Sabra'dan İran'a sert sözler!
12 Mart 2013 14:30 tsi
Suriye Ulusal Konseyi Genel Başkanı George Sabra, dünyanın Suriyedeki iç savaşa bakışını değerlendirdi...
Sabra Beşşar Esed rejiminin en büyük destekçilerinden İranı kan üzerinde çıkar sağlamakla suçladı. Sabra İranı tamamen ideolojik ve mezhepsel, Rusyayı ise politik davranmakla itham etti. Suriye Ulusal Konseyi Genel Başkanı Sabra, Hafız Esed ve oğlu Beşşar liderliğindeki Suriye rejiminin, İran nüfuzunun Lübnan, Filistin ve bütün Arap dünyasına yayılması için bir köprü vazifesi gördüğünü, dolayısı ile ülkesindeki baskı rejiminden en birinci derecede istifade edenin de öteden beri Tahran olduğunu vurguladı.
George Sabra sözlerini şöyle sürdürdü: Bazı İranlılar bu konuda o kadar ileri gidiyorlar ki Suriyeyi 35. İran vilayeti olarak görüyorlar. İran, Suriye halkının kanıyla çıkar ve menfaatlerini korumaya çalışıyor.
Rusyanın tavrı ise daha çok politik. Bu tavrı ne siyasî ne etik ne de insanî ilkeler açısından anlamak ve onlarla bağdaşlaştırmak mümkün değildir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusyayı Suriye kapısından tekrar uluslar arası arenaya bir denge unsuru olarak sokmak istiyor.
Sabra, Beşşar Esed rejiminin istediği her türlü silaha kolaylıkla ulaştığını buna karşılık, Suriye muhalefetine kendini savunması için silah alımına geçit verilmediğini ve bundan Avrupanın da sorumlu olduğunu dile getirdi.
Suriyeli muhalifler içinde ılımlı ve radikaller şeklinde iki grup olduğu iddiasını eleştiren Sabra, şu an kendileri için birinci dereceden önemli konunun gerek ülke içinde gerekse ülke dışında mülteci konumunda olan Suriye halkına insani yardımın ulaştırılması, ikinci dereceden ise kendilerini savunabilmeleri için silah olduğuna dikkatleri çekti.
TÜRKİYE İLKESEL TAVIR TAKINDI
Türkiyenin Suriye halkına karşı öteden beri takındığı tavrı çok değerli ve ilkesel olarak niteleyen George Sabra, İranı ise bölgedeki çıkarının Suriye halkının kanı üzerinden korumaya çalışmakla suçladı.
Türkiye, halk ve hükümet olarak Suriye devrimine ilk günden bugüne kadar hep ilkesel bir tavır takınmış, halkın özgürlük taleplerini anlayışla karşılamıştır. İlk zamanlar Suriye rejimi ile ikili iyi ilişkilerine dayanarak krizin çözümü için Beşşar Esede nasihatte bulunmuş, ama çabaları boşuna gitmiştir. Rejimin ıslah olmayacağını anlayan Türkiye, gerekli tavrı sergilemiş ve taviz vermeden ilkeli tutumunu bugüne kadar sürdürmüştür. Bu yönüyle Türkiye, bütün bir Suriye halkından teşekkürü hak etmektedir. dedi.
George Sabra Arap Baharı ülkelerinde meydana gelen devrimlerin Suriyedeki devrimin üzerindeki etkisi konusunda ise Suriye devriminin kendi özel ve mahalli şartları olmakla beraber, Tunustaki kıvılcımla başlayıp, sonra Mısırda Tahrir Meydanıyla devam eden, daha sonra az-çok bütün Arap dünyasını saran Arap Baharının halklar üzerindeki uyandırıcı etkisinin rolü inkâr edilemez. şeklinde konuştu.
Suriye devrimini tetikleyen olayların yeni 1980lerin öncesine götürmenin mümkün olduğunu belirten Sabra, 2011 yılında başlayan olayların ise bardağı taşıran son damla olduğunu kaydetti.
Uluslar arası toplumu, Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği Suriye özel temsilcisi Ahdar el-İbarahimiyi acziyetle suçlayan Sabra, Esedin bu zafiyetten istifade ile halkına karşı giriştiği zulüm halkasını her geçen gün daha da genişlettiğini, dolayısıyla gerçekçi ve sonuca varan yeni girişimlerin acilen başlatılması gerektiğini dile getirdi.
Uluslar arası toplumun Suriye rejimi ve Suriye muhalefetine karşı tutumunu değerlendiren Sabra şunları ifade etti: Aslında Suriye rejiminin dostu az; başta Rusya ve İran ve diğer bazı komşu ülkeler. Fakat bu ülkeler, sahip oldukları tüm imkânları Suriyede rejimin ayakta kalması için seferber etmiş durumdalar. Suriye halkı ve muhalefetinin dostları daha çok, ne var ki bu dostların Suriye devrimine karşı takındıkları tavırlar birbirinden farklı, yani güç birliği yok.
(CHN)
Bu haber 582 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle