim: “Dört buçuk senedir bekliyorsunuz. Biraz daha sabredin. Seçimler 4 Kasım 2004 günü yapılacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimleri Mayıs ayında yapılacaktır. Cumhurbaşkanını bu parlamento seçecektir. Cumhurbaşkanı bu Meclis’in içinden çıkacaktır. Planlarınızı buna göre yapın!”

İşte dananın kuyruğu burada kopuyor. Bir taraf “seçime git” derken, diğeri “giderim ancak erken seçime değil” diyor. Çankaya’da “takunyalı” görmek istemeyen muhalefet ne yapacak?

“Hükümeti sarsacak bir kriz çıkmadan erken seçim olmaz!”

Prof. Ersin Kalaycıoğlu benzer bir soru karşısında şöyle cevap veriyor: “Hükümet ancak ciddi bir oy kaybı ile karşı karşıya kaldığında erken seçime gidebilir. İstanbul’da bir deprem olursa, Allah korusun, ve bunun hesabı hükümete kesilirse, hükümet ciddi oranda oy kaybedebilir. Ya da büyük bir ekonomik kriz çıkarsa ve bu hükümete fatura edilirse, işte o zaman hükümet seçimlere gitmek zorunda kalabilir.” Bir sendika yetkilisi tam da o sırada 28 Şubat’ı hatırlatan bir gülümseme ile araya giriyor: “Işık yakıp kapama eylemi olursa, aynı etkiyi yaratmaz mı?” Kalaycoğlu: O dönemde Susurluk olayı olmuştu ve hükümetin konunun üzerine gitmediği izlenimi vardı. Bu yüzden kamuoyunda hassasiyet oluşmuştu. Şimdi böyle bir hassasiyet yok. Ancak benzer bir kriz olursa, oluşabilir!”

Erken seçim tartışması alevlendi

Yukarıdaki tartışmaların hepsi dün gece yapıldı. Aslında “taraflar” belli. Bir yanda erken seçime gitmek isteyen CHP, diğer yanda erken seçimi destekleyen ancak CHP ile aynı çizgiyi savunuyor gözükmekten alabildiğine kaçan ve sözcüklerini dikkatle seçen DYP… Bir yanda CHP ile aynı “ülkü”yü paylaşan Milliyetçi Hareket ve diğer yanda “asla seçime gitmeyeceğini ‘bastıra bastıra’ belirten hükümet… Bir yanda, sendika örneğinde olduğu gibi, “hükümeti erken seçime götürmek için ne gibi roller üstleniriz” diye etrafına bakınan tartışmanın “sivil” kanadı, diğer yanda “Türkiye’de kriz çıkmasın, çözüme odaklanılsın” diye çırpınan Ertuğrul Günay.

Sonuç ne olacak?

Sonucun ne olacağını kestirmek zor görünüyor. Türkiye öyle bir ülke ki hükümet hiç beklemediği bir krizle (sosyal, siyasi, ekonomik) karşılaşabilir ve erken seçime gitmek durumunda kalabilir. 27 Aralık’ta Menemen’de başlatılacak gösterileri hatırlayalım. Ancak her şeye rağmen hükümetin kartları güçlü gibi gözüküyor. En azından yaptığımız hesaplamaya göre muhalefetin erken seçim tartışmalarına biraz geç başladığı söylenebilir. Burada “o zaman aslında erken seçim istemiyorlar mı” sorusu sorulabilir ki bunun cevabını CHP’li vekiller zaten verdiler.

Peki, sonuç ne olur? Uzlaşmayla seçilecek bir aday ileri sürülebilir. Bu herhalde ideal. Aksi takdirde Başbakan Erdoğan Çankaya’ya çıkamaz mı? İsterse çıkar. Nihayetinde Meclis çoğunluğu elinde. Peki, o “takunya” ya da “türban” tartışması?

Kalaycıoğlu’ndan dinleyelim: Zamanında Turgut Özal için de benzer şeyler söylenmişti. Hatta ‘takunyalı’ denmişti. Özal Çankaya’ya çıkınca unutuldu gitti.”



Bu haber 525 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,432 µs