Baz istasyonuna ağaç kamuflajı | " /> Baz istasyonuna ağaç kamuflajı | "/>
GSM şebekelerinin son buluşu insanın tüylerini diken diken ediyor. Bir direğin üzerine dikilmiş beyaz kutulardan tanıdığımız ve yaşayacak, okuyacak, gezecek yer seçerken mümkün olduğu kadar uzağında kalmaya çalıştığımız baz istasyonları ağaç kılığındayken kendini kolay kolay göstermeyecek. Belki de bu kılıkla, daha şimdiden girdiği meclis bahçesi, bakanlık bahçesi gibi yerlere ilave olarak yasaklı olduğu hastanelere, okullara da gizliden sokulacak. Cami minaresine takıldığında camiye gitmeme kararı alan cemaat, belki de cami bahçesindeki yeşil ağaç görünümlü baz istasyonunu farketmeyecek bile...
Bu ağaçların meclis veya bakanlık bahçelerine dikilmelerini değil, meclis tarafından yasaklanmalarını bekliyoruz.
Yargıtay binası yakınlarında kurulu baz istasyonu nedeniyle iş arkadaşlarının öldüğünü belirten bir devlet memurunun, baz istasyonunun o yerden kaldırılması için açtığı davada talebi Yargıtay tarafından kabul edilmişti. 13.5.2003 tarihli Yargıtay kararına göre Hiçbir hizmet, insan yaşamı kadar öncelik ve önem taşımaz. Diğer bir anlatımla, yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın ölümü uygun bir sonuç olarak kabul edilemez, insan yaşamında tehlike yaratan bir hizmetin, kişi yaşamı önüne geçmesi ve ona üstünlük tanınması doğru bir yaklaşım olarak düşünülemez.
Baz istasyonu nedir?
Baz istasyonu; GSM iletişimin kapsama alanını genişletmek için bina çatılarına kurulan, genellikle beyaz renkli ve kutu şeklinde, 4 metre boyunda, iki çubuk antenle bir çanak antenden oluşan ve mikrodalga yayan cihaza verilen ad.
Baz istasyonları, cep telefonlarının birbirleriyle iletişimini sağlamak için yere kurulmuş alıcı-verici santrallerdir. Bir tür radyo dalgasını alır ve yayarlar. Bu istasyonlar elektromanyetik radyasyonlar (EMR) ve eIektromanyetik alanlar grubunda yer alırlar ve tüm elektromanyetik dalgalar gibi ışık hızıyla, yani saniyede 300.000 km'lik bir hızla yayılırlar.
Baz istasyonlarının insan vücuduna zararları
İstanbul Tabib Odası öncülüğünde Prof. Nesrin Seyhan, Prof. Tunaya Kalkan ve Prof. Hilmi Sabuncu başkanlığında yanınlanan Elektromanyetik Alanlar; Cep Telefonları ve Baz İstasyonlarının İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri ve Alınması Gerekli Önlemler başlıklı bildiri bu konuda referans gösterilen çalışmalardan biri.
Bildiriye göre, yapılan laboratuar çalışmalarıyla, bağışıklık , sinir, nöroendokrin, kalp ve damar sistemi ve kan parametrelerinin elektromanyetik alanlardan etkilendiği görüldü. Fakat, cep telefonları ve baz istasyonları ile ilgili toplum bazlı çalışmaların yapılması için, yeterli maruziyet süresi geçmediğinden, maruziyetin insan toplulukları üzerinde objektif olarak belirlenmesi epidemiyolojik güçlükler taşıyor.
Cep telefonları ve baz istasyonlarının bireysel olarak ölçülebilir düzeyde olmasa da, toplum düzeyinde çok ciddi sağlık riskleri oluşturabileceği; önemli sağlık sorunlarının uzun yıllar sonra ortaya çıkabileceği uzman bilim adamlarınca vurgulanıyor. Toplumun taşıyacağı bu risk düzeyinin halk sağlığı değerlendirmelerinde kural olarak benimsenen önlem ilkesi temel alınarak en aza indirilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Çocuklar, hamileler ve yaşlılar elektromanyetik alanların sağlık etkilerinden en çok zarar görecek risk gruplarından. Bu risk gruplarının aydınlatılmaları ve medyanın çocukların cep telefonu kullanımını özendirecek yayın ve reklamlar konusunda duyarlı olması sağlanmalı. Hamile kadınların ve çocukların öncelikli risk sınıfına alındığı rapora göre baz istasyonlarının kesinlikle okul, kreş, hastane ve parklar gibi toplu yaşam alanlarından uzak tutulması gerek.
Ankara Tabip Odası tarafından yayınlanan bir basın duyurusunda ise, baz istasyonlarının çalışma prensibi ve olası zararları şu şekilde anlatılıyor:
EMR'ler, iyonlaştırıcı EMR'ler ve iyonlaştırmayan EMRler olarak iki gruptur. İlk grupta yer alanlar yüksek enerjilerinden dolayı çarptıkları monekülleri iyonlaştırarak, moleküllerin yapısını bozarlar ve olumsuz biyokimyasal tepkimeler sonucunda kanser oluşumunu kolaylaştırırlar. Yapılan çalışmalarda x ışınlarına, gama ışınlarına maruz kalan insanlarda, kanserlerin oluşumu (relatif risk) artmıştır. Baz istasyonları, İyonlaştırmayan Elektro Manyetik Radyasyon (EMR) yayarlar, bunlardan dalga boyu olarak, insan vücut kalınlığı içine düşen mikrodalgalar ve altındaki ışınların, insan vücuduna verdiği zararlar yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Baz istasyonları ve cep telefonlarının yaydığı radyasyon insan dokularında pek çok olumsuz etki yaratmakta, dokularda ayrıca ısı etkisi yaratması yoluyla zarar verebilmektedir. Baz istasyonları gibi alternatif akımla çalışan bütün cihazların etrafında bir elektromanyetik alan (EM) oluşmaktadır. Yapılan deneysel çalışmalar, EM alanına maruz kalan deney hayvanlarında her türlü olumsuz etkiyi belirlemiştir. Yine EM alana maruz kalan meslek grupları üzerine yapılan epidemiyolojik çalışmalar, bu gruplarda lösemi ve beyin kanseri ölümlerinin normal halktan anlamlı bir biçimde yüksek olduğunu göstermiştir."
Radyasyon her yerde
GSM firmaları şu ana kadar buldukları her yere baz istasyonu yerleştirdiler; balkonlara, okul bahçelerine, evlerin çatılarına. Konuyla ilgili standartlara göre bir baz istasyonunun 35 metre yüksekliğinde bir kulenin üzerinde olması, ışınlarının direkt olarak hiç bir insanı etkilemeyecek açıda yerleştirilmesi gerekiyor.
Baz istasyonlarının standartlara uygun yapıldığı zaman insana en az zararı vereceğini söyleyen Tehlikeli Oyuncak: Cep Telefonu kitabının yazarlarından Prof. Dr. Selim Şeker, Evde kullandığımız traş makinesinden bilgisayara kadar her elektrikli alet radyasyon yayar ama bu bir anda insanı kanserden öldüren cinsten değildir. Etkileri yıllar sonra çıkar. Cep telefonu baz istasyonları da öyle. Yüksek miktardaki elektromanyetik kirlilik insanın beyni başta olmak üzere bütün vucudunun dengesini bozar. Hatta uçakların bile düşmesine neden olur diyor. Radyasyon konusunda yeterince bilinçli olmadığımızın altını çizen Şeker, radyasyon meselesinin sadece baz istasyonuna indirgenmemesi gerektiği görüşünde.
Gerek Prof. Şeker, gerekse de Prof. Çerezci ısrarla şu gerçeğin altını çiziyor; Elektrikli herşey zaten radyasyon yayıyor, bir de yanlış ve standartlara uygun olmadan dikilen televizyon vericileri ve radyo istasyonları ile baz istasyonları eklenince sağlığımız adına endişe edilecek bir durum ortaya çıkıyor. Uzun vadede ciddi sağlık sorunları yaşanabilir; ayrıca yüksek miktardaki elektromanyetik kirlilik başımıza uçak bile yağdırabilir.
Radyasyon uçağı bile düşürebilir
Prof. Dr. Osman Çerezci ciddi anlamda radyasyon tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuzu teyit ediyor. Ancak Çerezciye göre asıl sorun her yerden yağan radyasyon gerçeğinin dikkate bile alınmaması; Radyasyon konusu ciddiye alınmıyor. Oysa geçmişte gördük ki elektromanyetik kirliliğin yüksek olduğu yerlerde uçak bile düşebiliyor, bilgisayarlı arabalarda nedensiz kilitlenmeler ve kazalar meydana gelebiliyor. İnsan sağlığı üzerinde yaptığı tahribat da bilimsel olarak ortaya kondu. Durum böyle olmasına rağmen evlerin önünden yüksek gerilim hatları geçiriyor, televizyon ve radyo antenlerini gelişigüzel yerleştiriyoruz; yerleştirirken standartlara uymuyoruz. Her yere yerleştirdiğimiz baz istasyonları da ayrı bir sorun.
Özellikle hamile kadınlar ve çocuklar korunmalı
Çerezci ayrıca elekromanyetik kirliliğin duyu organları ile fark edilmediği için kimsenin gündemine girmediğini söylüyor ve uyarıyor; Elektromanyetik kirlilikten olumsuz etkilenme hemen ortaya çıkan bir durum değil. Ancak yapılan çalışmalar gösterdi ki özellikle çocuklar ve hamile kadınlar üzerinde olumsuz etkisi had safhada. Bu bakımdan değerlendirme radyasyonun tek bir sayısal doz değeri için değil, zaman içinde kümülatif etkisi dolayısı ile yapılmalıdır.
TV ve radyo vericileri de radyasyon kaynağı
Anayasanın 56. maddesine göre herkes sağlıklı bir yaşam hakkına sahip ancak etrafımızı çevreleyen radyasyonla ne kadar sağlıklı bir ortamda yaşadığımız şüpheli... İstanbulun değişik noktalarında testler yaptıklarını ancak en yüksek oranın Çamlıcada çıktığını söyleyen Prof. Çerezci, Çamlıcaya yakın oturan birisinin 6 ayda maruz kaldığı radyasyona Taksimde oturan bir kişi ancak 10 yılda maruz kalıyor diyor. Çerezcinin dikkati çektiği tv- radyo vericisinin yol açtığı risk sadece Türkiyenin değil, dünyanın da gündeminde yer ediyor. ABD Oregon Üniversitesinden Dr. W. Morton yaptığı araştırmada Oregon radyo antenine yakın evlerde kanserin arttığını ortaya çıkarmıştı. Bir başka çalışma da Sidneyde Dr. Bruce Hocking tarafından yapılmış ve tv vericilerine 4 km.lik daire içerisinde oturan çocuklarda lenfatik löseminin yüzde 50 arttığı belirlenmişti.
Kaynak: Aksiyon ve Ankara Tabipler Odası
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle