En Sıcak Konular

Pinochet: Marquez'den dinleyin!

0 0 0000 00:00 tsi
Pinochet: Marquez'den dinleyin! 10 Aralık günü Şili’nin eski diktatörü General Augusto Pinochet 91 yaşında ve eceliyle öldü. Eski bir devlet başkanı olduğu halde devlet töreniyle gömülmedi. Ölüm haberini alan Şilililer sokaklara dökülerek sevinç gösterileri yaptılar. Bizzat iktida

Genç kuşaklar Pinochet’in kim olduğunu bilmezler. Bırakın Pinochet’i bizim Marmaris Paşa’sını bile tanımazlar. Oysa ikisi de aynı görevi “ifa” etmiş generallerdir.

Bu nedenle biraz gerilere gitmek lazım. 11 Eylüllerin uğursuzluğundan mıdır bilinmez, seçimle Şili devlet başkanı olan Salvador Allende 1973 yılında yine bir 11 Eylül günü, darbecilerin şefi Augusto Pinochet tarafından öldürülmüştü.

Genç yaşından itibaren sosyalist mücadelenin içinde olan Allende, öldüğünde 70 yaşındaydı. 1952 yılından sonra birkaç kez başkanlık seçimlerinde aday olmuş, ancak kazanamamıştı. 1970 yılında başkan seçildiğinde, dünyada seçimler yoluyla göreve gelen ilk Marksist lider olmuştu.

Allende göreve geldikten sonra öncelikle toprak reformu yaparak hızlı bir sosyal reform programı uygulamaya başladı. Şirketlerin fiyat artışları yasakladı, yabancı şirketleri kamulaştırdı. Allende'nin girişimleri doğal olarak ekonomi çevrelerinin muhalefetiyle karşılaştı.

Eh ABD’de bu duruma kayıtsız kalamazdı tabii ki. Allende’nin başarılı olması ABD’nin öncelikle Latin Amerika’da yok olması, sonrasında da dünyanın diğer geri kalmış ülkelerinin elden gitmesi demekti. Bu nedenle Başkan Nixon, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’i Şili’de bir darbe örgütlemesi için görevlendirmişti. CIA’nin aktif rol oynadığı darbeyi Amerikan ITT firması finanse ettiği ise artık bilinen bir şey. Oysa Allende burjuva demokrasisinin namusu olan seçimle işbaşına gelmişti.

İşin acı tarafı Allende, Pinochet’yi güvenilir bulduğu için 1973 yılının Haziran ayında göreve getirmişti. 11 Eylül 1973 günü Allende hükümeti askeri bir darbeyle iktidardan uzaklaştırıldı. Allende, Başkanlık sarayı La Moneda’ da son mermisine kadar çarpıştı, iddialara göre, burada ya teslim olmaktansa intihar etmeyi seçti ya da darbeci kuvvetler tarafından öldürüldü.

Meclisi kapatıp, Şili’nin birlik ve bütünlüğü (!) için tüm siyasal faaliyetleri yasaklayan Pinochet kendisini devlet başkanı ilan etti.

Pinochet’in iktidarda kaldığı 1990 yılına kadar 3000’den fazla kişinin öldürüldüğü, 1000 kişinin kaybolduğu, bazılarının helikopterlerle okyanusa atıldığı ve 30 bin kişinin işkenceden geçirildiği biliniyor. Binlerce kişi ise ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

Pinochet, diğer diktatörlere fark atan uygulamaları da gerçekleştirdi. “Ölüm Karavanı” adı verilen seyyar askeri manga ülkeyi karış karış dolaşarak muhaliflere hizmet götürdü: kimini yargıladı, kimini öldürdü, kimini de içeriye attı.

Yine de kimseye yaranamadı. Hangi zalim yaranmıştı ki Pinochet yaransın! Ne yapacaktı yani solcuları öldürmeyip, bir de besleyecek miydi? Şunun şurasında 100 milyon dolarlık bir servet yapmıştı ne vardı yani bunda, bal tutmuş ve parmağını yalamıştı.

1998 referandumunda Şili halkı Pinochet yönetiminin sürmemesi yönünde oy kullandı, Pinochet 1990’da devlet başkanlığını devretti ama 1998’e dek genelkurmay başkanlığını sürdürdü, daha sonra ömür boyu senatör olarak atandı. Kendi ülkesinde yargılanmadı, müşfik bir el onun hep koruyucusu oldu, aynı yıl gittiği İngiltere’de, İspanyol yargıç Guzman’ın başvurusuyla bir yıldan fazla gözaltında kaldı. Şili’ye döndükten sonra da hakkında çok sayıda dava açıldı, ancak sağlık durumunun duruşmaya çıkamayacak kadar kötü olduğu gerekçesiyle yargılanmaktan kurtuldu.

Darbeciler neden yargılan(a)maz? İşte en can alıcı soru bu. Hangi güç onlara kalkan oluyor? Darbelerden kim kazanç sağlıyor, bu soruların yanıtını aramak herkesin işi olmalı.  Darbecilerin dünyanın hiçbir yerinde yargılanmayışı bence yeni darbelere de zemin hazırlıyor. Zira bizim Marmaris Paşa’sının Pinochet’e özenmediğini kim söyleyebilir?

Dünya kamuoyu Allende’yi saygıyla anıyor. Ama Pinochet ölümünden sonra sevgi gösterileri yapılacak kadar nefret edilen bir isim. Peki bu kadar nefrete rağmen bu darbeciler kimin nesi, kimin fesi. Bunun yanıtını da ünlü yazar Marquez vermiş:  “Hepsi aynı o...nun çocuklarıydılar.”

Ersoy Soydan



Bu haber 4,094 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,114 µs