En Sıcak Konular

''Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmayı istemezdim''

26 Eylül 2014 11:39 tsi
''Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmayı istemezdim'' Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında partililere hitap etti.

Başbakan Davutoğlu, "Doğrusu Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmayı istemezdim. Şüphe taşımaktansa liderlik makamını terk ederim" dedi.

Konuşmasına “Güzel ülkemizin her bir köşesinden selamla, rahmetle, bereketle gelen değerli dava arkadaşlarım, hepinizi ve hepinizin şahsında 81 vilayetimizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum” ifadeleriyle başlayan Davutoğlu, kendisinin genel başkan olarak genişletilmiş il başkanları toplantısındaki ilk hitabı olduğunu hatırlattı. Davutoğlu, “Allah’ın ismiyle hamdele ve salvele ile başlıyorum. Allah istişarelerimizi hayırlara vesile kılsın” dedi.
 
"Yolu açık olsun"
 
Son genişletilmiş il başkanları toplantısının sembolik bir tarihte, 14 Ağustos’ta AK Parti’nin 13. kuruluş yıl dönümünde yapıldığını anımsatan Davutoğlu, şöyle konuştu:
 
“Bu salonda hepimiz çok duygusal anlar yaşadık. Hepimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın, o gün için seçilmiş Cumhurbaşkanımızın, kurucu genel başkanımızın, liderimizin hitabını dinlerken 13 yıllık bir muhasebe yaptık. 13 yılın bizlere nasıl büyük bir azim, şevk, kararlılık getirdiğini ve geleceğe ne kadar büyük bir ümitle baktığımızı hep beraber görmekten büyük bir onur duyduk. Duygusal bir konuşmaydı, duygusal bir andı; çünkü bu kürsüden sizlere hitap etmiş olan kurucu genel başkanımız bu sıfatıyla son konuşmasını yapıyordu. Tabii şu anda manen ve birikimiyle, hizmetiyle bıraktığı mirasla hep bugünde aramızda ve hep aramızda olacak. Sizler adına bir kez daha, geçmişteki büyük hizmetleri dolayısıyla, karamsarlık içinde kıvranan bir ülkeyi özgüvenle yeni bir geleceğe hazırlayan çabaları dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımıza şükran ve minnetlerimizi buradan ifade etmek istiyorum ve yolu açık olsun diyorum."
 
Davutoğlu, "Aslında ileride 14 Ağustos’tan bugün 26 Eylül’e kadar geçen yaklaşık 42 günde yaşananlar bir siyaset dersi olarak  okutulduğunda bir kadronun ne kadar büyük bir vakar, diğerkamlık, mahviyet içinde kendisini geleceğe hazırladığının işareti olarak algılanacaktır" diye konuştu.
 
Kendilerinin 14 Ağustos’ta kenetlendikleri ve vakarla ileriye baktıkları dönemde başkalarının da bambaşka hesaplar içerisinde olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Operasyonlarıyla bu kadronun birliğini bozamayanlar o zaman Sayın Başbakanımızı, şu anki Cumhurbaşkanımızı bir şekilde izole ederek siyaset sisteminin dışına itemeyenler, 17 Aralık - 25 Aralık operasyonlarıyla AK Parti’nin bu ülkeyi 12 yıl içinde getirmiş olduğu o yeni konumu tehdit etmeye çalışanlar 30 Mart seçimleriyle ve 10 Ağustos seçimleriyle milletimizden büyük bir darbe yemişlerdi. Ama hesapları bitmemişti. 10 Ağustos’tan hemen sonra başlatılan tartışmalar, yürütülen bazı temaslar gizli açık ifadelerle hep beklentileri şuydu: 'AK Parti kadroları acaba kendi içinde bir ihtilaf yaşarlar mı?" dedi.
 
"AK Parti kadroları sınavdan geçti"
 
"Bizi başka partilerle karıştırıyorlardı" ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Olağanüstü kongre yapmayı artık olağan kongrelerden daha geleneksel hale getirmiş olan başka partilerle karıştırıyorlardı. Şimdi bütün bu 42 günlük ahlak ve diğerkamlık sınavından sonra gururla ve iftiharla söylüyoruz ki biz de her şey olağan bir şekilde seyretti. Olağanüstü olan tek şey kongremizdi çünkü çok büyük bir iftiharla olağanüstü olarak diyoruz, çünkü kurucu genel başkanımızı, cumhurbaşkanlığımıza taşımıştık ve emaneti bir başka kardeşimizin alması gerekiyordu. Başka hiçbir şey olağanüstü seyretmedi; bir de kongre salonundaki sıcaklık olağanüstüydü. O sıcaklık da aslında bizim gönüllerimizdeki sıcaklığın bir işaretiydi. O gün ‘Acaba AK Parti’de ne olacak’ diye düşünenler ‘acaba AK Parti kongresinde farklı bir görüşler, farklı gelecek beklentileriyle ilgili ihtilaf doğar mı’ diye beklenti içinde olanlar yanıldılar. Çok büyük bir vakarla 42 gün içinde aslında hepimiz bir sınavdan geçtik. Dışarıdakiler de sınavdan geçti, AK Parti kadroları da. Ama fark şuydu: AK Parti kadroları ilk defa geçmedi böyle bir sınavdan. İlk defa diğerkamlık sınavı, ilk defa ahlak sınavı vermiyorlardı. Aksine daha önce birçok sınavdan geçmişlerdi ve tabiri caizse sınavlara aşılıydılar. Ve nihayet 42 gün sonra bugün gururla sizler adına ifade etmek isterim ki biz bu dönemde gerçek anlamda bir ahlak, erdem, siyaset, basiret, insanlık ve strateji dersi verdik. Bu derste hepinizin büyük katkıları var ve daha önce bir takım planların yapanların planları, plan yaptıkları kapalı kapılar altında kaldı, hayata geçemedi."
 
"Nasıl bir ahlak ve erdem dersi verdik?" diye soran Davutoğlu, Türk siyasi tarihinde genel başkan ve başbakan değişimleri hiçbir zaman kolay olmadığını dile getirdi. Davutoğlu, şunları söyledi:
 
"Cumhurbaşkanlığı değişimleriyse hiç yaşanmamıştır neredeyse. Ama biz 14 Ağustos’ta yani sizinle son bir araya geldiğimiz günden bugüne öylesine bir ahlak ve erdem sınavı verdik ve bir anlamda da diğer partilere ve siyasilere ders olacak mahiyetinde öylesine bir süreç yönetimi gerçekleştirdik ki siyasetin temel ahlaki değerleri üzerine oturduğunu bir kez daha ispat ettik. İstişare dersi verdik, istişarenin nasıl yapılacağını bütün kademelerimizde göstere göstere bir sonuca ulaştık. Ben tekrar başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, istişareye katılan milletvekillerimize, MKYK üyelerine, il başkanlarımıza, bütün gençlik, kadın kollarımıza ve bütün kademelerimize teşekkür ediyorum."
 
"Şereflerin en yücesi"
 
AK Parti Genel Başkanlığı için adaylığının açıklandığı gün omuzlarına yüklenen ağır sorumluluğun yükünü hala hissettiğini söyleyen Başbakan Davutoğlu, "Bu kadroya liderlik etmek, öncülük etmek büyük bir onurdur. Böylesine tarihi bir dönemde aziz bir milletin sorumluluğunu üstlenmek olabilecek şereflerin en yücesidir. Ama hepiniz de takdir edersiniz ki bu aynı zamanda tek bir ferdin taşıyabileceği çok ağır bir sorumluluktur. Biz bunu ancak kolektif bir şekilde hep beraber taşıyabiliriz" dedi.
 
Kendilerinin süreç içerisinde farklı görüşlere sahip kişilerin olmasına rağmen nasıl istişare gerçekleştirileceğini ve buna bağlı olarak vefanın nasıl olacağını gösterdiklerini anlatan Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımızı bir törenle, bir şölenle, bir toyla cumhurbaşkanı makamına uğurlarken aynı şölen ve toy havasında kongremizi gerçekleştirdik. Hatırlarsanız ‘Bu bir veda konuşması’ demişti Sayın Cumhurbaşkanımız, ben de hitaben kongre konuşmamda ‘Hayır veda değil vefa konuşması’. Bizler bu yolda küçük bir taşı bile kenara alıp koyan, küçük bir çakılı temel taşı olarak bu inşa faaliyeti içine koyan her bir neferimize teşekkür ederiz. Onları vefayla anarız" diye konuştu.
 
AK Parti'nin kuruluşundan beri emeği geçenler içinde vefat edenleri rahmetle andıklarını, emek verenlerin emeğini ise en yüce emek olarak gördüklerini dile getiren Davutoğlu, "Bir vefa kongresi gerçekleştirdik ve bir ahitleşme yaptık. Bizler daha doğmadan önce kalubelada yapılan bir ahitle varoluşun başladığına inanan bizler, haşra kadar sürecek bir ahitle kendimizi bağlanmış hissederiz. Dünyadaki her ahit en baştaki ahdimizin devamıdır ve en sonda gerçekleşecek olan ahitle hesaplaşmanın hazırlığıdır. Onun için hiçbir makam ve mevki bizim gözümüzde büyük değildir. Hiçbir makam ve mevki veya hiçbir menfaat bizim için o ilk ahitle son hesap arasındaki kutlu yürüyüşten daha önemli değildir" şeklinde konuştu.
 
AK Parti kongresinde siyasi bakımdan ders niteliğinde bir süreç yaşandığını söyleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
 
“Bu ilk ve son ahitleşmenin arasındaki insani ahitleşmemizin temel izlerini görmekten büyük onur duyduk. Onun içindir ki ilk ahde ve son hesaba bağlı kaldığımız içindir ki herkesin kriz beklediği, herkesin bunalım beklediği bir dönemde biz sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde değil bütün tarihimizde ilk defa bir cumhurbaşkanının onurla bir başka cumhurbaşkanına devir teslim yaptığı o büyük töreni gerçekleştirdik. Böyle bir tören daha önce olmamıştı. Daha önce hiçbir cumhurbaşkanı, sonrasına, halefine bunu böylesine devretmemişti. Bu sefer farklıydı çünkü bu sefer her iki cumhurbaşkanı da aynı kadronun mensuplarıydı ve aynı davanın mensuplarıydılar. O törende bulunmak benim için büyük onurdu. Bütün milletimiz televizyonlardan seyrettiler ve 95 uluslararası örgüt ve devlet temsilcisinin huzurunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu tören vesilesiyle dahi nasıl büyük bir küresel güç haline dönüştüğünü izlediler. Biz 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e de, yeni Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerimizi ve minnetlerimizi bir kez daha ifade ediyoruz.”
 
"CHP iç girdaba girdi"
 
CHP'nin cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından bir yenilgi psikolojisi içerisinde iç girdaba girdiğini bildiren Davutoğlu, şunları söyledi:
 
"O davranışlarla bizdeki davranışlar, karşılaştırılsın. Oradaki vefasızlıkla bizdeki vefa örneği karşılaştırılsın. Bir lider düşününüz ki 944 imzayla aday gösteriliyor, seçim yapılıyor, 740 delege ona inanmış. Ya o 944 delege, zorla, baskıyla, tıpış tıpış imza attılar ve aday gösterdiler ya da 204 kişi bir şekilde liderlerine vefasızlığı siyasetin bir gereği olarak gördüler.
 
Doğrusu ben, Kılıçdaroğlu'nun yerinde olmayı istemezdim. Acaba kongreye gittiğinde veya gördüğü her delegede 'Bu bana imza verdi de sonra oy vermedi mi' diye bir şüphe taşımaktansa liderlik makamını terk ederim. Liderlik, öyle bir yerdir ki, öyle bir konumdur ki arkanızdaki insanlara güveneceksiniz. 'Yürüyeceğiz' dediğinizde yürüyeceğinizden emin olacaksınız. Arkanızdaki insanlar, o neferler, o her kademedeki insanlar da liderlerine güvenecekler. Liderlerine söz verdiğinde gereğini yapacaklar. Şimdi, CHP kadrolarında acaba nasıl bir şüphe hali vardır? Kim, kime niçin oy vermedi? Hangi mahalle baskısı ile o imzalar atıldı da gereği yapılmadı, diye bir şüphe halindedirler."
 
"Bu saygısızlık da tarihe geçti"
 
Kılıçdaroğlu ve ekibinin aynı dönemlerde bir başka zillete de imza attığını ifade eden Davutoğlu, "CHP, tüm dünya, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı törenini hayranlık ve gıpta ile izlerken TBMM'de milletin yüzde 52 oyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı'na saygısızlık etme cüreti gösterdi" dedi.
 
Bu saygısızlığın sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ya da onun başkanlığını yaptığı AK Parti grubuna değil, onu seçen her bir vatandaşa olduğunu dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: 
 
"Hatta ona oy vermeyen vatandaşlarımıza da yapılan bir saygısızlıktı çünkü o seçimin, objektif, şeffaf ve adil şekilde yapıldığına dair hiçbir şüphe yoktu. Bu saygısızlık da tarihe geçti. Bizler, o saygısızlığa aynı şekilde mukabele etmeyiz çünkü bizim siyasetimizde 'edep, edep yahu' diye odalarımızda asılan, gönüllerimize işlenen bir geleneğin devamı olarak vardır. O kitabı fırlatan milletvekiline dahi dönüp baktığımızda biz, sadece onu görmeyiz, ona oy veren vatandaşlarımızı da görürüz. Ona oy veren vatandaşlarımıza saygımız dolayısıyla ona da medeni şekilde saygılı davranırız çünkü bizim zihnimizde vatandaşlarımız tek bir organizmanın parçasıdır. Bize oy versinler, vermesinler, hepsi azizdir, hepsinin hukuku Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin teminatı altındadır."
 
"Bizim hasmımız yok, bizim rakibimiz yok"
 
Başbakan Davutoğlu, kendileri için vatandaşların siyaseten bugün AK Parti'ye destek ve oy verenler, yarın verebilecek olanlar şeklinde ikiye ayrıldığını belirterek,  "Yani, AK Parti'liler ve potansiyel AK Parti'liler. Üçüncü bir kategori yok. Bizim hasmımız yok, bizim rakibimiz yok" dedi.
 
Muhalefet partilerinin yaptığı kongrelerin bile AK Parti'ye yaradığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
 
"Çünkü yolumuz, hak bir yol. Size de talimatım şu, değerli il başkanlarımız ve bütün teşkilat mensuplarımız: Hiçbir vatandaşımızı farklı bir partiye oy veriyor diye ötekileştirme veya farklı bakma hakkına sahip değiliz. Herbirine gideceksiniz, 2015 seçimlerine kadar tekrar tekrar anlatacaksınız. Kapısını bize 100 kere kapatmış olsa 101'inci kez çalacağız çünkü biliyoruz ki onların şu veya bu şekilde yanlış anlamaları dolayısıyla AK Parti'ye oy vermemiş olmaları, gönül kapılarının bize kapalı olduğu anlamına gelmez. Bizim girmeyeceğimiz hiçbir il, bizim konuşmayacağımız hiçbir şehir, bizim içine nüfus edip konuşmayacağımız hiçbir mahalle, semt, çalmayacağımız hiçbir kapı kalmayacak.
 
Hiçbir yer, 'şu veya bu partinin kalesidir dolayısıyla AK Parti oradan yeterince oy alamaz' diye düşünmeyeceksiniz. Muhabbetle, sevgiyle ve güzel dil ve üslup ile bütün partilerin, partililerin kapısını çalacağız. Bizim, seçime saygımız, sandığa saygımız, vatandaşımıza saygımızın doğal bir sonucudur. Onların ise cumhurbaşkanımıza ve cumhurbaşkanı seçimine yaptıkları saygısızlık aslında vatandaşımıza seçim sandığına, demokrasiye yapılan bir saygısızlıktır. Bu saygısızlığı yapanlara haddini bildiririz ama o saygısızlık üzerinden hiçbir başka partiliyi, mensubunu veya oy verenini dışlamayız. Her birine bu farkı göstermek bizim sorumluluğumuz, her birine bu farkı göstereceğiz."
 
"Lise öğrencileri sizden daha özgür karar veriyorlar"
 
Davutoğlu konuşmasına şöyle devam etti: "(Kamuya bu girerse kamuda ihtilaf çıkar diyenler), kamuya girdi başörtü, memurlarımız başı açık, başı örtülü yanyana çalışıyor, hiçbir ihtilaf çıkmadı. 'Meclis'e girerse olay olur' diyenler, hani 'dışarı dışarı' diye bağıran zihniyetin bugünkü uzantıları, Meclis'te de başörtülü kardeşlerimiz, başı açık kardeşlerimizle onurlu bir şekilde milletimizi temsil etmeye devam ediyor. Neden biliyor musunuz? İhtilaf bizim milletimizin arasında değil, fitne bizim milletimizin arasında değil. İhtifal ve fitne bu zihniyetin kafasında.
 
Bu milletin lise öğrencisi dahi artık sizden daha özgür kararlar veriyorlar. Sizin gibi 'tıpış tıpış gidip oy kullanacaksınız' demiyor lise öğrencisi."
 
Çözüm süreci
 
Çözüm süreci ile kamu düzeninin birbirine alternatif olmadığını söyleyen Davutoğlu, "İlk çözüm süreci toplantısında İçişleri Bakanımıza, güvenlik birimlerimize de bu talimatı verdim: Kim çözüm sürecini bahane ederek ya da istismar ederek Türkiye'de kamu düzeni ile ilgili olarak bir şüphe uyandırmaya kalkarsa devletin güçlü eli onun üzerinde olacak." diye konuştu.
 
Suriye'den Türkiye'ye sığınan Kürtler
 
Davutoğlu, "Son günlerde Suruç'ta provokasyon yapanlara da buradan seslenmek istiyorum; daha önce Suriye'den gelen Arap ve Türkmen kardeşlerimiz akın akın geldiklerinde 'Niye kapıyı açıyorsunuz' diyenlerin şimdi orada gösteri yapmaya hakları yoktur." dedi.
 
Başbakan Davutoğlu, Suriye'den Türkiye'ye sığınan Kürtlerin sayısının 160 bin 335'e ulaştığını belirterek, "Askerimize taş atan o milletvekiline sesleniyorum, biz sizlere gül atmaya devam edeceğiz, gerekirse muhabbet göstermeye ama o attığınız taşlar aslında bu milletin vicdanına en çok da Türkiye'deki Kürt kökenli vatandaşlarımızın vicdanına atılmış taşlardır" ifadelerini kullandı.
 
"Milletle sevinmeyi bilmediler"
 
Başbakan Davutoğlu, Musul Başkonsolosluğu personelinin kurtarılmasına ilişkin, "Bu paralelci zihniyet şu günlerde yaptıkları yayınlarla bu operasyonu hem küçük düşürmek, hem arkasında başka saikler arama çabasına halen devam ediyor. Bunlar milletle üzülmeyi, milletle sevinmeyi bilmediler, öğrenmediler, anlaşılan öğrenemeyecekler ama biz onlara öğreteceğiz." dedi.
 
Davutoğlu, "Bizim istikrar adası olarak kalabilmemizin şartı çevredeki huzur ve istikrarın temin edilmesidir. Herhangi bir askeri operasyon ya da çözüm nihai kertede bölgeye huzur ve istikrar getirme perspektifi taşıyorsa bunu destekleriz ama palyatif çözümlerle şimdilik kamuoyuna dönük bazı hamleler şeklinde bir yaklaşım benimsenirse bununla ilgili olarak da kanaatlerimizi açık yüreklilikle söyleriz." şeklinde konuştu.

aa



Bu haber 800 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,771 µs