En Sıcak Konular

ABD, Irak'ın güvenliğini Türkiye'ye bırakır mı?

9 Ocak 2008 18:07 tsi
ABD, Irak'ın güvenliğini Türkiye'ye bırakır mı? Amerikan yönetimi bir süredir Irak’tan çekilmenin yolunu, yöntemini araştırıyor. Çekilecek ama doğacak boşluğu dolduracak gücü bir türlü bulamıyor. Bunu ilk önce paralı askerlerle yapabileceklerini düşündüler ama o da bir skandala dönüştü, işlemedi.

Serdar Turgut/ Akşam

AMERİKAN yönetimi Irak’tan çekilmenin yolunu arıyor. Ama oluşacak boşluğu doldurmak için bir müttefiğe ihtiyacı var. Buna da ancak Türkiye’nin gücü yeter. Bu iş ABD’nin çıkarına ama Türkiye’ye neler getirir belli değil.

Cumhurbaşkanı Gül’ün Amerika seyahati, bölgemizde oynamakta olduğu büyük oyunun son rötuşlarını atmaya çalışmakta olan ABD’nin işini hayli kolaylaştıracağa benziyor.

Gül’ün özenle seçerek yanına aldığı gazeteci grubunda, Türkiye-ABD ilişkileri konusunda en tecrübeli konumda bulunan Milliyet’ten Sedat Ergin yazısında, cumhurbaşkanının uçakta yaptığı uzun sohbette ağzına bir defa bile Avrupa’yı almadığını söylemiş. Bu bizim de Türkiye’de dikkatimizi çekmekte olan bir husus.

Amerika zaten uzun zamandır Avrupa yürüyüşümüzün bir yol kazasına uğramasını, bölgede kendisiyle birlikte davranmaya mecbur durumda kalmamızı planlıyordu.

PKK ile yaşanmakta olan problemler, ABD’ye hedefine ilerleme yolunda büyük imkan yarattı.

Kuzey Irak’ta PKK’yı etkinsizleştirme operasyonu, Amerika’yı ikna etmeden mümkün olmadığı için Başkan Bush, Erdoğan’ın ziyaretinde gündeme gelen konunun üzerine atladı ve PKK’yı Amerika’nın düşmanı ilan etti. Türkiye ile ortak davranacaklarını kayıtlara geçirdi.

Bu gidişat kontrol altında tutulabildiği takdirde Türkiye’nin lehine sonuçlar doğurabilecek potansiyel taşıyordu.

Ancak Cumhurbaşkanı Gül, Amerika yolunda yaptığı açıklamada “PKK aradan çıkarsa, Türkiye’nin Irak’a katkısı 10’a katlanır” diye bir cümle de kullanmış.

Eğer yeni pozisyon buysa Amerika’nın bu önerinin üstüne atlayacağı da kesindir.

Irak’a katkıdan ne anlaşıldığı pek tabii ki açık değil. Eğer bundan Kuzey Irak’a Türkiye’nin yaptığı ekonomik katkı anlaşılıyorsa o zaman hiçbir sakınca yok.

Türkiye’nin Kuzey Irak’ta kendisine bağımlı bir ekonomiyi kurup yaşatmasının ulusal çıkarlarımıza uygun olduğu düşüncemizi bu köşede geçmişte defalarca belirtmiştik. (Yazının bu aşamasında bu gazetenin içinde yer aldığı holding bünyesindeki şirketlerden bir tanesinin Kuzey Irak’ta petrol arama işinde olduğunu açıklamamın okuyucuya saygı gereği olduğuna inanıyorum).

Ancak Amerika’nın, Türkiye’nin katkısı meselesini sadece bu bağlamda düşündüğü de şüphelidir. Amerikan yönetimi bir süredir Irak’tan çekilmenin yolunu, yöntemini araştırıyor. Çekilecek ama doğacak boşluğu dolduracak gücü bir türlü bulamıyor. Bunu ilk önce paralı askerlerle yapabileceklerini düşündüler ama o da bir skandala dönüştü, işlemedi.

Bu çerçevede Amerika, Türkiye’nin katkı artırma önerisini, Irak’ın güvenliğini Türklere bırakmak olarak da yorumlayabilir.

İşte büyük oyun denilen şey de budur.

Bilmem dikkatinizi çekti mi; ordumuzun bir süredir yaptığı operasyonlar, bunun dünyaya anlatılış biçimi, İsrail’in modeline ne kadar da benziyor.

Türkiye gücüyle, dış müdahaleciliğiyle, bölgenin ikinci bir İsrail’i olmayı hedeflemiş olabilir gibi görünüm var ortada.

Eğer Gül’ün dediği gibi Irak’a katkımız 10 kat, belki de daha fazla artacaksa bunun içinde silahlı güç katkısının da yer alıp almadığı da netleştirilmelidir.

Amerika bölgeden fiilen çekilecek fakat oluşacak boşluğu doldurması için bir müttefiğe ihtiyacı var. Buna da ancak Türkiye’nin gücü yeter.

Bu iş Amerika’nın çıkarınadır ama Türkiye’ye neler getireceği götüreceği de belli değildir.

Türkiye bölgenin yeni eli sopalı abisi olacaksa ve düşünsenize; Irak şehirlerinin sokaklarında artık Türk askerleri devre gezecekse, tüm bu gelişmelerin Türkiye açısından çok önemli bir yön değişimi ve risk içerdiğini de görmeliyiz.

Amerika daha uzun planda İran unsurunun da pasifleştirilmesi işini Türkiye’ye ihale etmeyi düşünebilir.

Komplocu yaklaşım mı bu? İnşallah öyle olsun. Gerçeğe dönüşmesin de ben sadece bir zihin egzersizinde bulunmuş olayım, razıyım. Sadece Amerikan tarafının nasıl düşünebileceğine ve oyunu nasıl büyük oynayabileceğine dikkat çekmeye çalışıyorum.

Diplomaside büyük oyunlar başlarda daima ‘imkansız amma da saçma’ laflarıyla karşılanmıştı dünyada.

İngiltere bölgede Irak adında bir ülke kurmaya girişirken bunu da o zamanlar ‘saçma’ diye karşılayanlar olmuştu.

Eğer Türkiye bu büyük oyunun küçük ortağı olarak işe girmeye kararlıysa bu konuda hükümet ile askerler kesin olarak konuşup anlaşmış olmalılar.

Büyük kararlılıkla çıkılan gezinin gerçek amacı acaba bu olabilir mi?.. Eğer böyleyse bu işin konuşulmasının ‘Birinci tezkere’nin engellenmesinin başaktörü olan Gül’e kalması da tarihin bir başka cilvesidir.

Bu tür sürprizler de BÜYÜK OYUNLARIN karakteristik özelliklerinden bir tanesidir.



Bu haber 373 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,708 µs