Ben oynamıyorum
0 0 0000 00:00 tsi
EN son söylenmesi gerekeni en başta söyleyeyim:
Ne eline silah alıp Danıştay yargıçlarına kurşun yağdıran o "avukat", hükümetin ve hükümetin arkasında duran kesimlerin temsilcisidir...
Ne de ordu mühimmatını çalıp suikast planları falan yapan, asker ve sivil kişilerin oluşturdukları "Atabey" adlı çete, Türk Silahlı Kuvvetlerinin temsilcisidir.
Eğer...
Birileri önümüze serdikleri belge ve bilgilerle, "Bütün suç hükümette" sonucunu çıkarmamızı sağlamaya çalışıyorsa...
Bilin ki:
Bunu yapanların amacı, gerçeği ortaya çıkarmak değil, siyasi bir sonuç almaktır.
Eğer...
Birileri önümüze getirdikleri bilgi ve belgelerle, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratılmasına aracılık yapıyorlarsa...
Bilin ki:
Bunu yapanların amacı, kendi pozisyonlarını korumaktır.
***
Şunu fark etmeliyiz:
Avukata "Hükümetin adamı", çeteye "Ordunun temsilcisi" muamelesi çekmek, bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Ne yani?
Bir taraf, "Sizin bir katiliniz var" diye bağıracak.
Öbür taraf da buna karşılık, "Sizin çeteniz var" diye haykıracak.
Ve bu kavgayı izleyen bizler de, siyasi meşrebimize göre, bu seslerden birinin yanında hizalanacak mıyız?
Eğer hükümete yakınsak.
"Avukat" odaklı komplo teorilerinin peşinden mi koşacağız?
Eğer hükümet karşıtıysak...
"Çete" konulu komplo teorilerinin peşinden mi koşacağız?
Yani...
Ya "Hükümete komplo kuruluyor" diyenlerden...
Ya da "Türk Silahlı Kuvvetlerine komplo kuruluyor" diyenlerden mi olacağız?
Peki buradan ne çıkacak?
Huzur mu? Barış mı? Mutluluk mu? Zenginlik mi? Refah mı?
Kısacası...
Bize sunulan bu iki "zalim seçenek"ten birine teslim olmak dışında bir şansımız yok mu?
***
İşte buradan ilan ediyorum:
Ben bu oyunda yokum!
Ne "katil"den yola çıkılarak yapılan siyasi analizlerin ve yönlendirmelerin dolduruşuna gelmek istiyorum...
Ne de "çete"den yola çıkarak yürütülen yıpratma kampanyalarının ve çarpıtmaların peşine takılmak.
Benim için olay, iki açıdan da çok nettir:
BİR: Bu topraklarda "yanlış bir dini bilinç"in etkisiyle, kendisini Allahın askeri sayan bir "beyinsiz" çıkar ve yargıçlara kurşun yağdırır. Bunun için gerekli olan iklim yaratılmıştır.
İKİ: Bu topraklarda "yanlış bir ulusal bilinç"in etkisiyle, kendisini "vatan kurtaran aslan" sanan beyinsizler çıkar ve ordu mühimmatını çalarak eylem planı yapar. Bunun için de gerekli olan iklim yaratılmıştır.
O halde...
Ne "katil"in sunduğu imkanlardan yararlanarak siyasi ikbal peşinde koşanların oyununa gelelim...
Ne de "çete"nin sunduğu imkánlardan yararlanarak, mevzi sağlamaya çalışanların gazına gelelim.
***
İşte buradan bir kez daha haykırıyorum:
"Ben bu kirli oyunun figüranı olmak istemiyorum."
Talebim nettir:
Eline silah alıp "Türban" için yargıç öldürmeye yeltenen o avukat, hangi siyasi iklimden yararlanmıştır?
Başbakan işte bu soruyu sormalı ve manyaklara cesaret veren o siyasi iklimi ortadan kaldırmalıdır.
Ankaranın göbeğinde ordudan çaldıkları mühimmatla suikast planları yapan "Atabey" çetesi, hangi siyasi gazlamanın etkisinde kalmıştır?
Her fırsatta "Vatan elden gidiyor" diyenler, "Devletimiz için kaygılanıyoruz" diyenler, işte bu soruyu kendilerine sormalı ve bu mühimmat hırsızlarına cesaret veren siyasi iklimi ortadan kaldırmalıdırlar.
Bu haber 221 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle