Söz, 'nayır' diyeceğim

23 Temmuz 2010 13:27 tsi
Bundan daha mantıklı bir ‘hayır’ yazısı okudunuz mu?

12 eylüldeki Anayasa Değişikliği Referandumu’nda CHP, MHP ve ulusalcı solcuları dinleyip “Hayır diyelim ya da BDP’nin çağrısına uyup sandığa gitmeyelim ki; kadınlar, çocuklar ve dezavantajlı kesimler için herhangi bir pozitif ayrımcılık uygulaması yapılamasın. Bu konumdaki vatandaşların hayatını kolaylaştıracak bir yasa, mesela kadın kotası zorunluluğu, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’nce reddedilebilsin. Böylece feministler, çocuk hakları savunucuları, veee ekmek kapısı Yüksek Mahkeme olan CHP işsiz kalmasın.

Özel hayatın gizliği, bireysel verilerin korunması ve dilekçe hakkı gibi konularda AB standartlarında düzenlemeler yapılmasın. Mahremimiz çetelere, askere, istihbarata, polise ve medyaya meze olsun. Bir de bu işsizlikte, gizli istihdam yaratan rüşvet ve şantaj sektörü yara almasın.

Yurtdışına çıkışlarda vatani görev ya da suç soruşturması gibi muğlâk ve vatandaşları esir alıcı uygulamalar devam etsin. Çıkış yasağı için ancak ve ancak hâkim kararı şartının aranması uygulanmasına geçilmesin. Bir akademisyen yazdığı bir yazıdan ötürü hakkında soruşturma açıldığı için, ülkenin üniversitelerinin yerlerde sürünen bilimsel itibarını yükseltecek yurtdışındaki bir konferansa katılamasın. Döviz memlekette kalsın.

Memura toplusözleşme, işçiye de işyeri işgali ve dayanışma grevi yasakları sürsün. Sendikalar, her mitingde açtıkları pankartları değiştirmek zorunda kalmasın, masraf olmasın.

İdari soruşturma sonucunda verilen disiplin cezaları yargı denetimine açılmasın. Amiriyle anlaşamayan memur kuyruğunu kıstırsın, otursun oturduğu yerde. Yargının dosya yükünü arttırmasın.

Askerlere sivil (adli) yargı yolu açılmasın; sivillere de askerî mahkemelerin kapısı kapatılmasın. Adli mahkemede 36 yıl ceza alıp, askerî mahkemece salıverilen ‘iyi çocuklar’ gibi yırtmak için yırtınan Dursun Çiçek’in çığlığı yankı bulsun. Askerler biz reayalar gibi sivil mahkemelerde sürünmesin. Bizler de adli mahkemelere göre daha hızlı çalışıp jet hızıyla sivillere verdiği onlarca yıl cezalarla meşhur askerî mahkemelerin adaletinden mahrum kalmayalım.

Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın yapılanmasında parlamentonun (yani bizim) daha fazla söz sahibi olmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmasın. Süren davaların hâkimleri görevden alınabilsin, ulusalcılara ceza verme ihtimali olan hâkimlerin sürgün ve tazminat cezalarıyla gözleri korkutulabilsin. Yasama, yürütme ve onların üzerinde konumlanan YARSAV ayaklarından oluşan kuvvetler ayrılığı ilkesi zedelenmesin.

Vatandaşlara, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı tanınmasın. CHP’nin oyuncağına ortak çıkmasın. Yoksa kafayı vatandaşların hak kırıntılarına takabilirler.

YAŞ kararlarına yargı yolu açılmasın. “Allah Allah diye hücuma geçen” ordunun, Allah rızası için namaz kılan ya da serviste logosu görünmesin diye özenle katladıkları Taraf’ın müptelası oldukları bulmacasını çözen mensupları sorgusuz sualsiz kapı önüne konulabilsin. Böylece terörle mücadele ‘zafiyete’ uğramasın.

Darbecilere yasal zırh sağlayan Anayasa’nın geçici 15. maddesi kaldırılmasın. Yaşı büyütülerek asılan Erdal Eren’in katilleri hakkında hemen 13 eylül sabahı hukuki süreç başlatılamasın. Devrime kadar beklesinler ki, ha bugün ha yarın devrim olacak diye (Bkz. Ece Temelkuran) her gün ölüp ölüp dirilsinler.

Yıkılmasını istediğimiz sistemi azıcık da olsa sarsacak bu değişikliğe hayır diyelim ki, sistem ‘meşrulaşmasın.’

12 eylül sabahı AKP’nin bu reform girişimini ‘hayır’larımızla, boykotlarımızla başına çalalım ki, işleyişinden çok memnun olduğumuz demokrasimize, hukuk devletimize halel gelmesin. Yoksa, 12 Eylül Anayasası’nı böyle parça parça değiştirecek bu AKP. Tehlikenin farkında mısınız?

Bundan daha mantıklı bir ‘hayır’ yazısı okudunuz mu Allah aşkına? Varsa gösterin, size söz veriyorum “nayır” diyeceğim.

Melih Altınok / Taraf

Bu haber 1,013 defa okundu.