En Sıcak Konular

Hükümet programı görüşülüyor

4 Eylül 2014 17:40 tsi
TBMM Genel Kurulu'nda, 62. hükümet programının üzerindeki görüşmeler başladı.

TBMM Genel Kurulu'nda, 62. hükümet programının üzerindeki görüşmeler başladı.

Genel Kurul, Başkanvekili Sadık Yakut başkanlığında toplandı.

Hükümet programı üzerinde görüşmelerin yapılacağı bugünkü oturumda, konuşmalar gruplar ve hükümet için 40'ar dakika, kişisel iki konuşma için 10'ar dakika ile sınırlı olacak. Gruplar adına en fazla iki kişi söz alabilecek.

Program üzerinde ilk sözü HDP Grubu adına Grup Başkanvekili Pervin Buldan aldı.

Program üzerinde HDP'den Buldan'ın yanı sıra Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, MHP Grubu Adına Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, CHP Grubu adına Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, AK Parti Grubu adına Grup Başkanvekilleri Naci Bostancı ve Mustafa Elitaş, şahısları adına ise CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç ile AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç söz alacak.

Hükümet adına konuşmayı ise Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yapacak.

Genel Kurul'da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hazır bulundu.

Buldan: "Bu program güven vermemektedir"

HDP Grup Başkanvekili  Pervin Buldan, TBMM Genel Kurulu'nda, 62. hükümet programı üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye halklarının demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitlik talepleri dikkate alındığında hükümet programının ileri bir çizgiyi temsil etmediğinin görüleceğini öne sürdü.

Programda köklü bir demokratik değişim ve dönüşüm hedefinin yer almadığını, var olan mevcut sistemi kısmi restorasyonlarla sürdürme amaç ve hedefinin söz konusu olduğunu belirten Buldan, "Kim ne derse desin Türkiye’de demokrasinin ve özgürlüklerin alanı son derece sınırlıdır" diye konuştu.

Ülkeyi toz pembe gösteren, sanki hiçbir sorun yokmuş gibi yansıtan, Türkiye gerçeklerinden uzak bir hükümet programıyla karşı karşıya olduklarını savunan Buldan, "Program bu yönüyle bir heyecan yaratmadığı gibi umutsuzluğu da arttırmaktadır. Görüldüğü kadarıyla hükümetin hedefi de mevcut sisteme fazla dokunmadan, kendi iktidar hedefleri doğrultusunda bazı değişiklikleri gerçekleştirmektir. Yoksa köklü bir reform iradesi ve niyeti görülmemektedir" dedi.

Hükümet programında yer alan "yeni anayasa" söyleminin AK Parti’nin mevcut pratiğiyle ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu önerilerle çeliştiğini söyleyen Buldan, programda belirtilen katılımcı anayasa vaadinin AK Parti’nin sunduğu anayasa taslağında yer almadığını kaydetti.

Çözüm sürecinin bir hükümet programında olması ve siyasi muhatabını bulmasının, barışın toplumsal tabandaki kabulünün ve vazgeçilmezliğinin en önemli göstergesi olduğunu dile getiren Buldan, şunları söyledi:

"Bugüne kadar parlamentoda bulunan bütün partiler tarafından bu sürecin sahiplenilmemesini büyük bir eksiklik olarak görmekteyiz. Bugün Türkiye’nin hiçbir ilinde, ilçesinde, köyünde, kasabasında süreçten memnun olmayan kimse yoktur. Toplumu rahatlatan bu süreç, sadece Kürt halkı ve temsilcileriyle devlet arasında yapılan ve sadece Kürt halkını ilgilendiren bir konu da değildir. Bu mesele Türkiye’nin demokratikleşmesi meselesidir. Bu nedenle de parlamentodaki bütün partiler bu konuya siyaset üstü bir anlayışla yaklaşmalıdır. Bir buçuk yıldır sürdürülen diyalog sürecinin bundan sonraki aşamada Türkiye’nin büyük barışına uygun olarak taraflar arası bir müzakereye dönüşmesi gerekir.

Bununla birlikte müzakere koşullarının oluşturulması, tarafların farklı toplumsal kesimlerle teması, müzakereyi izleyecek ve tıkanma noktalarında tavsiyede bulunabilecek üçüncü bir tarafın oluşması ve görüşmeleri kayıt altına alacak ve taraflara farklı ihtiyaçlarda destek sunabilecek bir sekretaryanın oluşması öncelikli beklentilerimiz arasındadır. Çözüm yasasının çıkması zemini güçlendirmiştir. Şimdi bu zemin üzerinden süreci kalıcı hale getirecek diğer adımların atılması gerekir."

Türkiye’de adalet sisteminin yeniden tam bir güvenle inşasının herkesin ortak arzusu ve beklentisi olduğunu belirten Buldan, "Hükümet programının Türkiye’nin temel sorunlarına kalıcı ve köklü çözümler üretmediği açıkça görülmektedir. Bu program güven vermemektedir. Bu nedenle destek vermeyeceğimizi belirtiyoruz" ifadelerini kullandı.

HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise iktidar merkezinin, Cumhurbaşkanlığı seçimiyle beraber Atatürk Orman Çiftliği'ne (AOÇ) taşındığını savundu. Siyasi gerçeğin bu olduğunu belirten Kürkçü, bu gerçeğin, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kabinesinin gerçek, fiili ve egemen bir iktidar merkezi olarak tartışmanın önünde engel olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "verilmemiş hesaplarla, Çankaya'ya çıkmadığını, AOÇ'ye kaçtığını" öne süren Kürkçü, Davutoğlu'nun da faturaları temizlenmemiş bir dış politikanın mimarı olduğunu savundu.

Dış politikaya ilişkin eleştirilerde bulunan Kürkçü, programda yolsuzluklarla mücadele adı altında çok iddialı sözler bulunduğunu ancak Türkiye'nin karşı karşıya geldiği en esaslı yolsuzluk iddiasıyla Meclis'in hesaplaşamadığını, dosyaların kaçırıldığını söyledi..

"Tarih hocası olsaydım Davutoğlu'na sıfır verirdim" ifadesini kullanan Kürkçü, "Türkiye'nin geleceğini geçmişinde arayamazsınız" dedi.

Kürkçü, sözlerini "Hayır, hayır, hayır, bu programınızı kabul etmiyoruz" diyerek bitirdi.

Öte yandan, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, önünde "Sı-fır" yazılı gömlekle Genel Kurul'a geldi.

"Demokrasiyi yeni cepheler açma aracı görmektedir"

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu ise TBMM Genel Kurulu'nda, 62. Hükümet Programı üzerinde yapılan görüşmelerde MHP Grubu adına söz alarak, programın büyük kısmının, AK Parti hükümetlerinin icraatlarının övülmesine ayrıldığını ifade etti.

Programda demokrasi üzerinden güzel ve etkili sözlerle kamuoyunun yönlendirilmek istendiğini belirten Halaçoğlu, "AKP zihniyeti demokrasiyi ortak paydada buluşma aracı olarak değil, kelime oyunlarıyla yeni sorunlar üreterek toplumsal kamplaşmalara yeni cepheler açma aracı olarak görmektedir" dedi. Halaçoğlu, gittikçe büyüyen demokrasi açığının, ülkenin en önemli sorunlarından birisi haline geldiğini ileri sürdü.

Açılım süreci ile birlikte, hükümetin politikalarıyla terör örgütünün stratejik hedeflerinin nasıl uyuştuğunun görüldüğünü savunan Halaçoğlu, sürecin, terör örgütüne verilen tavizlerle ilerlediğini iddia etti.

"Güvenlik siyaseti yoktur"

Hükümet programından, 12 yıllık AK Parti iktidarının dış politikadaki yanlışlarının devam edeceğinin anlaşıldığını öne süren Halaçoğlu, programın güçlü ve saygın bir Türkiye hedefi ile örtüşmediğini savundu.

Halaçoğlu, şöyle devam etti:

"AKP dış politikası ötekileştiren, milli çıkarları değil kişisel hırs ve çıkarları esas alan, Türklüğü yok sayan bir yaklaşım içerisinde olmuştur. AKP’nin 12 yıllık dış politika muhasebesi yapıldığında, Türk dış politikasının yönünün, yönsüzlüğe döndüğü görülecektir. Kavramlar ve söylemler üzerinden yürütülen AKP dış politikası, çelişkiler ve belirsizlikler içinde adeta gözü kapalı olarak yol almaya çalışmaktadır. Stratejik derinlik ve sıfır sorun ile başlayan dış politika macerası 'değerli yalnızlığa' dönüşmüştür. Değerli yalnızlık 'zavallı yalnızlığa' doğru pupa yelken gitmektedir. Bir devletin en önemli dış politika misyonu egemenliğini ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamaktır. Hükümet programının güvenlik siyaseti yoktur.

Türkiye’nin bugün dış politika ekseninin ana gündemini Ortadoğu ülkeleriyle ilişkiler oluşturmaktadır. Hükümet programında da Ortadoğu’ya geniş yer verildiğini görmekteyiz. Ancak bu alanda kullanılan ifadeler şimdiye kadar savunulan ve açıklanan görüş ve yaklaşımların bir tekrarı niteliğindedir. Programda Ortadoğu ülkeleriyle bozulan ilişkilerin düzeltilmesi için hiçbir ifade yer almamaktadır. Programda IŞİD krizine dair de hiçbir ifade bulunmamaktadır. Ortadoğu’da statükonun önündeki en büyük engel olan IŞİD terör örgütünün eylemleri Türkiye’yi doğrudan ilgilendirirken hükümetin bu konuda bir programının olmaması büyük bir eksikliktir. Yine ayrıca Kıbrıs konusunda da hükümetin yol çizgisi bulunmamaktadır. Kıbrıs adası artık yalnızca geleneksel Türk-Yunan-İngiliz üçgeninde sıkışmış bir mesele değildir. Adada artık ABD, Avrupa Birliği, Rusya ve İsrail’in de hesapları vardır."

"Ahir zaman hurafesi"

Hükümet programında ekonomiye dair bütüncül bir yaklaşım bulunmadığını ifade eden Halaçoğlu, "Hükümet bir taraftan tasarrufları arttırma hedefini koyarken diğer taraftan yatırımların ve Türk Lirası bazında borçlanmanın arttırılmasından bahsetmektedir. Hükümet programında 5 yıllık vadede kamu kaynaklarıyla 250 milyar dolar, kamu-özel işbirliği ile yapılacak 100 milyar dolarla beraber 350 milyar dolar yatırım yapılacağı belirtilirken tasarrufların nasıl arttırılacağını açıklamamıştır" diye konuştu.

Halaçoğlu, Türkiye ekonomisinin ürettiğinden fazla tüketen, kazandığından fazla harcayan, borçlanmaya ve ithalata dayanarak ekonomiyi çeviren, cari açık, tasarruf açığı ve sağlıksız bütçe yapısıyla yaralı bir ekonomi olduğunu kaydetti.

İktidarın "borç veren bir ülke olduk" söyleminin "bir ahir zaman hurafesi gibi aldatmacadan" öte birşey olmadığını savunan Halaçoğlu, Türkiye ekonomisinin borç batağına düştüğünü öne sürdü.

Hükümetin büyüme konusundaki açıklamalarını da eleştiren Halaçoğlu, "12 yıllık dönemde büyüme hedefleri hiçbir zaman tutmamıştır. Programda bazı hedefler veriyorsunuz ama bu hedeflere ulaştıracak stratejileri vermiyorsunuz. Her yıl dolar bazında yüzde 10 büyümemiz için diğer ülkelerin de yerinde sayması gerektiğini gözden kaçırıyorsunuz" dedi. Halaçoğlu, 62. Hükümetin programından "yeni Türkiye" değil, "yenik Türkiye" çıkacağını iddia etti.

"Dosyaları bir an önce adaletin karşısına çıkarın"

MHP Grup Başkanvekili Halaçoğlu, mahkemelerde takipsizlik kararı verilse de 17-25 Aralık yolsuzluk iddiaları yeniden gündeme geleceğini, bunların hesabının sorulacağını ifade etti.

AK Parti iktidarı döneminde hırsızların polisleri kovaladığını iddia eden Halaçoğlu, "Hükümet programında her ne kadar 'imtiyaz ve ayrıcalık tanımadık, kolay para kazanma alanı oluşturmadık' dense de AKP iktidarı döneminde birden ortaya çıkan önemli bir zengin kesim vardır ve bunların bu seviyeye nasıl geldikleri açıklanmalıdır. Ayrıca madem ki yolsuzlukla mücadelede, güçlü iradeden söz ediyorsunuz. Öyleyse derhal mecliste bekletilen yolsuzluk ve rüşvet skandallarının şüphelilerinin dosyalarını bir an önce adaletin karşısına çıkarmanız yerinde olacaktır" diye konuştu.

Halaçoğlu, hükümet programında yer alan "yeni Türkiye" ifadesini değerlendirirken, "Sizleri uyarıyorum; 'eski Türkiye' dediğiniz Türkiye Cumhuriyeti, 1923 yılında Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulmuş, temelleri sağlam olarak atılmış bir ülkedir. 'Yeni Türkiye' demek Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak istemekle eşdeğerdir" dedi.


Bu haber 534 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,163 µs