En Sıcak Konular

Geçmişini pazarlayan adam: Ahmet Hakan!

3 Ocak 2008 15:03 tsi
Geçmişini pazarlayan adam: Ahmet Hakan! Ahmet Hakan'ın kendisi gibi bir 'dönek' olarak tanımladığı Mümtaz'er Türköne, kendisine 'eyyamcı' diyerek cevap vermişti. Ahmet Hakan'ın 'eyyamcılık' tabiri üzerine yazdığı cevap yazısına Türköne de bir misilleme yaparak 'Geçmişini pazarlayan ad

Mümtaz'er Türköne/ Zaman

Geçmişini pazarlayan adam

"Dönek" lafı ideolojilerin dar dünyasına ait; ama bu sözü önüme koyan Ahmet Hakan'ı galiba eksik anladım. "Dönekliğe racon kesmek" elbette işi bilenlerin hakkı.
"Dönekler kulübü"ne adam devşirmeye kalkmak ise farklı. İkincisinde hafif bir nedamet, yeni hayatında hissettiği yalnızlık, bol miktarda içinde bulunduğu şartlardan rahatsızlık var. "Bakın sadece ben dönek değilim, başkaları da var" türünden bir ferahlık arayışı. Ahmet Hakan ikincisini yapmış. Ben ise onun sığacağı kalıbın döneklik değil, eyyamcılık olduğunu söyleyerek dünyasını yıkmış ve sınırlarını zorlamışım. "Can yakma" maksadıyla yan yana getirdiği cümlelerden hiçbirinin bana ait olmaması, sadece dedikoduya dayanması bu yüzden olsa gerek. Niyetim Ahmet Hakan'ın canını yakmak değildi; ciddiyetsizliğin hesabını sormaktı. Bana yönelttiği, "Şu dönekliğin hesabını ver" sorgulamasını, "Diyarbakır Amed olsun" sözüne dayandırdı. Ben böyle bir şey söylemedim. Önümüzdeki geleceği resmederken uluslararası sözleşmeleri referans göstererek ihtimallere dair örnekler verdim.

Ahmet Hakan'ı "döneklik sığınağı"ndan çıkartmak lâzım. Kimse ondan bir ideolojinin veya inancın emrinde olmasını beklemiyor. Kimse onu fikirlerini değiştirdiği için suçlamıyor. Kapitalist sistemin mantığı içinde bir yeteneğiniz varsa ücret mukabili bunu satarsınız. Muhkem bir zekâ, kuvvetli bir natıka, cevval bir kalem yazarlık mesleği için sermayedir. Ahmet Hakan'da saydığım yeteneklerin hepsi var. Ama o kendisinde yeteri kadar mevcut olan bu yetenekleri değil, bambaşka bir şeyi sermaye olarak kullanıyor. Neyi dersiniz?

Önce bir düzeltme: Ahmet Hakan'ın verdiği ve arkasına sığındığı örnek yanlış. Kendi macerasına meşruiyet ararken "dönekliğinin hesabını vermiş biri" sıfatıyla Taha Akyol'u öne sürmesinden bahsediyorum. Taha Akyol'un benim fikir geçmişimde önemli bir yeri var ve Ahmet Hakan'ı düzeltecek bilgiye sahibim. 1976 yılında "militan" sıfatıyla ilk defa karşısına çıktığımda "kavga işlerini bırak, kitap yaz" nasihatini (dinlemediğim için hâlâ pişmanım) aldığım Taha Akyol ile bugünün Taha Akyol'u arasında bağlı olduğu "siyasî değerler" bakımından hiçbir fark yok. Aynı demokrat, aynı özgürlükçü kişilik ve millî konularda aynı hassasiyete sahip fikir adamı. Elbette mevzular değişiyor; o günün sosyal değişmesi bugün küreselleşme başlığı altında. Şartlar değişiyor: O gün soğuk savaş vardı bugün ise bambaşka bir dünya.

Ahmet Hakan'ın sermayesi, arasına kalın bir çizgi çektiği kendi geçmişi. Ahmet Hakan, onu var eden, onu kimliğini ve kişiliğini oluşturan geçmişini ve ilişkilerini pazarlıyor. Bir zamanlar içinde ısındığı cemaati, dostlarını ve dostluklarını piyasaya sürüyor. Yazdığı yazılara, onu "farklı" kılan sözlerine bakın: Hepsi artık reddettiği geçmişinden geliyor. Geldiği eve beraberinde getirdiği bohçasından çıkarttıklarını gösteriyor herkese. İmam hatipli olmasa, "İmam hatipler kapatılsın" sözünün bir değeri olur mu? İçeriden biri olarak konuşmasa eskiden tanıdığı bugünün ricaline dair yazdıklarının bir anlamı kalır mı?

Peki bunun adı döneklik mi? Size şaka gibi gelebilir ama Ahmet Hakan sadece yeni pozisyonunu kavrayamamış biri. Gazetenin münhâl muhafazakâr yazar kadrosuna alınıyor; ama o aynı soyadını taşıdığı köşe komşusu ile akraba çıkmaya çalışıyor. Patronun suçu yok. Kimse kendisinden böyle bir şey beklemediği halde o sınıf atlamayı saf değiştirmek sanıyor.

Geçmişimiz kimliğimizdir, ne amaçla kullanılırsa kullanılsın değişmez ve yok edilemez. Ahmet Hakan hâlâ aynı mahallenin çocuğu; bu yüzden kavgası kendi içinde sürüyor. Demek ki hâlâ umut var. Ben onun yerinde olsam sergilediğim bohçayı kapatır, ceviz bir sandığa kilitler ve kimseye göstermezdim. Geçmişte kalan dostluklarımı, bana güvenen insanların namusuma emanet ettiklerini pazara sürmeyi bırakır başka bir mesleğe el atardım. Mesela magazin yazarlığı?

Çokça karşılaştığım "Neden muhatap alıyorsun?" diyenlere cevabım: Sözüm aslında Ahmet Hakan'a değil, bugünün pırıltılı gençlerine. Faust'u okumak yerine gazeteyle yetinmeyi tercih edenlere.

Beni var eden geçmişimde bir cemaat sıcaklığının izi yok. Bana yol gösteren, yardım eden, elimden tutan ağabeylerim ve büyüklerim olmadı. Ahmet Hakan'ın sermayesini oluşturan geçmişine bu yüzden gıpta ediyorum. Benim sadece kavga ederken edindiğim ve bugüne kadar bir tekini bile kaybetmediğim dostlarım var. Demek ki, döneklik ve eyyamcılık arasındaki farka dair söylenecek daha çok söz duruyor önümde.
 



Bu haber 734 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,062 µs