Nükleer bakla: ‘Türkiye tehlike mi?’

8 Ocak 2008 15:11 tsi
Tam da bütün ‘radikal gruplar’ nükleer bomba arıyor denirken, tam da İran nükleer yaptı yapacak kavgası sırasında, tam da nükleer sahibi Pakistan birbirine girip, Butto öldürülmüşken, tam da Abdullah Gül ABD’ye giderken… Habere bak

Ne haberi ne de analizini uzatmaya niyetimiz yok. Aslında durum tam da spot da okuduğunuz gibi. İki gündür gazetelere, üstelik takdir de etmek lazım, dört başı mamur biçimde sunulan ABD kaynaklı haber: Türklerin üstelik resmi görevliler eliyle ABD’nin “devlet sırrı, kritik ve elbette gizli nükleer bilgileri”ni ele geçirdiğini, üstelik bunu İsrail ve Pakistan ile birlikte yaptığını bangır bangır söylüyor.

Kaldı ki bu haberleri yayınlayan gazeteler ellerindeki bilgileri Amerika’nın istihbarat servisleri içindeki kaynaklara da doğrulatmışlar.

Detayları çok ve uzun. “Heyecanlı macera” türündeki bu olay, bol tefferruatla matbuatta var. Ama kaçma kovalama faslından sonra elde sadece, “söylenmeyen” ama zihlinlere çakılan bir iki nokta kalıyor.

Birincisi Türkiye’nin “nükleer güç bilgisine” belki zımnen “nükleer güce” sahip olduğu imajı kuvvetlice yaratılıyor. Türkler bu durumda, Amerika’nın en mahrem ve sıkı korunan bilgilerini ele geçirmekle kalmıyor, bunları paylaşıyor hatta satıyor.

Bu durumda bu bilgilere Ankara’nın sahip olmaması da haliyle düşünülemez. Yani bu haberlerin arkasındaki güç Türkiye’ye ve dünyaya, “Türkler nükleer güce sahip” diyor.

Bu cümle akıllardan bir kere geçirildiğinde ise, “belli ülkeler” dışında nükleer tehkile arz edebilecek diğer ülkelerle aynı potaya dökülüyorsunuz.

Ama daha kötüsü de var. Çünkü bu iddialara göre biz Türkler, ellerindeki belgeleri kopyalayıp bir de satmış! Nereye? ABD’nin “rouge state” dediği “haydut devletlere” gitmesinden, hatta El Kaide’ye ulaşmış olmasından kuşkulanılıyor?

Böylece Türkiye ya da bu işi yapan Türkler, El Kaide’ye nükleer sır satan bir pozisyona sürükleniyor. Bir kere yeri gelmişken ve iddialar doğruysa ülkemizin istihbarat teşkilatını bolca kutlayalım. Kesinlikle hak ediyorlar.

Zira dünyada ele geçirilmesi zor denen bir-iki konudan biri olan bu bilgileri ele geçirmek her babayiğidin harcı değil. Zira iddiaya göre MOSSAD bile bizden almış oluyor!

Ve tabii kritik soru. Madem ABD’nin elindeki bilgilere bile sahibiz, o halde kolaylıkla nükleer silah yapabiliriz! Peki yaptık mı? “Zurnanın zırt dediği yer” tam burası.

Bu konuda müsterih olabiliriz. Bakın ABD istihbarat kaynakları (CIA) satır satır bunun için ne söylüyor. Ama dikkatli okuyalım; “Türkler ABD’den nükleer sırları elde ederek Pakistan ve İsrail ile paylaştı. Türkiye’nin nükleer silah üretme niyeti olduğuna dair elimizde bir işaret yok. Ancak Türkler tüccarlık yapıyor. Bildiğim kadarı ile 1990’ların sonundan beri nükleer arenada önemli bir oyuncu haline geldiler.”

Nefis. ABD istihbaratı için mükemmel bir açıklama örneği. Türkiye’yi sağa sola saldırma niyeti olan, nükleer hırsları olan İran gibi bir ülke statüsünden çıkarıyor ama iki şeyle itham ediyor. 1) Nükleer hırsızlık ve casusluk. 2) Tehlikeli yerlere satmak. Hatta önce Pakistan’da terör grupları ile bağlantıları olanlar üzerinden belki El Kaide’ye?

İyi güzel de tam da şu sıralar ABD bunu niye yapıyor? Yoksa ABD yönetimi yapmıyor da ABD yönetimi içinden bir klik mi yapıyor? Hızla güç kaybeden ve bu iktidarı kısa süre sonra tamamen kaybedip, Ortadoğu üzerine planları suya düşecek bir grup mu?

www.iyibilgi.com Ankara

Bu haber 1,496 defa okundu.