En Sıcak Konular

Sosyete hacca niçin gider?

0 0 0000 00:00 tsi
Sosyete hacca niçin gider? Geçtiğimiz yıllarda bir gazeteci "Hac mevsimi bu kez de Kurban bayramına rastladı" demiş ve gülümsemelere yol açmıştı. Bu sene de Hac mevsimi Kurban bayramı ile birlikte yaklaşıyor. Peki, Türk sosyetesinin kutsal topraklara artan ilgisi neden?

Zaman gazetesinden Mehmet Kamış'ın yazısı:

Sosyete hacca niçin gider? 

Son yıllarda, popüler isimlerin hacca ya da umreye gitme oranları oldukça arttı. Her ne kadar, Nadire İçkale gibi medyatik insanların hac organizasyonu yapmaya başlamasından sonra daha dikkat çeker hale gelmiş olsa da aslında tanınmış simaların hacca olan ilgisi daha eskilere dayanıyor.
Eskiden saflar daha net ve daha belirgindi. Hayatlarında dini bir referans olarak kabul edenler ile etmeyenler öylesine keskin hatlarla ayrışmıştı ki, kimse kimsenin yaşam mekanına girmiyor, kimse kimsenin hayat düsturlarına selam vermiyordu. Ancak durum bugün biraz farklı. Sosyal statüsü ne olursa olsun, Allah ile irtibat içinde olmak isteyen, zorluklar karşısında ona sığınan, ruhunu Allah'ı anmakla sakinleştireceğini düşünen, bununla birlikte, sosyal hayatına devam eden çok ciddi bir kesim var. İnanmak, sığınmak, istemek, arınmak, temizlenmek duyguları, aslında her insanda var olan duygular. Bu duygularını günlük hayatlarını radikal bir şekilde değiştirmeden yapabileceklerini ise daha yeni yeni keşfediyorlar.

Önceleri hac çok zor bir ibadetti. Şimdi de zor bir ibadet ama bugün Eman Tur gibi haccın meşakkatini asgariye indiren turizm şirketleri var. Gittikçe standartları yükselen lüks organizasyonlar, sosyetenin hacca veya umreye gitme isteğini pekiştiriyor. Beş yıldızlı otellerde konaklama, daha steril ortamlarda bulunmanın yanı sıra Arafat'tan Müzdelife'ye, oradan Mina'ya geçmek bugün eskisi kadar zor değil artık. Meşakkat asgariye indirilse bile, ruh tatmininin azami dereceye ulaşması o topraklarda her halükârda mümkün. Hacca gitme yaşı neredeyse 15-20'lere kadar düştü. Aileler çocuklarını da yanlarına alıp adeta Avrupa seyahatine gider gibi gidiyorlar.

Önceleri bu ibadeti yaptıkları takdirde hayatlarını değiştirmeleri gerektiğini düşünüyorlardı; fakat artık durum öyle değil. Gidip gelenler arasında hayatına eski şekilde devam edenleri gördükçe, umreye gittikten ya da 'hacı' olduktan sonra da eskisine göre daha dindar olmaları gerekmediği inanışı yaygınlaşınca, Hicaz korkuları da kalmadı. Özellikle kılık kıyafetlerde bir değişimin yaşanmaması, eski hayatlarını devam ettirebilecek olmaları onları rahatlattı. Bir yandan eski hayatlarına aynıyla devam edebilirken, diğer yandan da gezip gördükleri kutsal mekânları ağız tadıyla anlatabiliyorlar. Çevreleri tarafından "hacca" ya da "umreye" gitmiş olmak da eskisi kadar yadırganmıyor artık.

Mekke ve Medine'nin, hayatı 24 saat yaşayan bir şehir olması da oldukça etkileyici geliyor onlara. Oralarda geceler ve gündüzler birbirine karışık. Kâbe olağanüstü etkileyici ve bir o kadar da karizmatik. Karşısına geçince bir aşk denizinin içinde buluyorsunuz kendinizi. Dönüyorsunuz, dönüyorsunuz, dönüyorsunuz. Hiçbir şey kalmıyor. Ne dünya, ne problemler, ne yetişmen gereken randevuların, ne ayağını kaydırmak isteyenlerin dalavereleri. Ne seni çekemeyenler, ne senin çekemediklerin. Her şey anlamsızlaşıyor, her şey basitleşiyor, Bir'in içinde sonsuzluğa ulaşıyorsun. Ne ölüm korkusu kalıyor, ne yok olma endişesi, ne yaşlanmanın o derin kederi. Karşında, tam karşında Kâbe. Secde etmenin olanca zevkine varıyorsun.

Ne el kesme, ne dört kadın, ne canlı bomba, ne de örtündün örtünmedin tartışmaları. İslam'ı gerçek anlamda anlayıp yaşamanın zevkini bulan herkes hacca ve umreye yeniden gitmek istiyor. Etrafına bunları anlatıyor. Zannediyorum İslam'ın özü ve ruhu hacda çok daha iyi anlaşılıyor. Bu da sosyeteye ilginç geliyor.



Bu haber 682 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,718 µs