Araplar bizi yine satar mı?

27 Mayıs 2009 12:05 tsi
Çünkü öyle bir ortam oluşmak üzere.. 2 halde de korkabilirler! iyibilgi Ankara

Kıssa pek meşhur: Seni bir defa aldatırsam suçlu benim, ikinci kez aldatırsam sen!

Osmanlıya karşı Arapların Birinci Dünya Savaşı’ndaki tutumu her Türk’ün kalbinde bir yaradır. Doğrusu unutmak da hayli zorlandık ama üzerinden de çok zaman geçti.

Bugün ise hemen aynı denklemin kurulması olasılığı bulunan bir süreç var ortada.

İsrail Devlet Başkanı Netenyahu kısa süre önce Washington’da Obama ile görüştü ve Filistin sorununun çözümünde ilerleme sağlamaya çalıştılar. Doğrusu pek bir ilerleme olduğunu söylemek zor.

Ancak işin daha farklı boyutları mevcut. İsrail’in artık kemikleşmiş İran korkusunda tek başına olduğunu söylemek doğru değil. Aynı kaygıyı paylaşan “ılımlı” Arap yönetimleri içinde Tel Aviv’e destek veren hayli ülke var.

Bu şaşırtıcı gelmemeli. Çünkü en az İsrail kadar Araplar da İran’ın gösterdiği tehtid potansiyelinden-hem silahlanma hem de etnik dengeler açısından-ciddi huzursuzluk duyuyor.

Ve kimilerine göre bu ortak kaygı, İsrail ile Araplar arasında eşi pek görülmemiş (!) bir ortaklık yaratmak üzere. Buna bir “koalisyon” demek dahi mümkün.

Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün vb ülkeler belki bakışlarını apaçık söylemiyorlar ama tersini de öyle. İsrail’de ise belki son siyasi tarihinin gördüğü en milliyetçi iktidar bulunuyor.

Zaten Filistin meselesindeki yaklaşımı da açık. İki devletli çözüm, Arap Barış Planı türünden önerileri reddediyor. Dahası Kudüs’teki yerleşim yerlerini büyütme sözleri veriyor.

Onun tavsiyesi bir “ekonomik barış” planı. Bu plana ılımlı Arap ülkeleri de yukarıda bahsettiğimiz bir tür gölge koalisyon bağlamında destek veriyorlar.

Hatti yine kimi Arap kaynaklarına göre Netenyahu, Obama’nın karşısına bu türden desteklerle çıkıyor.

Aynı hal, İsrail’in İran’ın nükleer heveslerine kelepçe vurulmadan bir barış söyleminin geliştirilmeyeceği çıkışana Arap dünyasının verdiği sessiz/zımni destek.

Bu durumda Obama’nın Kahire’de yapacağı (Haziran başı) sesleniş daha önem kazanıyor. Çünkü burada bir barış planı ile birlikte, Araplarla İsrail arasında doğrudan ilişkilerin geliştirilmesi sürecinin başlatılacağı duyumu.

İlgi çekici iki minik bilgi daha var. Bunlardan ilki, Arap ülkelerinin ABD’den yüksek oranda silah satın alımları. Son yıllarda bu rakam geçmişe kıyasla hayli artmış görünüyor.

Tıpkı İsrail büyük çaplı askeri tatbikatlarının artması, daha göze batar (sokulur) hale gelmesi gibi. Burada İsrail kamuoyunun “hazırlandığı” türünden yaklaşımlar da mevcut.

Peki tüm bunların biçimle, Türkiye ile ilgisi ne? Bir ABD-İsrail anlaşması gerçekleşirse, İran’la bir anlaşma olmayabilir! Bu durumu İran’a karşı bir ortak savaşın “startı” olarak görenler var!

Ancak kritik nokta şurada. Bir İran-İsrail-ABD anlaşması olması durumunda da Araplar paniğe kapılacak. Bu da her iki haldede Araplar’ın aleyhine sonuçların doğması demek!

İki halde de! İşte bu noktada söylenen şu: “Araplar Müslüman bir ülkenin yanında yer alırlarsa kayıp çok daha az olabilir.” Peki ama birada bahsedilen-Arapların hepsi Müslüman ülke olduğuna göre-diğed Müslüman ülke kim?

Buna da şöyle yanıt veriliyor: “Araplar böylece Müslüman Osmanlı İmparatorluğu’na karşı İngiliz ve Fransız emperyalizminin yanında yer alarak yaptıkları hatayı tekrarlamazlar”!

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,960 defa okundu.