Başörtülü kadın kimdi? Temizlikçi kadındı! | " /> Başörtülü kadın kimdi? Temizlikçi kadındı! | "/>

En Sıcak Konular

Başörtülü kadın kimdi? Temizlikçi kadındı!

1 Ocak 2008 10:05 tsi
Başörtülü kadın kimdi? Temizlikçi kadındı!  
Prof. Nur Vergin, "Artık trendleri Nişantaşı değil varoşlar koyuyor, Nişantaşı'nın trend koyacak mecali yok" diyor. Ona göre AKP'ye kadar Nişantaşı’nda yaşayan biri için başörtülü kadın, temizlikçi kadındı. Şimdi baş köşedeler." Mine Şenocaklı

Türkiye’de köklü bir sosyolojik dönüşüm yaşandığını belirten Siyaset Sosyoloğu Prof. Nur Vergin, “AKP iktidarına kadar Nişantaşı’nda yaşayan biri için başörtülü kadın, gündeliğe gelen temizlikçi kadındı. Ee, şimdi baş köşedeler. İşte bu değişimi yaşıyor Türkiye! Başörtüsü artık Çankaya’da ve rol model olan da o!”

* Bu ülkede Cumhurbaşkanının eşi türbanlı olmasın demek, çoğunluğu başörtülü olan halka bir hakarettir. Dolayısıyla Hayrünnisa Gül’ün türbanlı olması gerilimi yumuşatacak bir hadise olacaktır’ demiştiniz. Peki aksi olsaydı gidişat ne olurdu?

Bir Türkiye var ki, belirli bir yaşam tarzında, belirli bir snoblukta olmayan insanlara yüksek mevkileri uygun görmüyor. Buna benzer bir dönem daha oldu. Süleyman Demirel’in yüzde 54 oyla başbakan olduğu dönemdi. O zaman da ne kıyametler koptu! Vay efendim köylüymüş de, annesi de şöyleymiş de... Neler neler söylendi! ‘Cahil halk oyları’ edebiyatı yapıldı. Oysa ki ‘Çoban Sülü’ denilen bir politikacının başbakan olması Türkiye’de milyonlarca köylü aileyi mutlu etmiştir. ’Belki benim oğlum da başbakan olabilir’ dedirtmiştir onlara. O zaman da ‘köylü olmak’ dışlanma nedeniydi. Oysa Türkiye sosyolojik ve demografik olarak köylü bir ülkeydi.

* Ya şimdi?

Şimdi yeni kentliler, varoşlar çoğunlukta. Türkiye’nin başını çeken metropollerin etrafında yaşayan milyonlarca insan var. Trendi koyan onlar. Trendi Nişantaşı koymuyor. Nişantaşı’nın zaten trend koyacak mecali yok. Nişantaşı’ndaki kadın mecmualara bakıyor, ’Aa bu giyilirmiş’ diyor, giyiyor ve yürüyor. Benim de aslında dahil olduğum kesim bu.

Sarkozy bile ‘Laikliği bir gözden geçirelim’ dedi

* Fazıl Say’ın çıkışını nasıl yorumluyorsunuz hocam?

Fazıl Say çok cesur, çok gözükara bir entelektüel. Böyle bir ortamda bunu söyleyebilmek büyük cesaret ister. O bu konuda kafadan giriş yaparak ünlülüğünü de kullanıyor. Bunları Sarı Çizmeli Mehmet Ağa söylese kimsenin umurunda olmaz. Nitekim bir sürü insan, hatta bir sürü siyasetçi de söylüyor. Ama Sarı Çizmeli Mehmet Ağa muamelesi görüyor. Dünya çapında bir sanatçının bunları söylemesi önemli.

* Ama Say’ın söyledikleri sizin söylediklerinizin tam tersi... ’Bizim Türkiye rüyalarımız biraz öldü. Tüm bakan eşleri türban takıyor. İslamcılar kazandı. Biz yüzde 30, onlar yüzde 70. Başka bir ülkeye gitmeyi düşünüyorum’ diyor...

Fazıl Say’la benim söylediğim arasında bir paralellik var. O da nedir? Türkiye’de yeni bir durum sözkonusu. Ey Türkler, bundan sonra şimdiye kadar yaptıklarımız model olmaktan çıktı, çıkmak üzere. Bu yeni bir şey. Bu yeni şeyin iyi mi, kötü mü olduğu, durduğunuz yere, konumunuza bağlı. İyi bir şey olduğunu düşünmek mümkün, ama çok kötü bir şey olduğunu düşünmek de mümkün. Fazıl Say, kötü bir şey olduğunu düşünüyor.

* Peki siz gerçekten iyi bir şey olduğunu mu düşünüyorsunuz?

İlk tespitte aynı fikirdeyim. Türkiye’de çok radikal, toplumun temellerinden gelen bir değişim yaşanıyor. Uzun zamandan beri başladı bu değişim. Daha da uzun yıllar sürecektir. Ta ki bir gün, ki ne olacağını bilemem, falcı değilim, bir şey olacak, adı konacak ve ondan sonra da tarihçiler diyecek ki, ‘Türkiye makas değiştirdi.’

* Mesela ‘Türkiye İslam cumhuriyeti oldu mu?’ diyecekler?

Kanaatimce Türkiye İslam cumhuriyeti olmayacak. Türkiye’de din olgusu devletle daha bir eklemlenmiş olacak. Ama bu İslam cumhuriyeti anlamına gelmez.

* Yani Türkiye Malezya mı olacak?

Sarkozy geçenlerde çıktı, ’Ülkemizde laikliği gözden geçirmemiz lazım’ dedi. Ve Fransızların Katolik bir toplum olduğunu vurguladı. Adına ’pozitif laiklik’ dediği yeni bir oluşumun başlamasını önerdi. Fransa’da bunu söylemek aman aman bir şey. Orada bile bu yaşanıyor. Kabul edelim bütün dünyada din olgusuna karşı büyük bir rağbet var. İnsanlar ihtiyaç duyuyorlar. Ama Türkiye İran ya da Suudi Arabistan gibi olur diye düşünülüyorsa, hayır. Bu toplum onu kaldırmaz. Türkiye’nin tarihsel gelişimi ve inaç sistemi çok farklı. Biz ne Şiî, ne de Vahabiyiz.

* Yani temelde laiklik olacak?

Evet. Türkiye laik bir devlet olarak kalacak. Din ve devlet işleri ayrı olacak. Ama her ikisi de birbirine daha bir eklemlenmiş olacak. Birbirine sırtını çeviren değil de, daha bir el ele, birbirine daha hoşgörülü olacak.

* Mesela şu anda Cumhurbaşkanlığı resepsiyonlarında içki ikram ediliyor. Edilmeyebilir mi?

Bakın eğer içki yasaklanırsa Türkiye’de ihtilal çıkmaz. Büyük çoğunluğun umurunda bile olmaz. Ama bu AB’ye aday bir ülke için epey tartışma yaratabilir. Detaylar üzerinde durmamak lazım. Biz bu kılık kıyafet ve içki üzerinde kilitlenmiş gibiyiz. Afedersiniz ama Türkiye’nin laik kesimini de içki müptelasıymış gibi görmeyelim. Sanki bir gün içki içmezsek havale geçiriyoruz. Öyle bir durum yok. Fakat ben içkinin yasaklanacağını zannetmiyorum. AKP küresel dünyayla bütünleşmeden yana ve entegrasyon içinde olduğu için yasaklanmayacaktır.

Kabul edelim, artık başka model bir Türkiye var

* Sizin fikriniz nedir? Üniversitelerde türban serbest olmalı mı?

Ben bu konuda net cevaplar veremem. Burada iki şey birbiriyle çakışıyor, hatta çatışıyor. Eğer demokrasi açısından düşünecek olursam, ’Evet serbest olmalı’ diyorum. Fakat bunu der demez, şunu da düşünüyorum; Bu benim Türkiye toplumu tasavvuruma uygun değildi. Bu başka model bir Türkiye.

* Bunu bir geriye dönüş olarak mı düşünüyorsunuz?

Hayır. Bunu irtica olarak da düşünmüyorum. Başka... Benim hayal dünyamda mevcut olmayan, bayılmadığım bir Türkiye modeli. Ama demokrasi açısından düşünürsem ’Haklarıdır’ diyesim geliyor gayet tabii ki. Ama ben memnun olmam... Bugünkü duygularımla beynim arasında bir sorun var. Bunu kabul ediyorum. Bu toplumda pek çok insan da böyle sanırım... Yüzde 70’lik kesim de böyle. İnsanların her zaman beyni ve kalbi paralel gitmiyor. Ben Batı’ya dönük bir Türkiye istiyorum. O yüzden bir iç çekişme var içimde.

* Sizce bundan sonra laik kesimin tepkisi ne olacak?

*Daha önceleri öyle laflar duyuyordum ki, efendim Akmerkez’in önünden dört başörtülü kız geçmiş, geçmesinlermiş. ’Bir dakika’ diyordum, ’Onların da kendi memleketleri. Vize mi alacaklar?’Aman görmek istemiyorum diyorlardı. Ben de ’Gün gelecek onlar aynı şeyi bizim için söyleyecekler’ diyordum.

* Yani?

’Görmek istemiyorum efendim başörtüsüz kimseyi!’ diyenler olabilir...

*Böyle bir tehlike görüyor muunuz?

Hayır. Ama bizim gibilere karşı, son zamanlarda gittiğim bazı varoş mahallelerde hiç de dostça olmayan bakışlarla karşılaştım. Onun içindir ki, düşünüyorum, doğrusu nedir? AKP onlara umut veriyor ve bu umut öfkeyi dindiriyor. Hiçbir kesimin öfkelenmemesi lazım. Sadece onların değil.

* O öfkeli bakışlarda AKP’nin iktidara gelmesinden alınan cesaret de yok mu?

Hayır. O öfkeyi medya kamçılıyor... Laik basında da bir yönlendirme var, laik olmayan basında da... Bu kutuplaşma çok kötü. Sadece din konusunda değil etnik konuda da aynı kutuplaşma başlayacak diye endişem var.

* ‘AKP Radikal İslamcılığa karşı emniyet kemeri’ demiştiniz. Peki Kürt meselesi için de emniyet kemeri olabilecek mi?

*Doğu ve Güneydoğu’da çok oy aldı. Bu yüzden ben diyorum ki, etnik soruna karşı da ’İyi ki AKP var!’ Çünkü Güneydoğu artık tamamen PKK’nın etki alanı içinde değil.

*‘İyi ki AKP var’ diyorsunuz...

Bundan 15 sene önce ne söylerdim, ne temenni ederdim.

* Bir yıl önce der miydiniz peki?

Evet derdim. Çünkü ben öfkeyi çoktandır görüyorum. Sözünü ettiğim öfkeli bakışlar AKP dönemine ait değil. Daha önce başladı, ama şimdi çok kötü bakıyorlar. ’Ne arıyorsun burada der’ gibi... Nasıl ki falanca ahbabımın da ’Ne arıyorlar bunlar Akmerkez’de!’ demesi gibi...

* Üstelik bu kesim üzerindeki baskı uzun yıllardır devam ediyor...

Evet. Birkaç kuşaktır devam ediyor. Bazı yerlerde ancak temizliğe gelenler öyle olabilirdi. Onların örtünme hakkı vardı. Ama gezmek, görmek, vitrinlere bakmak, alışveriş yapmak onlara reva görülmezdi. Ancak evlerin camını silmek için başörtülü biri gelebilirdi. O kadar alıştık ki bu duruma, şimdi hezeyanımız oradan kaynaklanıyor. Başörtülü kadın kimdi? Temizlikçi kadındı. Nokta. Ee şimdi baş köşedeler. İşte bu değişimi yaşıyor Türkiye.

* Kutuplaşma oldu dediniz ya, AKP burada taraf olabilir mi?

Hayır. Tam tersine o kutuplaşmayı törpüleyecek.

* O zaman siz çok karamsar, umutsuz değilsiniz gelecek için?

Hayır. Ama bildiğimiz Cumhuriyet resmi aynı resim olarak devam etmeyecek. Siyasal ve toplumsal tablomuzda yeni tonlarda, yeni bir uslupla çizimleme olacak.
 



Bu haber 1,646 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,007 µs