En Sıcak Konular

Orta Afrika’da iç savaşı madenler çıkardı

7 Şubat 2014 11:48 tsi
Müslümanlara yönelik türlü türlü vahşetin hüküm sürdüğü Orta Afrika Cumhuriyeti, küresel güçlerin de mücadele alanı. Eski Fransız sömürgesi olan ülkeye özellikle son dönemlerde medenler sebebiyle ABD ile Çin'in artan bir ilgisi var

Son dönemde özellikle Müslüman halka yönelik vahşet haberleriyle gündeme gelen Orta Afrika Cumhuriyeti’nin son dönemlerde zengin maden yataklarıyla öne çıkması, ülkedeki iç savaşta yabancı ülkelerin eli olduğu tezlerini gündeme getiriyor. Ülke, zengin altın, elmas ve uranyum yatakları ile öne çıkıyor.

Eski bir Fransız sömürgesi olan Orta Afrika ile 2000'li yıllara kadar ilişkileri sınırlı olan ABD'nin bu ülkeye ilgisi de 2009'da uranyumun keşfedilmesinden sonra başladı. Bangui'de daha önce bir kaç personelle temsil edilen ABD büyükelçiliği büyütüldü ve ülkeye onlarca diplomat gönderildi. 2011'de Uganda'ya gönderilen Amerikan özel birliklerinin operasyon merkezlerinden biri olarak seçilen başkent Bangui'de yoğun bir diplomasi trafiği başlatıldı.

2013 Aralık ayında Afrika'yı iyi bilen diplomatlardan David Brown'u özel temsilci olarak görevlendiren Washington yönetimi Fransa, Afrika Birliği ve geçici yönetim arasındaki koordinasyonu sağladı. 2012'de ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı USAAID'ın ofisini Bangui'de açan ABD yönetimi insani ve eğitim amaçlı 110 milyon dolar Orta Afrika Cumhuriyeti’ne yardımda bulundu.  ABD, Orta Afrika'da krizin aşılması ve barış görüşmelerinde aktif rol oynamaya devam ediyor.

ÇİH URANYUM ZENGİNLEŞTİRME RUHSATI ALDI

Orta Afrika Cumhuriyeti üzerinde daha fazla söz sahibi olmayı hedefleyen bir diğer ülke ise Çin. 2003'e kadar soğuk bir seyir izleyen Çin-Orta Afrika ilişkileri Bozize'nin iktidara gelmesinin ardından ticari açıdan hareketlendi. 2005 yılına kadar Orta Afrika'nın silah ihtiyacının önemli bir bölümü Çin tarafından karşılandı. 2009'da Bozize yönetimi Çinli şirketleri ülkesine davet ederek daha fazla yatırım yapılması teklifinde bulundu.

Çin ise, Orta Afrika Cumhuriyeti’ne 67 milyon dolarlık kredi verdi. 10 milyon dolar nakdi yardımda bulunan Pekin yönetimi 25 bin kişilik Bangui stadının da inşasını üstlendi. Çin ayrıca, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde petrol arama ve işletme imtiyazını elde ederek uranyum zenginleştirilme projesi için lisans aldı. Bozize'nin Çin'e yakınlaşması başta Fransa olmak üzere tüm Avrupa ülkelerini endişelendirdi ve Bozize'ye verdikleri desteği çekmelerine yol açtı.

ARABULUCULUK İÇİN ÖZEL TEMSİLCİ

Çin, Orta Afrika'da krizin başlaması ile sessiz bir politika izlemeyi tercih etti.  Ancak Dijotodia'nın eski Devlet Başkanı Bozize'nin Çinli şirketlere tanıdığı imtiyazları devam ettireceğini söylemesi ile ilişkiler yeniden hızlandırdı. Her ne kadar Çin, petrol arama çalışmalarını kısa bir süreliğine durdursa da Bangui yönetimiyle siyasi ilişkileri devam ettirdi.

Hatta Orta Afrika'da büyükelçilik çalışmalarını aralıksız devam ettiren tek ülke oldu. Çin yönetimi, ülkede karışıklığın artması ile taraflar arasında arabuluculuk için devreye girerek özel bir temsilci atadı. BM'de uzun bir süre Djotodia yönetimine karşı bir kararın alınmasına da engel oldu.

ÜLKE ALTIN ELMAS ZENGİNİ HALK İSE FAKİR

Altın ve elmas madenleri bakımından zengin olan Orta Afrika Cumhuriyeti'nde altın işletme imtiyazı aralarında ABD, İngiltere, Fransa ve Kanadalı dört şirkete ait. 1965'ten beri altın çıkarılan ülkede, üretimden elde edilen gelirlerden halk pay alamadı. Bakossa döneminde altın madenleri millileştirilmesine rağmen, gelirler Bokassa ailesi tarafından paylaşıldı.

2003'de Bozize altın arama ve işletme imtiyazını tekrar batılı ülkelere vererek yüzde 15'lik elde edilen gelirin önemli bir kısmını silahlanma için harcadı. Djotodıa (Cotodi) hükümetinin ise öncelikleri arasında maden gelirlerinin halk arasında paylaştırılması vardı.

Ülkede ilk elmas madeni bir Fransız şirket tarafından 1900'li yıllarda bulundu. Her ne kadar yüksek kalitede uranyum ilk kez 2009'da Fransız şirketi Areva tarafından keşfedilmiş olsa da, ilk uranyum üretimi de 2006 yılından keşif gerçekleştiren iki Kanadalı ve İngiliz şirket tarafından yapılmaya başlandı.

DEVASA NÜKLEER SANTRAL PROJESİ

Fransız şirketi Areva, 2010 yılında "Bakouma" (Bakuma) başlıklı bir proje başlattı. Yılda 2000 ton üretim kapasitesine sahip bu proje, Fransa'nın Virgin Adaları’ndan sonra en büyük nükleer tesisinin de kurmasının yolunu açacaktı.

Şimdiye kadar 200 milyon euro harcanan projenin 2014'ün sonlarında bitmesi bekleniyordu. Ancak 2011'de bölgedeki uranyum tesislerinde 3 işçinin öldüğü bir kaza gerçekleşti ve bir nükleer facia yaşanması olasılığına karşı proje askıya alındı. Areva şirketi bu kez bir Kanada-İngiliz ortak girişimi Uramin şirketi ile ortak konsorsiyum kurarak bölgede uranyum zenginleştirmeyi gündeme getirdi.

AFRİKA’NIN ELEKTRİK ÜSSÜ OLABİLİRDİ

Proje hayata geçirildiğinde orta Afrika, Kongo, Güney Sudan ve Çad'ın elektrik ihtiyacını karşılayacak proje için diğer Afrika ülkelerinden Fransa'ya destek geldi. 2012'de Bakouma bölgesine düzenlenen saldırılarda 4 yerli işçinin hayatını kaybetmesi üzerine, bölgenin güvenli hale getirilmesi için Fransa'nın öncülüğünde çalışma başlatıldı.

Fransa'nın daha önce Bangui'de konuşlandırdığı 300 asker bu bölgeye kaydırılarak projenin zarar görmemesi için tedbirler alındı. Eğer bu proje hayata geçirilse Orta Afrika ekonomisinde yalnız yüzde 17'lik payı olan Fransa'nın bu payı yüzde 74'e ulaşacak.

ASKERİ DARBEDE SELEKA’NIN ROLÜ

Bu eski Devlet Başkanı François Bozize’nin darbeyle devrilmesi ile adını duyuran Seleka ittifakı, aslında darbeden çok önce, 2008 yılında Bozize'ye karşı ordudan ayrılan üç silahlı grup tarafından 2008'de kuruldu. Daha sonra bu ittifaka iki silahlı grup ve üç etnik topluluk katıldı.

Seleka'nın liderliğini sudan'da bir süre diplomatik misyonda bulunmuş olan eski general Michel Dijotodia yaptı. 2011'de ülkedeki iç savaş şiddetlendi ve Bozize'ye karşı tüm muhalif gruplar Seleka ittifakının içerisinde yer aldı.

2013 Mart'ında Bozize yönetimini deviren Seleka, askeri darbe ile yönetime geldi. Seleka lideri Dijotodia devlet başkanlığına getirildi, 18 ay içinde demokratik seçimler yapılacağı açıklandı.

18 ay sonra yapılacak seçimlerde devlet başkanı Dijotodia ve diğer Seleka üyeleri aday olmayacak, barış ve güvenlik sağlandıktan sonra asker kışlasına geri dönecekti.

İKİ DİNİ TEMSİL EDEN BİR İDARE KURMUŞTU

Devlet başkanı Dijotodia göreve başladıktan sonra Seleka'yı dağıttı. Hristiyan ve Müslümanlardan oluşan yeni bir hükümet kurdu. Devlet başkanı olan Cotodi Müslümanken, başbakanlık görevine ülkenin tanınan hukukçularından olan Hristiyan Nicolos Tiangaye geldi.

Başlangıçta Fransa ile uyumlu bir politika izleyen hükümet, sonraları şiddeti sona erdirmekte zorlandı. Önce Kamerun'a daha sonra Benin'e sığınan eski devlet başkanı Fransa, Güney Afrika ve Demokratik Kongo ile temaslara başladı.

DEVRİK LİDER KARŞI SALDIRIYA GEÇTİ

İstikrar ve güvenliğin sağlanamaması da Orta Afrika yönetimini zor durumda bıraktı. Fransa Dijotodia'dan şiddeti bir an önce durdurmasını istedi. Bozize tarftarları da Djotodia yönetimine karşı saldırıları başlattı.

Yönetimden memnun olmayanların da desteğini alan bu çeteler eski Seleka üyelerinin evlerine saldırıda bulunarak yüzlerce Seleka üyesini öldürdü. Çatışmalar siyasi bir çekişmeyken, önce ülkedeki etnik topluluklar kışkırıldı. Özellikle Müslüman köylere saldırılarda bulunuldu.

Bünyesinde Hristiyanları da barındırmasına karşın Seleka, Müslüman bir örgüt olarak gösterildi. Böylelikle Müslüman-Hıristiyan çatışmasına yönelik zemin hazırlandı.

5 GRUP BİRBİRİYLE ÇATIŞIYOR

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde çatışan taraflar genel itibariyle beş gruba ayrılıyor. Bu grupların ilkini Seleka güçleri oluşturuyor. Eski Devlet Başkanı François Bozize'ye karşı ordudan ayrılan üç silahlı grup tarafından 2008'de kurulan Seleka, iki silahlı, üç etnik topluluğun katılımıyla bugünkü şeklini aldı.

Benin'e sürgün edilmeden önce liderliğini Djotodia'nın yaptığı Seleka'nın Askeri Konseyi'nde üçü Müslüman, üçü Hristiyan altı kişi bulunuyordu. Konseyde yer alan Albay Christian Narkoya ise, hem ordu sözcüsü hem de Dijotodia'dan sonraki en önemli kişiydi.

Başkent Bangui'de yoğunlaşan çatışmalarda adını duyuran bir başka grup ise Balaka. Bozize'ye bağlı çeteler olarak bilinen Balaka, Nisan 2013'de Dijotodia yönetimine karşı ayaklanma başlattı.

Bu çeteler diğer muhalif etnik gruplar tarafından da desteklenerek Seleka'nın boşluğunu doldurmaya çalıştı. Grup, adını evlere, köylere ve camilere saldırırken kullandıkları paladan alıyor.

Fransa'nın Orta Afrika'ya asker konuşlandırması şiddeti azaltmaktan ziyade tırmandırdı. Fransız askerler şiddeti sonlandırmak amacıyla eski Seleka üyeleri evlerine basınlar düzenleyerek silahsızlandırmaya girişirken, Balaka militanlarına yönelik herhangi bir operasyon yapılmadı.

Böylelikle Fransa'nın tek taraflı silahsızlandırma politikası Balaka militanlarını güçlendirirken, Müslümanlara şiddetin önü açıldı. Tamamı Hıristiyan Balaka çetelerinden oluşan Bozize tarftarlarının, eylemlerinde Müslümanları hedef aldı.

Bu mücadele yönetimi zamanla Balaka'yı güçlendirirken, aynı zamanda siyasi çatışmanın seyrini değiştirerek Hıristiyan - Müslüman çatışmasını da tetikledi. Orta Afrika Cumhuriyeti'nde çatışan bir diğer taraf ise Anti-Balaka güçleri.

ANTİ-BALAKA’NIN MODERN SİLAH ÜSTÜNLÜĞÜ VAR

Eski Balaka üyelerinden oluşan grup, palalı saldırıları benimsemedi ve yönetime karşı modern silahlarla hareket başlattı. Eski ordu mensuplarını kısa sürede çevresinde toplamayı başaran anti Balaka, kısa sürede muhalif cephe içerisinde üstünlüğü ele geçirdi.

Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşanan çatışmaların dünya basınında Hıristiyanların Müslümanlara katliam yaptığı şeklinde sunulması Çad, Libya ve Sudan'daki selefi grupları da harekete geçirdi.

Böylece daha önce faal olmayan selefi gruplar ülke içinde varlık göstermeye başladı. Fransa ve BM gözetiminde Müslümanların hedef alınması ise bu selefi grupların yerel Müslüman unsurlar tarafından benimsenmesini beraberinde getirdi.

KONY HAREKETİ DE ÇATIŞMANIN İÇİNDE

2000'li yıllarında başında Uganda'da Joseph Kony tarafından kurulan ve aşırı Hıristiyan gruplardan oluşan tanrının direniş ordusu, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde çatışan bir diğer oluşum.  Uganda, Demokratik Kongo, Güney Sudan ve Ruanda'da milisleri bulunan örgüt 2008'den beri Orta Afrika Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteriyor.

Çocuk askerler kullanması ile dünya gündemine gelen Tanrının Kurtuluş Ordusu'nun, adam kaçırma, köy baskınları, tecavüz gibi birçok savaş suçu işlediği biliniyor. Mesiyanik Hıristiyanlığı savunan grup, 2009'dan itibaren Uganda, Orta Afrika ve Kongo'daki Müslüman köylere baskınlar düzenleyerek yüzlerce kişiyi öldürdü.

ABD 100 KİŞİLİK BİRLİK GÖNDERDİ

2010'da Birleşmiş Milletler tarafından terörist gruplar listesine anılan örgüte, Kongo ve Uganda'da görevli BM Barış Gücü askerleri de operasyonlar düzenledi.  2011'de ABD Yönetimi Uganda Devlet Başkanı’nın isteği üzerine Tanrının Kurtuluş Ordusu ile mücadele etmek için 100 kişilik operasyon gücü görevlendirdi.

Seleka'nın iktidarı ele geçirmesinden sonra Kongo ve Güney Sudan'dan Orta Afrika Cumhuriyetine gelen militanlar ise Seleka'ya karşı mücadelede baş aktör olarak rol oynadı. Seleka ve Dijotodia yönetimine karşı fiili mücadele başlatan Tanrının Kurtuluş Ordusunun Anti-Balaka militanlarına da lojistik destek verdiği biliniyor.

Kaynak: Kuzey Haber Ajansı



Bu haber 679 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,689 µs