kapının zoru ne? | " /> kapının zoru ne? | "/>

En Sıcak Konular

Bu kapının zoru ne?

9 Nisan 2009 14:11 tsi
Bu kapının zoru ne? Onlara göre, Obama’ya gösterilen Türkiye gerçek değil. Gerçek Türkiye, mini etekli değil ve ingilizce konuşmuyor! Görüntü, laik-dindar dengesi hakkında hatalı izlenim veriyor. Diyelim ki öyle. Peki 10 numaranın dengesi ne?

Barack Obama’nın Türkiye ziyareti tüm ülkeler tarafından yakından izledi. Bu izlenimler kendi basın organlarına da, “kendi bakış açıları”ndan yansıdı.

Genel olarak dünya basını bu gezinin başarılı geçtiği ve Türkiye’nin küresel önemine vurgu yaptığı noktasında birleşti.

Spesifik olarak da, örneğin Yunanistan kendisinin dışlanmış hissettiğini vurgulayan haberler, Fransa ve kimi ABD gazeteleri Ermeni meselesi ile ilgili yorumlar, Arap gazeteleri de Türkiye’nin bölgedeki öneminin artışına işaret eden yorumlar kaleme aldılar.

Özellikle makaleler, o ülkelerin politik duruşlarına, yayınlanan gazetelerin kimliğine de bağlı olarak fikirlerini yansıttı. Elbette eleştirel satırlar da yeraldı kimi ülkelerin yayın organlarında.

Ancak bunların içinde bir tanesi özellikle ilgi çekti. Bugün bazı gazeteler de bu metne göndermeler yaptı.

O gazete İndependent. Bir İngiliz gazetesi ve Londra’nın resmi görüşlerini de sık ve genellikle doğru yansıtan bir basın kuruluşu.

Burada yayınlanan haberde, belkemiği “Obama’ya sunulan Türkiye görüntüsünün gerçekçi olmadığı” fikrine yaslanan değerlendirmeler, şu cümlelerle sunuldu;

“Obama, Tophane’de akıcı İngilizce konuşan mini etekli Türk kızlarıyla söyleşti. Ama bu görüntü, modern Türkiye’deki dindar-laik dengesi hakkında hatalı izlenim veriyor. Gerçekte, Türkiye’nin taşrasında, hatta İstanbul’da bile laiklik ölüyor. İstanbul, Ankara ve İzmir’in eski orta sınıfı laik devleti korumakta kararlı olsa da, daha muhafazakar ailelerin sahip olduğu ’Anadolu Kaplanları’ denen şirketlerin çevresindeki kadınlar örtünüyor."

Buna bir yorum yapmayalım. Doğru veya yanlış demeden, kulağı biraz tersten gösterelim. Neden Londra konuya “diğer ülkelerden” farklı baktı diye soralım.

Mesela Alman gazetelerinin neredeyse tamamı ziyareti, “Türkleri birleştiren” bir okuma üzerinden gördü.

Hürriyet’in aktardığına göre Süddeutsche Zeitung (SZ) Gazetesi, "tatlı ye tatlı konuş" başlıklı haber yorumda, "ABD Başkanının ziyareti Türkleri mutlu biçimde birleştirdi. Müslümanların gönlünü kazanmak isteyen Obama’yı herkes sevdi. Kendi içinde kamplara bölünmüş bir ülkede Cumhuriyet ve Zaman gibi birbirine düşman iki kampı temsil eden gazeteler bile Obama konusunda birleşti" ifadesini kullandı.

İngiltere’nin satırları ile Almanya’nın satırları ne kadar farklı! Peki bu görüntü kaymasının anlamı ne?

İngiltere ve Fransa, Türkiye’ye bakışlarında ortak bir odak kullanıyor. Londra’nın bu söyleminin ardında Ankara’nın AB’ye yönelik arzularının yavaşlatılmasına bir tür mazaret var.

Tıpkı Fransa gibi. Sarkozy’nin tavrı zaten biliniyor. Ancak örneğin, Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği seçimi sürecinde ortaya çıkan gelişmeler, bugüne kadar Türkiye’nin yanında görünen Fransız Dışişleri Bakanı’nın görüşlerini de değiştirmiş.

“Ben artık Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemiyorum” dedi ve gerekçe olarak Ankara’nın Rasmussen çekincelerinde ileri sürdüğü karikatür krizine işaret ederek, Londra’nın kaygılarının aynısını gösterdi.

Bu tablo, AB içinde Türkiye konusunda ayrışmaların olduğunu gösterdiği gibi, aynı zamanda küresel konularda da bir ayrışma gösteriyor.

Başkan Obama’ya Tophane’de yöneltilen “Fransa’nın Türkiye AB yolunda gösterdiği tavra ne diyorsunuz” sorusuna verilen yanıt da bunun ipuçları var!

Haliyle rota; sadece AB içinde değil, ABD ile AB’nin bazı ülkeleri arasında da farklılık olduğunu gösteriyor. Fransa basit bir örnek. Ama hep bir arada düşünülen ABD ile İngiltere arasında da bir uyuşmazlık söz konusu. Hatta rekabet denmesi gerekiyor.

Zira şu sıralar Ankara politikaları, Türkiye’nin AB’den çok ABD’ye yakın durduğunu gösterdiği gibi, Kafkaslar, Irak, Rusya, Ortadoğu ve muhakkak enerji meselelerinde de iki ülkenin olası ortak adımlarının “10 numara”nın kapısını pek çalmadığını hissettiriyor.

Kısaca söylemek gerekirse, İngiltere bu konularda-ki hepsi yaşamsal önemde-ABD’nin gerisinde kaldığını, dahası aynı koşuda Türkiye’nin Washington’a destek verdiğinin altını çiziyor.

Belki de İngiltere’nin hırçınlığının altında işte bu denklem yatıyor!

www.iyibilgi.com



Bu haber 1,430 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,301 µs