bayram olsun diye | " /> iyibilgi analiz" /> bayram olsun diye | "/> iyibilgi analiz"/>

En Sıcak Konular

1 Mayıs sahiden bayram olsun diye

3 Mayıs 2009 13:21 tsi
1 Mayıs sahiden bayram olsun diye “Bugün ne olacak” endişelerinin gölgesinde kalsa da 2009 1 Mayıs’ı Türkiye’nin normalleşmesinde atılan tarihi adımla akıllarda kalacak. Bu adımı sürdürmek gerek… iyibilgi analiz

1 Mayıs, “emek ve dayanışma günü” olarak resmi tatil günü kabul edildi. Bu, Türkiye’nin normalleşme yönünde değişimi açısından önemli, tarihi önemde bir gelişmeydi.

Ancak bu adım, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanıp kutlanmayacağı tartışmalarının gölgesinde kaldı.

1 Mayıs, neredeyse bütün dünyada “işçi bayramı” veya “emek ve dayanışma günü” olarak kabul görüyor. Çağdaş demokrasiyle yönetilen ülkelerde adı 1 Mayıs olan bir “gerginlik” konusu veya sorun yok. Ama malum, bizde yıllardır her 1 Mayıs, bırakalım “bayram” olmasını, bir kaygı ve endişe konusu idi.

Bu, tesadüfi bir şey değil elbette. Soğuk savaş yıllarından kalma konsept ve politikaların neticesinde yaratılmış olan bir psikoloji idi.

Ve bu psikolojinin yaratılmasının da “kanlı” bir hikayesi olduğu biliniyor.

Cumhuriyet dönemi boyunca “yasak” olan 1 Mayıs, ilk defa 1976’da yüzbinlerce işçi ve emekçinin katılımıyla Taksim Meydanı’nda kutlandı. 1977’de ise 37 kişinin hayatını kaybettiği bir provokasyon gerçekleştirildi, 1 Mayıs kanla gölgelendi. Türkiye ilk defa 1977’de “kontrgerilla” diye bir oluşumun varlığını o zaman öğrendi.

1978’de herhangi bir olay meydana gelmedi. 1979 ve 1980’de ise sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

12 Eylül yılları boyunca başka birçok şey gibi 1 Mayıs da yasaklıydı. Öyle ki mümkün olsa takvim yapraklarından “1 Mayıs” sökülüp çıkarılacaktı…

Yıllar sonra ilk defa 1988’de Taksim alanına çıkmak amacıyla 5 bin kişi toplandı. Polis tarafından dağıtıldı. 1989’da aynı amaçla düzenlenen gösteride Mehmet Akif Dalcı isimli genç bir işçi hayatını kaybetti.

1990’lı yıllar boyunca akılda kalan, 1996’da marjinal sol grupların sağa-sola zarar veren taşkınlıklarıydı.

Bütün bu yıllar boyunca 1 Mayıs, toplumda “acaba ne olacak” korku ve endişesinin canlandığı bir gün haline geldi, getirildi.

Son iki yıldır, DİSK ve KESK başta olmak üzere sendika konfederasyonlarının 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama istekleri, bu endişeleri yeniden canlandırdı.

Geçtiğimiz yıl, İstanbul Valisi Muammer Güler ve Emniyet Müdürü Celattin Cerrah, adeta sıkıyönetim ilan ettiler. Binlerce İstanbullu yollarda kaldı, işleri aksadı ve İstanbul adeta gaza boğuldu. Göstericileri dağıtmak için “orantısız güç” kullanılması da tepki ve eleştirilere neden oldu.

1 Mayıs’ın resmi “emek ve dayanışma günü” olarak kabul edilmesi, 2009 1 Mayıs’ında “gergin” ortamı yumuşatan bir etki yarattı. “Makul” bir sayıyla Taksim’e girilmesine izin verilmesi de olumlu oldu. Şimdiden diyebiliriz ki, önümüzdeki 1 Mayıs, daha “bayram” havasında gerçekleşebilecek.

“Normal” olan da budur. Dünyada 1 Mayıs konulu bir “endişe ve gerginlik” kalmadı. İstisnalar dışında her 1 Mayıs, bayram havasında etkinliklerle kutlanıyor. Soğuk savaş dönemlerinden bugünlere kalma “1Mayıs endişesi”ni aşmakta geç bile kaldık. Bu yönde adım atan partinin AKP olması da ayrıca belirtilmesi gereken bir önemdedir. “Sol, sosyal-demokrat” iddialı partilerin bugüne değin başka konularda olduğu gibi 1 Mayıs konusunda da “normalleşmeye” hizmet edecek kayda değer bir çabaları olmayışını vurgulamak gerekiyor…

2009 1 Mayıs’ının akıllarda kalacak diğer bir yönü de Genç Siviller’in The Marmara Oteli’nden sarkıttıkları pankart idi. O pankartta “Buradan ateş edenler bulunsun” deniyordu.

Kanlı 1 Mayıs 1977’nin üzerinden 32 yıl geçti. Bu olayın bir “kontrgerilla operasyonu” olduğu, yaygınca kabul edilen bir görüş. Neye hizmet ettiğini de bugünden geriye doğru bakınca çok iyi anlıyoruz: Darbe şartlarının olgunlaşması, ülkemizin daha fazla kamplara bölünmesini, insanlarımızın daha fazla birbirine düşmanlaştırılmasını, daha fazla kan dökülmesini ve 1 Mayıs’ın toplumda bir “korkulu gün” haline getirilmesini gerekli kılıyordu. Öyle de yaptılar.

1 Mayıs’ın “emek ve dayanışma günü” olarak kabul edilmesi, Türkiye’nin “normalleşmesinin” önemli adımlarından biri olmuştur. Bu adımın devamı, 1 Mayıs’ı kana boğanların açığa çıkartılmasıyla gelmelidir…

Bunun için sendikaların, emniyet güçlerinin, siyasi partilerin ve herkesin “soğuk savaş” yıllarından kalma düşünce kalıplarını hızla değiştirmesi ve “normalleşmeye” hizmet eden bir çaba içinde olması gerekiyor.

1 Mayıs’ın gerçekten bir “emek ve dayanışma günü” ve “bayram” olması için…

Hasan Soylu www.iyibilgi.com



Bu haber 532 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,462 µs