Anayasaya hukukçular arka çıktı!

4 Ocak 2008 09:10 tsi
Ak Parti'nin son şeklini verdiği yeni anayasa taslağı hukukçulardan destek gördü. Hukukçular, anayasanın pek çok maddesinin demokratikleşme yolunda olduğunu savunurken, bazılarının da uygulama alanı bulamayacaklarından endişeli olduklarını belirttiler. G

Zaman'ın dün yayınladığı taslağı değerlendiren Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar, cumhurbaşkanının yetkilerinin kısılmasını önemli buluyor; Köşk'ün parlamenter demokrasinin ruhuna uygun yetkilerle donatılması ve temsilî bir konuma getirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Coşar'ın üzerinde durduğu diğer düzenleme ise yıllardır süren bir tartışmayla ilgili. Baro Başkanı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yüksek Askerî Şûra kararlarına yargı yolunun açılmasını destekliyor. Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya da üniversitelerde kılık kıyafetin serbest bırakılmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor; ancak düzenlemeye sınırlama getirilmesine itiraz ediyor.

Kılıçkaya'ya göre, taslakta belirtilen, 'ceza hukuku ve genel ahlaka aykırı olmamak' şartı ileride sorun oluşturabilir. Çağdaş Hukukçular Derneği'nin eski başkanı Hüseyin Yüksel Biçen ise genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması maddesine işaret ediyor. Bunun kulağa hoş geldiğini vurgularken, gerçekleşmesinin zor olduğunu düşünüyor. Yeni anayasa süreci Haziran 2007'de başladı.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Prof. Dr. Ergun Özbudun'dan bir taslak hazırlamasını istedi. Özbudun'un başkanlığındaki Bilim Kurulu'nun hazırladığı taslak, ağustos ayında Erdoğan'a teslim edildi. Ardından AK Parti'nin hukukçu kurmayları tarafından yeniden şekillendirildi. Dün Zaman'da yayınlanan taslak, hukuk örgütleri tarafından olumlu karşılandı.

Ankara Barosu Başkanı Vedat Ahsen Coşar, 1982 Anayasası'nın dönemini artık tamamladığına ve yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğuna dikkat çekti. Yeni anayasanın, insan hak ve özgürlüklerini, bireysel özel alanları 'ama'sız koruyan, sivil toplumu güçlendiren, özgürlükçü ve demokrat bir anayasa olması gerektiğini kaydetti. Coşar, "Öncelik devlet değil birey olmalı." ifadesini kullandı.

Coşar, taslaktaki cumhurbaşkanlığının yetkilerinin kısıtlaması yönündeki düzenlemelerin yerinde olduğu görüşünde. Cumhurbaşkanlığı makamının parlamenter demokrasinin ruhuna uygun yetkilerle donatılmasını ve temsilî bir konuma getirilmesini istiyor. Yargı ile ilgili konularda Köşk'e tasarrufta bulunma imkânı verilmemesini talep ediyor. Yine taslakta yer alan Yüksek Hakimler ve Savcılar Kurulu ile Yüksek Askerî Şûra kararlarına yargı yolunun açılması yönündeki hükmü destekliyor.

Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya, "Ceza hukuku veya genel ahlâka aykırı olmamak kaydı ile hiç kimse kılık ve kıyafetinden dolayı yükseköğrenim hakkından mahrum bırakılamaz." şeklindeki maddeyi oldukça önemli buluyor. Ancak bir eleştirisi var: "Kılık kıyafetle ilgili genel ahlakın ölçüsü ve sınırlarını belirlemek sorun olabilir. Ceza yasasına göre yasak olan bir konu zaten yasaktır, bunu anayasaya koymanın anlamı yok.

Devrim yasalarında kılık kıyafet yasağı zaten bulunmuyor. Anayasa'ya kısıtlayıcı hüküm olarak koymak doğru değil. 'Kılık kıyafet dolayısıyla kimsenin eğitim hakkı engellenemez' cümlesi çok daha doğru olacaktır." Eski Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Hüseyin Yüksel Biçen, başörtüsü meselesi çerçevesinde ciddi tartışmalar yaşanacağını öngörüyor. Diğer taraftan Genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması maddesinin fantezi olduğunu savunuyor. Biçen, şöyle devam ediyor: "Şemdinli davasını hatırladığımızda fantezidir. Kulağa hoş gelir; ama uygulama kabiliyeti olmayan maddelerdir. HSYK kararlarına yargı yolunun açılması da önemli."

Zaman

Bu haber 224 defa okundu.