Ünal Erkan’a çağrı: “Musa Anter’in katilini artık açıkla!”

0 0 0000 00:00 tsi
AİHM, Musa Anter cinayetiyle ilgili olarak Türkiye’yi mahkûm etti. Gerekçe; eksik soruşturma! iyibilgi, 1992 yılının Eylül ayı sonunda, “katilin kimliğini bildiğini” söyleyen zamanın OHAL Valisi Ünal Erkan’la bir gazetecinin yaptığ

20 Eylül 1992 tarihinde Diyarbakır’da meydana gelen Musa Anter cinayeti,  Türk siyasi tarihinde ayrı bir yer tutuyor. Hem olayın oluş biçimi hem de yıllara yayılan gelişmeler, dosyanın seyrini 2000 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar taşıdı. Neden basitti. Anter cinayeti aradan geçen uzun zaman ve resmi ağızların “çözülecek” söylemlerine karşın hala fail-i meçhuldü.

Başvurunun ardından geçen 4-5 yıllık süreçte cinayeti gerçekleştiren(ler)in kimlikleri üzerindeki tartışma hiç soğumadı. Birçok şüpheli isim de basına yansıdı.

Hatta Abdulkadir Aygan, Musa Anter’in kızı Rahşan Anter’le buluşarak cinayeti yapan çetenin mensubu olduğunu anlattı. Ancak bu zamana kadar Musa Anter cinayeti üzerindeki esrar perdesi ortadan kalkmadı. Zaten AİHM kararı da bu ve benzer sebeplerle cinayet soruşturmasının eksik yapıldığını karara bağladı.

Sonradan ortaya çıkan olaylar, resmi ağızların olayın ilk anından beri önemli bilgilere sahip olduklarına ilişkin söylemelerini doğruluyor. Doğrulanamayan bu bilgilerin gerçekle ne kadar örtüştüğü. Zamanın Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan’la cinayetten hemen sonra yapılan bu görüşmede bunlardan birisi.

Gazeteci: Musa Anter’i vuran kim?

Erkan: Bakın o araştırılıyor. Ortaya çıkınca konuşmak lazım. Yaralı biri var yanında Anter’in. Yasadışı örgütün meselesi olduğu yakında ortaya çıkacaktır. Daha önce otelde yapılan bir görüşme var. Yani o şahıs tesadüfen görüşme yapılan bir şahıs değil. Herkes kontrgerilla diyor. Bunu bilen varsa söylesin, gereğini yapalım. Örgüt işine gelmeyen her konudaki propagandayı devletin üzerine yıkmaya çalışıyor. Başka bilgiler alındı. Bu şahsın kim olduğu biliniyor. İsmi de biliniyor, kod adı da.

Gazeteci: Kimdir?

Erkan: Onu niye söyleyeyim? Hayır mümkün değil. Zamanı gelince açıklanır.

Gazeteci: Sizin mensubunuz mu?

Erkan: Bizim mensubumuzun böyle bir olayın içinde olması mümkün mü? Hiç şimdiye kadar böyle bir olayla karşılaştınız mı? Yani devletin görevlisi böyle bir olay yapacak, olur mu?

Gazeteci: Ortada çok fazla spekülasyon var, bu da onlardan biri…

Erkan: Bizim PKK’yı konuşmamız, tartışmamız lazım. Onu anlatalım. Belli bir noktaya gelinmiş ve uğraşılıyor. Musa Anter olayını göreceksiniz yakında. Yani bilinmedik bir adam gelmiş, almış, götürmüş falan değil. Değilse o zaman? Kod adı bile var.

Gazeteci: Bir de olay sırasında kaçırılan gazeteciler var.

Erkan: Hayır. Kaçırmıyor. Bir dakika düşünmek lazım, niye kaçırıyor. Yani gazetecilerin o sokağa tesadüfen geldiği belli. Belki gazeteciler gelir de biz kaçırırız diye beklemiyorlar herhalde. Şimdi orada duran üç kişi bir sebebe dayalı olarak oradalar. Bir sebebe dayalı olarak. Ama gazetecilerin oraya tesadüfen gelmiş olmaları, orada belli bir sebeple duranları rahatsız ediyor. Çünkü kendilerinin bekleme nedenlerini gazetecilerin bilip bilmediklerini merak ediyorlar. Unu öğrenmek için gazetecileri kaçırıyorlar. Şimdi bu kadar yolu katettiler ve niye yakalanmadılar? Ancak gazetecilerin gazeteden ayrıldıkları saat ile Malatya’ya götürüldükleri zaman arasında geçen zaman zaten bize haberin iletildiği saatin dışında oluyor. Varsayımları da insaf ölçülerinde yapmak lazım. Bir toplantı mı var, bir uyuşturucu işi mi var, bir silah işi mi var? Bir şey var orada yani.

Bu haber 2,318 defa okundu.