Washington'da Ekümenik tartışma!
0 0 0000 00:00 tsi
Gülün Washington temaslarının, yalnızca Stratejik Vizyon Belgesi kısmıyla ilgileniliyor. Fakat gelen haberler, öğle yemeğinde Türkiyede dini özgürlüklerin konuşulduğu yönünde. iyibilgi özel
Türkiyede din özgür mü?
Türkiyede dini özgürlükler denilince akla ne gelir? Bu sorunun yanıtı kişiden kişiye değişiyor. Kimisi için İmam Hatip okullarının durumu, kimisi için başörtüsü taktığı için eğitim alamaması, kimisi için zorunlu din dersi adı altında farklı bir mezhebin yaklaşımı ile çocuklarına ders verilmesi, kimisi için ise bir yabancı olarak Türkiyede dinini yaymasına izin verilmemesi vs.
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirele göre Türkiyede din özgürlüğü ile ilgili bir problem yok. Zira Demirele göre isteyen camiye gidip namazını kılabiliyor. Hatta minarelerden ezan bile okunuyor.
Din özgürlüğünün bu kadar basite indirgenmesi bir hata. Fakat daha büyük hata din özgürlüğü alanının sınırlarını siyasi konuları da işin içine sokacak kadar fazlasıyla genişletmek.
Buna verilecek örnekler son günlerde bir hayli arttı. Örneğin Heybeliada Ruhban Okulunun açılma girişimleri ya da Fener Patriği Bartholomeosun Ben ekümeniğim iddiası. Bu iki konunun dini özgürlükler çatısı altında değerlendirilmesi ne kadar doğru, orası tartışılır. Zira adı geçen konular, fazlasıyla siyasi bir çerçeveye büründü.
Washingtonda gizli gündem
Dışişleri Bakanı Abdullah Gülün Washington ziyaretinin konuşulmayan bir yanı, Türkiyede din özgürlüğü tartışmaları ile ilgili. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın, öğle yemeği sırasında Irak, Türkiye-AB müzakereleri, enerji konuları ve Türkiye'de dini özgürlükler konusunu ele aldıklarını söyledi. Diğer devletlerle yaşanan tartışmalarda konu din özgürlüğü olunca, anlaşılması gereken birkaç kişinin özgürlük talebi değil, bilakis, kurumsal bazda ve siyasi bazı talepler
Son dönemde Fenere dönük artan diplomasi trafiği dikkatlerden kaçmamalı. Yunan Dışişleri Bakanı Bakoyanni, George Soros, tüm dünya Ermenileri lideri II. Karekin
Hepsi geçtiğimiz ay Patriği ziyaret etti. Şimdi Patrik, Papayı bekliyor.
Bakoyanni ve Karekinin Patriği ziyaretinde bir sorun olmayabilir. Zira birisi zaten Ortodoks olan bir Bakan. Diğeri ise din adamı. İyi niyetle baktığımızda, Bakoyanninin siyasi kimliğinden sıyrılarak, sadece insani ve dini duygular ile Patriğin elini öptüğünü düşünebiliriz. Bu fazla iyi niyet göstergesi olsa da, Ermeni liderin ziyaretini de hadi iki din adamının buluşması olarak ele alalım.
Peki Sorosun Patriği ziyareti nereye oturuyor? Sorosun biyografisine bakıldığında bu sorunun yanıtı çok daha rahat verilebilir. Soros, Gürcistan, Sırbistan ve Ukraynada gerçekleşen turuncu devrimlerin finansörü olarak değerlendiriliyor. Kimilerine komplo gibi gelen bu iddianın gerçeğe fazlasıyla yakın olduğunu, Açık toplum Enstitüsünün resmi internet sitesinde, hangi örgütlere ne kadar yardım yapıldığına dair yer alan şeffaf rakamlar kanıtlıyor. Geçelim
Turuncu devrimler ile ilgili vurgulanması gereken önemli bir gerçek daha var. Turuncu devrimlerde dinin rolü. Turuncu devrimlerde yapılan detaylı bir araştırma, din kurumlarının devrimlerde nasıl rol oynadığını ortaya koyuyor. Örneğin Sırbistanda, kilise devrimden yana tavır koymuştu. Fakat Ukraynada tam bir savaş yaşanmıştı. Ukraynada Moskova kilisesi ile Kiev arasında sürtüşme çıktı. Daha sonra Kiev kilisesi, Moskovadan ayrılarak Fenere bağlanma kararı aldı. Fener de bu durumu sıcak karşıladı ve Kardeşlerinin özgürlük mücadelesini desteklediğini belirtti.
Bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor. Rusyanın son beş yıldır Moskova kilisesini yeniden bir diplomasi aracı olarak kullanmaya başladığı bilinen bir gerçek. İşte Moskova kilisesinin etkisini, yani Rusyanın etkisini kıracak bir projede, Vatikan ile Fenerin yolları kesişiyor. Papanın gelecek son baharda yapılacak ziyareti bu açıdan anlamlı. Anlamlı olan bir başka konu da Rusyanın bölgesinde anti-demokratik yayılmasından rahatsız olan ABDnin de Fenerin ekümenik potansiyelinin farkında olması ve bunu desteklemesi.
İşte Rice ve Gülün öğle yemeği bu çerçevede anlam kazanıyor. Riceın Gülden talebinin ne olduğunu tahmin edersiniz? Tabiî ki Türkiyedeki dini özgürlüklerin önünün açılması. Yani
iyibilgi haber merkezi
Bu haber 273 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle