En Sıcak Konular

İsmet İnönü'nün bilinmeyenleri!

2 Ocak 2008 09:57 tsi
İsmet İnönü'nün bilinmeyenleri! Merhum cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü’nün yakın emniyet posta komutanlığını yapan M. Emin Arıkan, İnönü'ye dair anılarını anlattı. İnönü, suikast girişimlerine ne gibi tedbirler almıştı? Rus denizaltıları tarafından takip edildiğinde tepkisi ne o

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, önce halka açtı köşkü. Ardından entelektüel çevreden misafirler ağırladı 864 rakımlı tepede. Bayramda ise bazı gazeteciler Huber Köşkü’nde konuk oldu cumhurbaşkanına. Aralarında neler konuşulduğunu yıllar sonra tarihe not düşmek isteyenler olduğunda öğrenebileceğiz belki de. Mehmet Emin Arıkan da geçmiş cumhurbaşkanlarından İsmet İnönü’ye dair hatıralara sahip birisi. İsmet İnönü ile yolunun nasıl kesiştiğine gelmeden önce Arıkan’ı tanıyalım biraz.

1926 yılında, Niğde’nin Ulukışla İlçesi’ni ‘dağ başı’ dediği Elmalı Köyü’nde dünyaya gelmiş. Tarımdan ziyade hayvancılıkla geçinen bir köy burası. Arıkan, hayat mücadelesini dışarıya karşı değil de annesine karşı vermiş. Anneye isyan manasında değil tabii bu. Annesinin ‘oğlum buralardan uzaklara gider de açlıktan ölür’ düşüncesinin bir yansıması onun mücadelesi. Mehmet Emin, annesinin bu tavrı yüzünden, zaten köyünden uzaklarda bitirdiği ilkokulun ardından 1942-43 yılında yine zor şartlar altında Niğde Ortaokulu’ndan mezun olur. Başarılı bir öğrencidir. Okuldaki öğretmenlerinden biri, haber vermeden ölçü memuru, yani vergi tahsildarı olarak yazdırır onu. Türkiye’nin yokluk içinde yüzdüğü bu yıllarda yol vergisi başta olmak üzere hayvanlardan da nerede ise ederleri kadar vergi almaktadır tek parti hükümeti.

Aylığı 30 liradan üç ay çalışır burada. Eline 90 lirayı aldığında da Adana’ya gider. Amacı orada öğretmen okuluna kayıt yaptırmaktır. Fakat o yıl kayıtlar erken bitince açıkta kalır ve köyüne döner. Ne annesi ne de babasının haberi vardır bu olaydan. Olay öğrenilince annesi, oğlunun mutlaka köyden uzaklaşacağını hesap ederek bir plan yapar. Ve onu 15 Mart 1944’te, Adana Pozantılı bir ailenin kızı olan Hayriye Hanımla (kimlikteki ismi Sabriye) nişanlayıp evlendirir. Eşini ancak düğünde gören Arıkan, onun için ‘Buna inanın’ diyor şimdi. Mehmet Emin Arıkan, henüz 6 aylık bir kız babası iken Temmuz 1945’te de Antakya 7 sayılı okulda askerliğe adımını atar. 5 ay acemilik döneminden sonra 6 ay da onbaşılık kursunda kalır. Burada iken 1946 seçimleri için Gaziantep Sofular Köyü’nde görevlendirilir: “Sandık ortaya geldi. Vatandaş toplandı. Hiç kimse oy kullanmıyor. Neden kullanmadıklarını sordum. ‘Büyüklerimiz gelmedikçe biz oy kullanmayız’ dediler. Çağırdık büyüklerini, 2 kişi geldi. Lafın enteresanı, gelenlerden biri şöyle dedi. ‘Komşular bir baba ne kadar da kötü olsa elbette ki bir babalıktan iyidir. Aynen. Hiç unutmuyorum. Onun bu sözü üzerine hurra Halk Partisi’ne verdi herkes oyu. İnönü baba, (Adnan) Menderes veya (Celal) Bayar babalık oluyor.” Malum, bu seçimler gizli oy açık tasnif gibi komedi denebilecek yapısıyla da tarihe geçmişti.

Askerliğinin 11. ayında kura çeken Mehmet Emin Arıkan, Ankara Maltepe Jandarma Taburu’na gelir. Ortaokul mezunu olduğundan, jandarma taburu da onu Köşk Muhafız Bölüğü’ne gönderir. O zamanın ortaokul mezunlarının, günümüzün iki üniversite bitirmişlerinden evla olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekiyor. Arıkan, ilk önce Pembe Köşk’ün korumaları arasına katılır. 3 ay burayı bekler arkadaşları ile. Cumhurbaşkanı İnönü, Pembe Köşkü o zaman sadece hafta sonları kullanmaktadır: “Cumartesi pazar günleri hanımıyla gelir, biraz kitap okur filan, çeker giderdi.” İnönü’yü burada sadece yaveri denebilecek askerî yetkililer ziyaret eder, bunlar arasında ordunun her kuvvetinden rütbeliler vardır.

Pembe Köşk’te üç ay geçiren Arıkan, kendisinden önceki Cumhurbaşkanlığı Yakın Emniyet Posta Komutanlığı’ndaki askerin görevini iyi yapamayacağı kanaatiyle yeri değiştirilince, burada vazifelendirilir. İsmet İnönü nereye giderse, 18 kişilik bu yakın koruma postasından seçilen 12 kişi de yurt sathında onunla birliktedir. Kâh Atatürk’ten sonra İnönü’nün kullandığı Beyaz Tren’le yapılır bu seyahatler, kâh trenle ulaşımın mümkün olduğu son noktadan sonra makam arabasıyla… Polis de vardır cumhurbaşkanının yanında, hatta polis askerden daha yakın koruma durumundadır onlara göre.

Tam 21 ay, terhis oluncaya kadar Cumhurbaşkanlığı Yakın Emniyet Posta Komutanlığı yapan Mehmet Emin Arıkan, İnönü’nün bu süreçte hiç yurtdışına çıkmadığını anlatıyor. İnönü’nün bu dönemde, Afyon’ dan batıya gecmedigini ilave eden Arıkan, ‘Onun dışında Türkiye’nin diğer bölgelerinin hepsine gittiğini’ de sözlerine ekliyor. Dolayısıyla Arıkan’ın, İstanbul’dan, Erzurum’a, Kars’tan Afyon’a ve Trabzon’a kadar seyahatler yapan İnönü’ye dair bolca hatıraları olur.

İlginç hatıralardan birine göre Ruslar İsmet İnönü’nün seyahat ettiği Savarona okul gemisini denizaltı ile takip etmiştir. Trabzon’da ziyaretini bitiren İnönü, yürüyerek limanda demirli gemiye doğru yol almaktadır: “Liman’da bir asker, nöbet bekliyor. Fakat asker adeta heykel gibi, hiç kıpırdamıyor. İnönü’nün bir orada askere değer verdiğinin farkına vardım. Baktı, baktı, orada askerin önünde şöyle durdu ve ‘Aslan yavrum’ dedi ve boynunu okşadı.”

İnönü ve beraberindekiler Savarona’daki yerlerini alır, istikamet Samsun’dur: “Samsun’a geliyoruz. Fakat bizi iki de muhrip takip ediyor. Biz bunu sonradan, daha çok yakınlarından, bilhassa polisler bizden çok daha yakın oluyordu ona, onlardan işittik. Bir Rus denizaltısı takip etmiş. Bizim muhripler bunu fark etmiş. Tabii batıralım mı gibi emir istemişler. ‘Yok’, uzaklaştıralım demiş İnönü. Böyle bir söylenti oldu. Amma işin hakikati nedir onu bilemem.” Belki bundan dolayı İnönü’nün makam arabasının camı da daha Köşk’teki askerliğinin ilk dönemlerinde Arıkan’ın dikkatini çekmiştir: “Arabasının camı çok kalındı. Hatta cam değil, mikaydı. Kurşuna karşı.”

1947 yılında Adana’da büyük bir afet olur ve Hadırlı bölgesi ırmağın iki kolu arasında kalır. Nehri eski yatağına çevirme görevi askere verilir. İnönü cumhurbaşkanı olarak burayı ziyaret eder. Kalabalık tarafından karşılanan İnönü, halkın ilgisinden kaçarcasına kendisini arabasının içine atar: “O zamana kadar, gittiğimiz yerlerde hanımından evvel arabasına binmezdi hiç. Orada Mevhibe Hanım’dan önce kendini arabanın içine attı.” Ardından, bölgeyi teftiş etmek için hazırlanan uçaklardan birine yaver ve yardımcıları ile biner İnönü. Bir uçakta da Arıkan’ın da içinde bulunduğu grup yer alacaktır. Fakat uçak çalışırken motorlardan biri alev alınca Arıkan’ın uçma hevesi de kursağında kalır. İnönü, geceyi de Hasan Saka kabinesinde Bayındırlık Bakanı olan Kasım Gülek’in bahçeli evinde geçirir. Askerler de nöbettedir: “Bizim nöbetçiler, beklerken bahçeden portakal koparıp yemiş, kabuklarını yere atmışlar. Sabahleyin Kasım Gülek’in annesi bizim takım komutanına şikayetçi olmuş ‘askerleriniz böyle yapmış’ diye.”

İnönü, Kurtuluş Savaşı’nı vermiş bir komutan olarak askerin en ufak hatasını dahi affetmezdi. Asker bir nedenle tıraş olamamışsa ‘suratın kirlenmiş’ lafını sarf ederdi. Arıkan, bir seferinde de İnönü’yle beraber Erzurum’dan Aşkale, Gümüşhane ve oradan Trabzon’a doğru yol almaktadır. Demiryolu olan yerlere Beyaz Tren’le intikal eden İnönü, sonrasında arabasıyla seyahate devam eder. Aşkale’den sonra, İnönü’nün de o güzergahtan geçeceğini bilen köylüler yolun kenarında bekleşir. Bunun üzerine İnönü arabayı durdurur: “Mevhibe Hanım’ın başında hep siyah bir şapkası vardı. Başı tamamen açık olmazdı hiç. Bir kep gibi devamlı başında bulundururdu onu, öyle bir şapkası vardı. Hatta köylü kadınlardan biri, Mevhibe Hanım daha önce oradan geçmiş ki ona ‘Hani bana bir şapka söz verdiydin. Getirdin mi?’ dedi. O da ‘Unuttum. Söz veriyorum, getireceğim’ dedi.”

Siirt, Mardin ve Diyarbakır seyahatleri de olur İnönü’nün: “Diyarbakır’da üç gün kaldık. Beyaz Tren istasyonda bizi bekliyor. Millet surlarla Beyaz Tren’e gideceğimiz yolu doldurmuş. Emniyet kuvvetleri yeterli olmamış yolu açmak için. Yaverler ‘Paşa sizinle tokalaşacak. Yolu açın’ demek suretiyle yolu açtı. Fakat İnönü, vatandaşlarla selamlaşma şöyle dursun, hızlıca bastı geçti. Trende bulunan bir görevli elini uzattı, merdiveni kolay çıksın diye. İnönü, onun elini de itti. Biz tabii gerideyiz. Vatandaşların bir kısmı ‘Yahu kapadığımız yolu nasıl politik zekasıyla açtı’ derken bir kısmı ‘Bizi kandırdı’ diye veryansın ediyordu.”

Bugün halka açılsa da Köşk, o zaman için bir hadiseye de şahitlik yapmıştı: “Yaşlı bir adam gelmiş ‘Beni İnönü ile görüştürün’ demiş. Niye görüşmek istediğini sormuşlar. Adam, çiftçi olduğunu, hanımının öldüğünü, yeniden evlenmek için öküzlerini sattığını, tekrar evlendiğini fakat İnönü’den öküz isteyeceğini söylemiş. Teklif tabii özel kaleme iletilmiş, İnönü’ye ulaştırılmış mı bilmiyorum. Adamı oradan alıp Gölbaşı’na götürüp bırakmış, uzaklaştırmışlar yani.”

İnönü ailesi köşkte çekirdek aile sayılmazdı. Çünkü İsmet İnönü’nün annesi Cevriye Hanım da, Ömer, Erdal ve Özden’le birlikte Köşk’te yaşıyordu. Arıkan, Cevriye Hanım’ın köşkten dışarıya hiç çıkmadığını, Erdal İnönü’nün, babaannesi Cevriye Hanım gibi çok uzun boylu olduğunu, fakat aile yapılarının sağlam olduğunu söylüyor: “Sağlamlıktan kasıt, anladığımız manada muhafazakarlık değil, geleneksel olarak aileyi bir arada tutmayı söylüyorum.”

Emin Arıkan’ın, yakında vefat eden Erdal İnönü ve ailenin diğer fertleri ile ilgili hatıraları da vardı: “Ben halen Erdal İnönü’nün fizikçi olduğuna suret-i katiye inanmam. Erdal İnönü çok saf biriydi. Fakat bacısı Özden çok yamandı. Erdal ile Özden’e bir İngiliz kadın gelip ders verirdi.”

Hazır konu açılmışken muhafazakarlığı nasıldı ailenin? Mehmet Emin Arıkan bu konuda tarihe şöyle bir not düşüyor: “Ürdün Kralı Emir Abdullah vardı. 1947’de belli bir grubu ile Ankara’ya geldi, 1 hafta kaldılar. Tabii onların devletlerarası görüşmeleri var, onu biz bilmeyiz. Bu bir hafta içerisinde cuma günü onları, İnönü de dahil Hacı Bayram Camii’ne getirdik. İnönü’yü, camiye girmeden geri götürdük. Onun canlı şahidi benim. O zaman askeriz. Bildiğimiz yoktu amma sonradan kendi kendime bilahare ‘ya gelmemeliydi camiye kadar, o adamları yine biz getirirdik. Veya geldiğine göre abdestsiz bile olsa o camiye girmeliydi’ diye düşündüm.”

Arıkan’ın bazı hatıraları, siyasi zeminin aslında ne kadar kaygan olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bizlere. İnönü’nün cumhurbaşkanlığı döneminde Malatya Valisi olan Ahmet Kınık, şehirde iki heykel yaptırır. Biri İnönü heykelidir. Bu heykellerden biri de gençliği temsil eden, biraz müstehcen bulunduğu için kimliği belirsiz kişiler tarafından bir gece müdahale edilen heykeldir. Kınık, açılışa İnönü’yü de çağırır. Olayın trajik tarafı 1960 yılında yaşanır. O zaman İnönü için heykel yaptıran Kınık, Demokrat Parti iktidara gelince bu partinin saflarına geçer ve 1954-57 arasında Adana milletvekilliği yapar. 27 Mayıs öncesinde Kayseri valisi olan ve darbe ile görevinden alınan o Ahmet Kınık, 1960’ın nisan ayında Kayseri’ye CHP Genel Başkanı olarak ziyarete gelen İsmet İnönü’nün içinde bulunduğu treni şehre sokmamak üzere durduran kişidir. Ancak güçlükle de olsa İnönü şehre girebilir yine.

Mehmet Emin Arıkan, 16 Ekim 1945’te, Ankara’da, muayenehanesinde öldürülen ve daha sonra olaya Ömer İnönü ve Genelkurmay Başkanı Kazım Orbay’ın oğlu Haşmet Orbay’ın adlarının karışması ile gelişen, en sonunda da Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın intiharı ile nihayetlenen doktor Neşet Naci Arzan cinayeti ile ilgili de hatırat nevinden şunları aktarıyor: “Olay olduğunda benim köyümden, akrabadan Tahir Türkaslan, Hacı Ali Aydın ve Mehmet Taşpınar diye birileri Ankara Sarıkışla’da asker idiler. Onlar asker iken bir doktor Hasan Ali Yücel’in komünist olduğunu ispata çalışmış. Fakat, adamın durumunun ispat edileceği zannıyla mı neyse Ömer İnönü ile Kazım Orbay’ın oğlu bu doktoru, Yücel’in peşine düşen adamı arabada tepelettiler. Onların Sarıkışla’da bir yakın arkadaşları var. Onu getiriyorlar. Ona ‘Ben yaptım’ dedirtiyorlar bunlar. Adlarını verdiklerimin ifadesi. Benim bunlardan edindiğim bilgi bu.”

İsmet Paşa’nın, doktorunun tavsiyelerinin dışına hiç çıkmadığını söyleyen Arıkan, başbakanlığın nöbet değişimlerini de yaptırır zaman zaman. Köylünün ihtiyaçlarına her şeyden önce koştuğu için annesinin ‘Allah Emin’imi el içün yaratmış’ dediği Arıkan, aradan yıllar geçmesine rağmen anlatırken hâlâ gözlerini yaşartan bir hadise de yaşar: “Bir gün başbakanlığın nöbetini değiştirdim, Pembe Köşk’ün yanında yeni tamir ettikleri böyle piramit gibi küçük bir köşk var. Fevzi Çakmak Paşa da 1948’de Millet Partisi’ni kurduğundan dolayı İnönü’nün Çakmak’a karşı rahatsızlığı var. Fevzi Paşa bu köşkü kullanıyor. Ben başbakanlık nöbetini değiştirdim. Beni beklemiş o avlunun demir kapısında. Çağırdı. ‘Oğlum, asker’ dedi ‘buralara gelip gittiğinizde biraz dikkat edin.’ O demir kapıya pislik sürmüşler. (Ağlıyor) Onu gösterdi.”

Vatandaşa temel ihtiyaçların adilane dağıtılmadığını görerek Vatan Cephesi olayları sebebiyle 1957’de üç yıllığına CHP’li olan Mehmet Emin Efendi, Temmuz 1948’de terhis olurken Köşk’te polis olarak kalması teklifini de geri çevirmiş, muhafazakar olan eşi o ortamda rahat edemez diye tercihini eşinden yana kullanmıştır.

Aksiyon



Bu haber 9,500 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,109 µs