En Sıcak Konular

İran-Arabistan: Babil’in düşman kardeşleri!

0 0 0000 00:00 tsi
İran-Arabistan: Babil’in düşman kardeşleri! Bölgede İran’a karşı yeni bir güç olarak ortaya sürülen Suudi Arabistan, Şiilere karşı bir “hava yastığı” görevi üstlenmekte iddialı. Amerika’nın da bu pozisyonu parlattığı biliniyor. Ama belki farklı bir gelişme de olabilir. İşte

Özellikle son iki aydır ABD, Suudi Arabistan’ı Irak konusunda daha aktif bir pozisyona sürüklüyor. İkna gerekçesi ise Arabistan’ı başından beri rahatsız eden, ülkede yükselen Şii hakimiyeti.

Irak Savaşı’nın başlangıcında ve hatta bugün gelinen noktaya değin Washington, Suudi Arapların bu coğrafya da etkin rol üstlenmesi konusunda isteksiz davrandı. Nedeni, 11 Eylül vakasında Arabistan’ın rol oynadığına ilişkin inancıydı ve Suudilerin küresel radikalizmi desteklediğine ilişkin somut delillere dayanan inancı hala sürmekte.

Bu bakışı değiştiren Amerika’nın Irak’ta yaşadığı hayal kırıklığı. Amerika şimdi bir yandan Arabistan’ın da elini taşın altına sokmasını isterken, öte yandan Irak’ta yaşanan Şii yayılımı Sünni bir blokla durdurmayı arzuluyor. Bu fikrin doğmasından itibaren Suudi Arabistan’ın söylemlerinin oldukça değiştiği aşikâr.

İyibilgi’de size daha önce yansıttığımız gibi Suudiler Irak’a bir müdahalede bulunabilecekleri ikazına kadar seslerini yükselttiler. Ama şu anki mesele İran’ın karşısına Suudilerin konmasının ne kadar parlak bir fikir olduğu.

İran, Irak’ta etkisini genişletirken-ki artık birçok uzmana göre ülkenin güney bölgesinde mini bir İran oluşuyor- Suudi Arabistan ise olayları gücü yettiğince etkilemeye çalışan diplomatik oyuncu statüsünde. Kabul edilsin ve umursanmasın, İran Irak'ta bir güç.. Suudi Arabistan ise güç olmak istiyor.

Irak meselesinin başlangıcında Tahran iki seçenekle karşı karşıya kaldı. İran ya bu Irak kaosunu kendi çıkarına kullanacak ya da durumu daha kötü bir hale getirmek için buna katılacaktı. Bugün her iki yolunda hem kullanıldığı hem de siyasal ve dini açıdan İran’ın çıkarına olduğu anlaşılıyor.

Post-Saddam dönemde, iki Şii âlimi doğrudan ve dolaylı olarak İran’ın politik için çalışmak üzere görevlendirildi. Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi’nin başkanı olan Abdulaziz El-Hekim İran yanlısı bir âlimdi. Onun “Bedir Tugayları” üç yıldır büyük askeri organizasyonlardan biri olarak ortaya çıktı. Yine Saddam’ın düşmesinin hemen ertesinde İran “Kudüs Güçleri”ni aktif hale getirdi. Bu yapı istihbarat operasyonlarında yoğunlaşıyor. Klasik savaştan da mümkün mertebe uzak duruyor.
 
İran açısından bu eylemleri gerçekleştirmenin kritik bir riski de bulunmakta.. Eğer İran Sünnileri tedhiş ve direniş hareketlerinde kullandıysa, ABD’nin bölgeyi terk etmesinin ardından bu güçlerin Tahran’a sırtlarını döneceği, düşman haline gelme ihtimallerinin bulunduğu. Amaç ABD’nin bölgeden uzaklaştırılmasıysa bu risk için Tahran “göze alınabilir” değerlendirmesini yapmış olabilir.

Suudi Arabistan tarafına gelince..Suudilerin şu ana kadar bu oyunu pek iyi oynamadığı görülüyor.. Irak’taki Sünni nüfus toplamın dörtte biri kadar. Ancak bu nüfusun ne kadarının direnişi desteklediğini Suudi yöneticilerin bilmesine imkân yok. Tersine eldeki veriler bölgedeki güçlerin Suudi Arabistan’a hiç de sempati ile bakmadığını gösteriyor. .
 
Bir başka iddia Suudi istihbaratının İran’ın stratejik amaçlarını sabote etmek için Saddam eskisi güvenlik güçleriyle birlikte çalışıyor olmasıdır. Ancak İran’ın istihbarat güçlerinin Irak’ta daha aktif ve “ısınmış” olduğu hesap edilirse ve bu yaklaşımın pratik sonuçlarının pek görülmediği de eklenirse zayıf bir yol ya da ihtimal olarak kalmaktadır. Sonuçta Riyad, İran istihbaratıyla bir savaşa girmektense, Irak’ı düzene sokabilmek için sıradan bir diplomasiyi tercih edebilir.
 
İran ise Sünni devletlerle bu meselede karşı karşıya gelerek kozlarını yıpratmak istemiyor..  ABD ile olan çok boyutlu çatışmasını çözmeye ve ABD’nin rejimini devirme ihtimalini asgariye indirme konusuna daha çok ilgi duyuyor.

Bu noktada yeni bir formül özellikle Ortadoğu uzmanlarının aklına gelmiş..  Suudi Arabistan ve İran arasında bir işbirliği.. İlk akla gelen Washington’un buna hemen ve en sert biçimde karşı çıkacağı ama reel-politik her zaman belli bir vektör izlemeyebilir.

ABD açısından böyle bir işbirliği çıkarlarına o kadar da zarar vermeyebilir. İran, ABD’yle daha diyaloga girmek konusunda Suudileri Washington’daki güçlü nüfuzlarını kullanmaya ikna edebilir. Bu yolda henüz kesin bir karine yok. Ama burası Ortadoğu ve olmazları olur yapmak konusunda engin tecrübesi var.



Bu haber 496 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,899 µs