İkinci "Dersim" vakasına bir adım kala

23 Temmuz 2010 17:11 tsi
27 Nisan "e-muhtırasının" hesabını sormak bu aralar moda oldu. Peki bugün hesap soranlar, o günlerde ne demişti? iyibilgi özel

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bugün gazetecilere yaptığı açıklamada Başbakan Erdoğan'a "çok sert bir soru" sormuş:

"2 Eylül öncesinde ve sonrasında mağdur olduk diyen Sayın Başbakan'a sormak istiyorum. Ey muhtırayı veren, komutan hakkında siz ne yaptınız? Altına kurşun geçirmez zırhlı araç aldınız. Bu mudur sizin darbelerle mücadeleniz? Eğer bunun cevabını vermezlerse kendileri darbenin arkasına saklanmış bir siyasi lider olarak adlandırılacaktır." (Bkz: Başbakan'a soru)

Bu konuyu Kılıçdaroğlu'ndan önce medyada dile getiren isim Hürriyet gazetesi Ahmet Hakan'dı. Aynen şöyle demişti köşe yazısında:

"Eğer darbecilerle hesaplaşmakta samimi iseniz... Hükümetinize “e-muhtıra” veren ve ardından Dolmabahçe'de iki buçuk saat baş başa görüşerek sakinleştirdiğiniz emekli paşa işte orada duruyor..." (Bkz: Siz kimi kandırıyorsunuz)

AKP'den "E-muhtıra"nın hesabını sormak bu aralar moda oldu. İktidar partisi kendisine getirilen bu eleştirilere nasıl bir cevap verir, biz bilemeyiz. Ancak arşivler ortada. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Gelişen teknoloji sağolsun, 2007 senesinin o heyheyli günlerine bir tık uzaktayız. Açalım, bakalım, o günlerde kim ne demiş. Önce CHP'den başlayalım. Buyrun CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in açıklamasına:

"CNN Türk’de canlı yayına katılan Öymen, “Afeti yaratan sizsiniz. Bu memleketi insanları birbirine düşüren sizsiniz. Silahlı kuvvetlerin mensupları da bu memleketin evlatlarıdır. 14 Nisan’da milletin meydanlarda gösterdiği tepkiyi onlar da Anayasa’yı hatırlatarak gösteriyor. Anormal bir şey yok” dedi." (Bkz: Öymen'in açıklaması)

Bunun üzerine daha fazla bir şey demeye gerek yok...Sayın Kılıçdaroğlu'nun Öymen'e olan saygısını herkes biliyor. Dersim tartışmalarında nasıl karşı karşıya gelmekten kaçındığını da tüm Türkiye gayet açık görmüştü. "Gereğini yap" dedikten sonra olanlar, hala hafızalarda. Herhalde bu konuda Öymen'in sözlerini unutmuş olacak ki, böyle bir "sert çıkış" yapmış. Biz Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu hassasiyetini iyi bildiğimiz için, kendisine hatırlatmak istedik.

Bu arada hazır o günlere ait gazete sayfalarını açmışken...Ahmet Hakan, aynı binada çalıştığı, aynı gazete sayfalarını paylaştığı diğer Hürriyet yazarlarının o günlerde ne dediğini bize hatırlatma gereği duymamış. Biz onun yerine sizlere hatırlatalım:

"OKTAY EKŞİ: Bu tablo içinde Genelkurmay Başkanlığı, cumhurbaşkanlığına "sözde değil özde" cumhuriyet ilkelerine bağlı bir kişinin gelmesini istemiştir. Bu açıklama bu talepten gelmiştir. Konunun muhatapları bunu iyi algılamalıdır. Onların algılamaları önemlidir.

TUFAN TÜRENÇ: Genelkurmay Başkanı'nın uyarılarına ters bir gelişme hasıl olduğu için böyle bir açıklama gereği duyulmuştur. Gelişmeler Genelkurmay'ı tedirgin etmiş, "sözde değil özde" uyarısının tersi yürütüldüğü kanısı belirmiş, bu vurgulanmaktadır. Kesin bir tavırdır." (Bkz: Hürriyet yorumcuları)

Peki o muhtıra ile ilgili Ahmet Hakan ne yazmıştı, bilmek ister misiniz? Biz sadece bir paragraf alalım, gerisi sizin midenize kalmış:

"Sivil siyaset sorumlu davranmayacak, iktidarıyla muhalefetiyle ülkeyi darboğaza sokacak, oluşan zemin üzerine "muhtıra" gelecek...Ve bize de sadece ve sadece "Muhtıraya karşıyız" demek mi düşecek? "Muhtıraya karşıyız" diyeceğiz ve ötesini söyleyemeyecek miyiz?" (Bkz: Darbeci mi oldum?)

Gerçekten dedikleri kadar varmış...Bu ülkede her şey olunur, bir tek rezil olunmaz.

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 1,443 defa okundu.