Babaoğlu isyan etti!

7 Ocak 2008 19:40 tsi
Haşmet Babaoğlu bugünkü yazısında ''Yok! Artık buna isyan ediyorum'' diyerek, Taksim’deki tacizci magandaları fırsat bilerek milleti aşağılamaya; halkı bir kez daha horlamaya çalışanlara isyan etti. Babaoğlu, bu görüntüler fırsat bilinerek kurul

Haşmet Babaoğlu  / Vatan 
 
Magandalar yüzünden halkı horlamak! 

Yok! Artık buna isyan ediyorum...

Taksim’deki tacizci magandaları fırsat bilerek milleti aşağılamaya; halkı bir kez daha horlamaya çalışanlara isyan ediyorum...

Öyle bir hava yaratıldı ki...

Öyle tilkice bir hava ki...

Yeni bir “seçkinci” siyasal bakışın onay görmesi için neredeyse bütün halkı, bütün erkekleri, sokaklarda dolaşan herkesi maganda ilan edecekler.

Çünkü olay tiksindirici...

Ekranlarda durmadan döndürülen görüntülere bir kez bile bakan, yalnız oradaki maganda sürüsünü değil kendisini de suçluyor farkına bile varmadan...

“Ne aşağılığız biz” diyor içinden.

Ve bunu derken de her toplumda, her memlekette böyle aşağılık erkek sürülerinin var olduğunu unutuveriyor.

Tezgâh şu mu yoksa?

Böyle birkaç olay daha arka arkaya geldi mi, eh, birikmiş olanları da sayın, sonunda memleket medya marifetiyle ikiye ayrılacak: Bir tarafta maganda halk, öte tarafta eğitimli seçkinler!

Sonra da diyecekler ki... E, bu magandalarla demokrasi mi olur canım!

O zaman gelsin “seçkinler”in iktidarı!

Abartıyorum sanıyorsanız, malum haberlere bakmıyor, malum yazarları okumuyorsunuz demektir.

İşi Taksim’deki maganda tacizinin suçlusu olarak iktidarı ve ülkedeki siyasal-sosyal atmosferi gösterme noktasına kadar götürdüler!

Ne mantık tanıyorlar ne de sosyolojik farkındalıktan nasiplerini almışlar!

Pes! Vallahi pes!

Aslına bakılırsa belli ki Taksim’i, Beyoğlu’nu da bilmiyorlar; ne cefasını çekmişler oraların ne de keyfini sürmüşler!

Maksatları başka çünkü!

Oysa tacizciler hakkında “bağımsız yargı”dan çıkan karar bu meseleleri çok daha köklü bir zeminde tartışmamız gerektiğini gösteriyor.

*****

Geçmişten bir Trafalgar gecesi

Yıllar önceydi...

Londra’da bir cumartesi gecesi İtalyan arkadaşımla “Jesus Christ Superstar” müzikalinden çıkıp Trafalgar Meydanı’na kadar yürüdük.

İngiltere’ye sürgün gelip yerleşmiş Şilililer meydanda açık hava partisi veriyorlardı. Bizim için de hoş sürprizdi bu!

Şarkılar söyleniyor, danslar ediliyordu.

Meydan boş içki şişeleri ve alkol yükünü çoktan almış kalabalıklarla dolmaya başlamıştı.

Bir ara burunları pancar kırmızısına bürünmüş, nefesleri bira fıçısı kokan bir grup adamın iki turist kızı sıkıştırdıklarını gördük. Bir süre sonra kızlardan birinin ağladığını ve adamlardan birinin kafasına yumruk indirdiğini gördüm.

Önce yakında polis var mı diye bakındık ama geç olacaktı! Şililer de hiç aldırmıyorlardı; onlar “venceremos” rüzgârına kapılmışlardı.

Serde gençlik var tabii o yıllar.

Koştuk! Kızları bir kenara çekip kalabalığın içine daldığımız gibi bir güzel dağıttık. Sonra anladım ki, meydanda bulunan iki Türk de bizimle birlikte girişmiş adamlara!..

Polisler gelince de, ne yalan söyleyeyim, başımız belaya girmesin diye o iki Türk’ün tavsiyesiyle İtalyan arkadaşım ve ben oradan sıvıştık.

Ertesi gün olayı anlattığım İngiliz ev sahibem “ah deli çocuklar” demişti; “o saatte orada ne işiniz var?”

“Ama güzeldi; Trafalgar çok güzeldi, hele Şilililerin şarkıları harikaydı” demiştim.

Bunları neden hatırladım? Şundan...

Şimdi Taksim’deki olayın görüntülerini Youtube’a koyan gençler, o görüntülerin altına kimi Batılılar “arkadaşlar bunlar maalesef bizde de sık rastlanan şeyler, buradan kalkarak ülkenize ve halkınıza haksızlık etmeyin” yazıyor diye hiç şaşırmasınlar!

Bu olayları önleyelim. Suçlulara hak ettikleri cezaları verelim.

Ama olup bitene duyduğumuz öfkeyi toplumsal bir histeriye çevirmenin alemi yok!

 

 

Bu haber 590 defa okundu.