Musluk tamirinde iki fayans kırılmış gibi!

9 Ocak 2008 11:20 tsi
Taraf yazarı Yıldıray Oğur, Diyarbakır’daki patlamada ölen çocuklardan Engin’in aşkı beklerken ölümle tanıştığını yazıyor. Engin’in acısı içimizi yakıyor. Katillerin buz gibi açıklamaları ise kanımızı donduruyor. İşte Oğur'un dilinden E

Yıldıray Oğur/ Taraf

Dün Diyarbakır saldırısında ağır yaralanan çocuklardan biri daha öldü. Siz haberleri ölenlerin sayısı 6’ya çıktı diye alacaksınız. Ben sizi 6. kurban ile tanıştırayım. Engin Taşkaya. Google’a Engin Taşkaya diye yazdığınızda yaralanması ve ölüm haberleri dışında bir sitenin forumuna düşülmüş bir notla karşılaşıyorsunuz. Bir arkadaşı yazmış. Engin de o dershanenin önündeymiş. Hatta hep o dershanenin önündeymiş. Ama dershane öğrencisi olduğu için değil. Sevgilisini görmek için. Dershanede öğrenci olan kız arkadaşı ile buluşmak için yine o saatte o yerde beklemekteymiş.

Ayrıntılar var ama uzatmayacağım. Siyasetin ancak vicdanlar susturularak yapıldığı bu ülkede bilmedikleri büyük bir savaş oyununun ortasında kalmış tüm bu küçük insanların öyküleri kimin umurunda ki? Bir patlamayla verilen büyük siyasi mesajların yanında, onlar mı yaptı bizimkiler mi telaşesine düşmüşler için Engin’in aşkı uğruna ölüme gitmesi üzerinde konuşulacak bir mesele midir?

Belki birilerinin sahiden umurunda olmuştur diye ümitle internette dolaşmaya devam ediyorum yine. Başka bir Diyarbakırlı’ dan bu satırlar. Bu kez PKK’nın askeri kanadı HPG’nin resmi  sitesine patlamadan sonra konulmuş imzalı bir yazıdan: “Ben de Amed de yıllarca yaşamış biri olarak belirtiyorum ki, cesetleri hemen olay yerinden kaldırılan bir çok askerle beraber ölen gençlerin ailelerinin TC devletinin kirli politikalarına alet olmamaları gerekiyor. Gerçekleşen olayda içinde subay ve astsubayların olduğu bir otobüs hedeflenmiş. Türk genelkurmayı, olayda ölen sivillerin ölümünü ön plana çıkararak, o otobüste cayır cayır yanan askerlerinin durumundan bahsetmiyor gibi bir durum var. Tabi ki Kürdistan’ın başkentinde yaşayan genç öğrencilerin de ölmesi üzücü olmuştur. Bu son olayda askerin ne kadar sivillerin yaşamını tehlikeye attığına bir örnek. Savaş halinde olan bir gücün böyle rahatça halkın yaşadığı mekanlarda sivil otobüslerle dolaşmaları, sivil halk için bir tehlikedir.” Aynı sitede başka biri ise şöyle diyor:  “Sen kalk savaş uçaklarınla sivil köyleri yerle bir et, eh birileri de kalkıp Amed de işgal edilmiş Kürdistan’ın başkentinde kendine sefa süren ve insanların kanı üzerinden kendini yaşatanlara, insani tepkisi gösterir”

Yani Engin yanlış zamanda yanlış yerdeymişsin. Katillerinden biri üzgün ölümüne. Ama sakın ailen ağlayıp devlete hizmet etmesin diyor. Hem sen “Amed işgal edilmişken Diyarbakır’ın en lüks caddesinde kız arkadaşınla sefa sürerken” bunların başına geleceğini düşünemedin mi? Tüm bu siyasi kavgada musluk tamir edilirken kırılmaları üzücü olmuş bir iki fayans hükmünde olduğunun farkında değil miydin?

Bu ne dikkatsizlik. Daha bundan kısa bir süre önce 12 Eylül 2006’da yine Diyarbakır’da bu kez Koşuyolu parkında yaz gezmesine çıkmış kalabalığın arasında patlayan bombanın kıydığı 7 çocuktan hiç ders çıkarmamışsın. Orada yaşıyorsan, kör şiddetin vahşi yasasını bilmen gerekirdi. Kısasa kısas. 6 aylık Şilan’a, 9 aylık Abdullah’a, iki yaşındaki Nazar’a, dört yaşındaki Nazlı’ya kıyanlar koskoca adam olmuş, sevgilisi olacak yaşa gelmiş sana kıymazlar mı sanıyordun?  Bu coğrafyada katillerin hepsinin ideolojisi aynıdır. Her katilin bir makul gerekçesi vardır. Ve her katil arkasında onu en fazla “ şiddete karşıyız” samimiyetsizliği kadar kınayacak bir suskunlar kitlesine güvenerek bu işlere girişir. Koşuyolu’ nda çocuk öldürecek maddelerle yapılmış o bomba patladığında büyük bir sessizlik oldu benim yaşadığım yerlerde.  “Katil galiba bizden” sessizliği. Bebek ölümlerini göstermedi televizyonlar. Vicdan sahibi birleri sahte birkaç kınamadan ilerisini yapar diye. Oralarda ise pankartlarında demokrasi, barış, özgürlük geçen büyük kitleler yürüdüler, belediyelere siyah bayraklar asıldı, hatta öldükleri yere anıtlar yapıldı. “Katil onlardan” sloganlarıyla. Şimdi sizin hikâyeleriniz anlatılacak buralarda. “Katil onlardan” çünkü yine. Ve orada kimse sizin için anıt dikmeyecek. Bu kez “Katil galiba bizden sessizliği” sırası onlar da çünkü.

Sessizliği duyulmasın diye sessizce söylenmiş “derin provokasyon” sözleri kesecek. Sizin için örgütlü kitleler yürümeyecek. Açıklama üstüne açıklama yapılmayacak. “Kaza olmuş”  diyenlere “bir daha olmasın ama çok zor durumda kalıyoruz siyaseten” diye nasihat edilir belki.

Koşuyolu’nda 7 çocuk öldürülmüştü. Şimdi seninle birlikte 5 oldu çocuk sayısı. Hastanede ağır yaralı olan çocuklar var. Kısasa kısas. Çocuğa karşı çocuk. Sessizliğe karşı sessizlik. Bizim katillerimize karşı, onların katilleri.

Buralarda artık çok kötü insanlar yaşıyor Engin. Sen yanlış yerde, yanlış zamanda beklemişsin aşkı.

Bu haber 1,818 defa okundu.