En Sıcak Konular

"Gerilim her ikisinin de işine geliyor"

0 0 0000 00:00 tsi
Bekaroğlu'ndan olay açıklamalar... "CHP ile AKP anlaşmış gibi. Bu gerginlik Erdoğan'ın da Baykal'ın da işine geliyor. CHP, Erdoğan'ı bir dönem daha iktidara hazırlıyor'

Eski CHP'li Ertuğrul Günay ile başlattığınız, "Yeni Siyaset Girişimi" adlı hareket sizin Milli Görüş geleneğine sahip olmanız nedeniyle "Müslüman sol parti" çağrışımı uyandırdı. 1999'da parlamentoya Fazilet Partisi'nden girmiştiniz. O dönemde 28 Şubat'ın izleri sürüyordu. Türkiye 2007 seçimlerine Çankaya tartışmasının gölgesinde gidiyor. 1990'lardaki siyasal İslamcı dalga, yerini 'milliyetçi yükseliş'e bıraktı. CHP bile sağdan oy arayışında. Bu şartlarda sandıktan ne çıkar?

MEHMET BEKAROĞLU: Türkiye seçimlere milliyetçi kabarmanın etkisinde gidiyor. Asker sivil ilişkileri ve cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden devam eden kavgalar da siyasi ortamı etkiliyor. Çankaya olayına devletin, cumhuriyetin son kalesi de düşecek diye bakılıyor. Kadim laik - İslamcı çatışması 2007 seçimlerini de etkileyecek. Başörtüsü sembolü üzerinden götürülen kavganın gerisinde Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı var. Eşinin başörtülü olup olmaması tartışılıyor.

Mayısta Çankaya'da eşi başörtülü bir cumhurbaşkanı görmeye toplumca hazır mıyız? AKP türban sorununu bu şekilde mi çözmüş olacak? Kamusal alanda en üst şekilde temsil edilerek...

Türkiye'de siyasetin temel sorunu, özgürlükler çerçevesinde kolayca çözlebilecek yaşam tarzları, kimlikler, inanç farklılıklarının algılanması üzerinde kurulu gerginlikleri bir türlü ortadan kaldıramayışıdır. Sosyal demokrat bir parti, CHP. 'Sosyal' kelimesi çerçevesinde konuşacağımız çok ciddi sorunlar var. Büyük bir neoliberal kuşatma var. Sosyal güvenlik reformunu tartışıyoruz. CHP'nin gündeminde bunlar yok, 'AB'ye yaptığınız liman teklifini, Çankaya'ya sordunuz mu, sormadınız mı?' Ana muhalefet bununla meşgul. Laik - cumhuriyetçi eksen ile İslamcılar arasındaki kırılmadan yararlanıp, Meclis'te tekrar var olacağının hesaplarını yapıyor. Bu gerilim aslında AKP'nin da işine geliyor.

Mazlumiyet işine geliyor

Meclis'te üçte iki çoğunluğa sahip iktidar partisi isteseydi türban sorununu çözerdi? Niye çözemedi?

Mazlumiyete oynamak AKP'nin de işine geliyor. Başörtüsüydü, dindarlıktı bunları gündeme getirdiğiniz zaman işte 'yapamadık' falan diyecekler ve seçimde yeniden oy isteyecekler, ekonomik ve sosyal politikaları sorgulayacak zaman bırakmayacaklar insanlara. Sanki CHP ve AKP anlaşmış gibiler. Baykal'ın da Erdoğan'ın da işine geliyor bu gerginlik ve mevcut siyasi yapı. Mesela, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ile Kıbrıs'ta limanlar konusunda ters düşmeyi göze alabiliyor ama savunma sanayii toplantısında 10 milyarlık yeni nesil savaş uçağı ihalesinde mesele çıkarmak işine gelmiyor!

Bugünkü ikili yapıyı 2007 seçimlerinde de sürdürmek istiyorlar...
Biz, 'yeni siyaset' derken tam da buradan giriyoruz. Türkiye'de farklı kökler, inançlar, anlayışlar üzerine kurulmuş bir kader var. Şimdi bütün enerjimizi bu farklılıklar üzerinden yapılan kavgalarla tüketiyoruz. Kürt meselesine bakın. Ayrılıkçı niyetleri bir tarafa bırakırsak, 'Kürdüm demenin yasak olması' nedeniyle yaşandı bütün bu kavgalar. Siyaset bu kavgalar üzerinde kendisini sürekli var ederek, kurgulayarak Türkiye'nin gerçek sorunlarının çözülmesine, özgürlüklerin amaçsız ve ancaksız kullanılmasına fırsat vermiyor. Siyaset, bu gerginliklerle var oluyor. Bu siyasetin ve ülkenin önünde en büyük tuzaktır.

Ne tuhaf, muhalefet daha tutucu

Laik - İslamcı ve Türk - Kürt kutuplaşması geçen dört yılın özeti sayılabilir mi? 2007 seçimlerinin belirleyicisi yükselen milliyetçi dalga mı olacak?

Korkarım gelecek seçimde bu kutuplaşma üzerinden seçmen tercihleri belirlenecek .

CHP - MHP koalisyonundan söz ediliyor.

Normalde demokratik bir ülkede muhalefetin daha fazla umut vermesi beklenir. Türkiye'deki tuhaflığa bakın ki, daha tutucu bir muhalefetin iktidar alternatifi olduğu bir seçime gidiyoruz. İnsanı ürpertiyor. MHP ne diyor? Erdoğan'ı 'vatana ihanet'le tehdit ediyor. CHP, Ankara'da bir milyon kişi toplanırsa 'cumhurbaşkanı seçtirmeyiz' diyor. Vatandaş ekmek derdinde. Muhalefetin önceliği Çankaya. Bu bir tuzaktır.

Padişah gibi

Parti içi demokrasi işlese, iktidar ve muhalefet, halkın beklentileri konusunda daha duyarlı olmaz mı?

AKP, kurulurken 'ultra demokrat' bir tüzükle işe başladı ama ondan sonra 'tek adam' yönetimine döndü. Padişahlık sistemi geçerli. Böyle yapıların devleti demokratikleştirmeleri beklenemez.
Erdoğan, RP kapatıldıktan sonra Erbakan'ı eleştirerek yola çıktı. Ama Milli Görüş geleneğinin aynısını kurdu. Bir diktatör gibi Tayyip Bey. Hoca da Refah'ı aynı şekilde yönetirdi. Tayyip Bey, Erbakan'dan ne öğrendiyse onu yapıyor. Fazilet Partisi döneminde Abdullah Gül ve arkadaşlarının önünü kesmek için hazırlanmış bir ' Oğuzhan Asiltürk tüzüğü' vardı. AKP aynısını getirdi. CHP'nin tüzüğü de farklı değil. Parti içi demokrasi ve delege iradesini kaldırdılar. Genel başkanları değiştirmek imkânsız hale getirildi.

Üstelik, gerginlikler üzerinde siyaset yapmak çok kolay. Türkiye'de zaten vesayet sistemi var; yerleşik iktidar, devlet, sivil asker bürokrasi zaten alanları sınırlanmış. Dar alanda kısa paslarla işi götürmek zorundasınız. Siyasetçi buna alışmış, durumdan memnun, kimse bunu kırmaya çalışmıyor. Partilerdeki derebeylik sistemiyle bunu yaptırmazlar.

Sorun, kadronun demokratlığı

Erdoğan Çankaya' ya çıktı diyelim. Nasıl bir cumhurbaşkanı olur?
AKP'nin bir psikolojik bagajı var. İslamcı geçmişten geliyor. İslamcılar gelecek ve pozitivist, aydınlanmacı Kemalist ideoloji yerine başka bir ideoloji yerleştireceklerdi. Korku ve endişe buydu. AKP de Erbakan döneminden kalan psikolojik baskıyı üzerinde hissetti. Bu arkadaşlar şeklen modernleştikçe, laik çevreler alkışladılar. Demokratikleşmelerini hiç kimse istemedi. Hâlâ yazıyorlar, 'Eğer hanımı başını açarsa Erdoğan cumhurbaşkanı olsun.' Bunlar değil ki Türkiye'nin meselesi. Sorun bu kadro demokratikleşebildi mi? Yani devlete bir ideolojiyi taşımayacaklarına bu halkı inandırabildiler mi? İnandıramadılar.
'Yapmayacağız, biz öyle değiliz, kırmızı çizgilerimiz var' gibi laflar söylediler ama demokratik işleyen, kimlik ve yaşam tarzı dayatmayan bir devletin anayasal ve yasal kurumlarını getirebildiler mi? Hayır. Bir YÖK yasasını bile değiştiremediler. Taktınız başörtüsüne ve katsayıya. Anayasa'ya engel olduğunu bile bile getirdiniz. Böyle olunca bugünkü cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde yürütülen tartışmaların 'iktidar kavgası' olduğunu vatandaş biliyor. Siyasette ezberleri bozmaya ihtiyaç var. Tayyip Bey bunu yapamaz.

İslami sosyalizm olmaz

'Yeni Siyaset Girişimi' olarak siz ne yapacaksınız? Müslüman sol parti kurarak çözülür mü sorunlar.

Müslüman sol parti, medyanın bir fantezisi. Biz o etikete mahkûm olmayacağız. Türkiye'de komünizmle mücadele yıllarından kalan bir alışkanlıkla insanlar sağ partilere oy vermeye mahkûm edilmiş. Bugün yaşam tarzları üzerinden siyaset yapılıyor. Tansiyonu düşürmek gerekiyor. Ben İslami gelenekten gelen birisi olarak adalet ve özgürlükten yanayım. Öteki arkadaşım da soldan geliyor halkın inançları ve değerlerine saygılı, cumaya gidiyor. Ona 'Müslüman' damgası vuruluyorsa rahatsız olacağını sanmıyorum. Biz asla kimlik siyaseti yapmayacağız.

Murat Belge, 'İslami sosyalizm olmaz' diye yazdı. Sosyalizm, tamamen 'seküler' bir düşünce alanı olduğu gerekçesiyle. Müslüman solculuk Türkiye'ye özgü bir sentez...

Doğru ama biz zaten 'sosyalistiz' diye bir şey söylemiyoruz. 'İnançlı kesimler muhafazakâr sağ partilere oy verir, sol da halkın değerleriyle barışmaz, kavgalı olur' şeklindeki tuzağa düşmeden siyasetin ezberini bozmak istiyoruz. AKP'yi tehlikeli görüp milliyetçi cepheleşmeye gitmek de bir tuzaktır.

Günlerdir 'testis ultrasonografisi' çekilmeyen çoban meselesi konuşuluyor medyada. Toplum bunlar üzerinden kutuplaşıyor. Bir tür şizofreni yaşatılıyor Türkiye'de. Birlikte siyaset yaparken, ne Mehmet Bekaroğlu değişecek, ne de Ertuğrul Günay. İnançlarımızda, yaşam tarzımızda bir şey değişmeyecek.

Devletin ideolojisini değiştirmek değil hedefimiz. Devleti ideolojisiz haline getirmek, otoriter devlet yerine demokratik bir devlet koymak. Bunu kendi partimizden başlayarak, kendi cephelerimizde yapamadığımız için ayrıldık ve yeni bir siyaset girişiminde bulunuyoruz.

Soğuk savaşın diliyle Müslümanlığı o tarihsel hilafet saltanat ideolojisiyle birleştirerek totaliter bir İslam okumamız vardı ve bu yanlıştı. Halbuki İslamın daha özgürlükçü bir okumasının örnekleri de vardır tarihte. Biz bu sorgulamaları yaparak geldik. Erdoğan ve çevresindekiler böyle bir şey söylemediler.

2007 seçimleri stratejisine dönersek... Erdoğan Çankaya'ya aday olmazsa AKP daha mı kolay kazanır?

Bu seçimi Baykal, Tayip Erdoğan'a hazırlıyor

Nasıl?

Sayın Erbakan, SP'nin değişmesine, gençleşmesine izin vermeyerek Erdoğan'ın önünü açtı. Sayın Baykal da başörtüsü üzerinden sürekli kimlik siyaseti yaparak ve ortamı gererek, Çankaya seçimini tarihi bir hesaplaşmaya dönüştürerek Erdoğan'ı bir dönem daha iktidara hazırlıyor.

Milliyetçilik abartılıyor

Milliyetçi dalgadan ya da Müslüman damardan etkilenmeden sol iktidar alternatifi olamaz mı? Latin Amerika'da seçimler 'başka bir dünya'nın mümkün olduğunu gösterdi.

Dünyadaki neoliberal dalga, vahşi kapitalizm gibi eziyor. Sosyal devleti yok ediyor. Başka bir dünya mümkün. Türkiye'de de bir sol alternatif oluşmalı. Milliyetçilik abartılıyor. Türkiye'de AKP'ye muhalefet eden çevreler bunu abartıyor. Çok büyük bir milliyetçi kabarma olduğu kanaatinde değilim.

Sizin girişiminizin seçime dek partileşme şansı olmayacak.
Bizimkisi uzun soluklu bir hareket. 4 Kasım 2007 seçimlerine girecek bir siyasi parti hazırlamak zaten mümkün değil. Kutuplaşmayı aşmak, kimlikler üzerinden siyaseti reddetmek, vatandaşın ekmek sorununu gündeme getirmek üzere yola çıkıyoruz. Emekli bir cumhuriyet öğretmeni kadın yurttaşımız aradı geçenlerde Ertuğrul Günay'ı ve bizi izliyormuş, 'Yanınızdayız' dedi. İşimiz zor ama zamanla daha iyi anlaşılacağımızı umut ediyorum.

Milliyet



Bu haber 271 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,831 µs