En Sıcak Konular

Sigarada uzlaşanlar 301'de anlaşamıyor

11 Ocak 2008 17:22 tsi
Sigarada uzlaşanlar 301'de anlaşamıyor Türk siyasetinin 2008 yılındaki en önemli gündemi sivil anayasa olacak. İktidar partisinin lokomotif olduğu bu girişimde CHP ve MHP'nin tavrı belirleyici olacak. Meclis'te uzlaşma olmazsa referanduma gidilecek ve kilidi yine halk çözecek. 2009 yılındaki

Sanal rejim tehlikesi çığlıkları ve siyasî krizlerle dolu bir yılın ardından yeni yılda yeni umutlara yelken açılan bir dönem başladı. Siyaset içi ve dışı aktörlerin farklı planlarına rağmen son sözü milli irade söyledi; kazanan demokrasi oldu. Demokrasi trenini sancılı bir şekilde rayında tutmayı başaran siyaset kurumunun önünde yine çetin sınavlar, çetrefilli konular bulunuyor. 2008 yılında 'eskiden tevarüs gündemler' yine önemli bir yer tutacak. En fazla gürültü koparması beklenen konu şüphesiz 'sivil anayasa' çalışması. Hazırlandığı 1982'den bugüne mevcut Anayasa'nın değişmesi gerektiğini söylemeyen kişi ve kesim kalmadı. Bu açıdan bakıldığında "Anayasa değiştirmek için hiçbir dönemde böylesine uygun bir siyasî iklim ve toplumsal mutabakat olmadı." denilebilir. Ancak mevcut tablo çok farklı. İkinci kez tek başına iktidar olma şansı yakalayan AK Parti, programına yazdığı gibi 'sivil anayasa' sürecini başlatsa da siyaset kurumundan beklediği desteği bulamadı. Bulması da zor görünüyor. Siyasetin genel hastalığı olan 'Ne yapıldığından çok kimin yaptığı önemli' düsturu bir kez daha vizyonda. Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki akademik kadroya hazırlatılan anayasa değişiklik taslağının yol haritası belli. Taslak, birkaç kez AK Parti'nin hukuk süzgecinden geçti. Partinin benimsediği metin olarak önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklanacak. Sıra siyasî partiler ve sivil toplumun katkılarına gelecek. Tartışmalarla geçecek birkaç ayın ardından taslağın baharda Meclis'e gelmesi planlanıyor.

Kilidi yine halk çözecek

Anayasa'yı değiştirme girişiminde nelerin tartışılacağı aşağı yukarı belli. Kriz sözcüklerini şöyle sıralayabiliriz: Başörtüsü, laiklik, din eğitimi, Alevilik, Kürt sorunu, Türk vatandaşlığı, yargı, sivil-asker ilişkileri. Onlarca yıldır ağızlarda sakız olan bu konulara kimin, nasıl baktığına daha kapsamlı bir şekilde anayasa vesilesiyle tanık olacağız. İktidarın lokomotif olduğu bu girişimde CHP ve MHP'nin tavrı belirleyici olacak. İki partinin 'kırmızı çizgileri' belli. CHP, başörtüsü yasağının kaldırılması gibi inanç odaklı iyileştirme girişimlerini 'laiklik' anlayışına ters buluyor. MHP ise bireysel özgürlük kapsamında değerlendirilen kültürel açılımların 'üniter yapı'yı zedeleyeceğinden endişeli. DTP'nin neredeyse tek ilgi alanı 'etnisite'. Meclis'in beşinci gücü olan DSP ise CHP ile MHP arasında bir noktada konumlanıyor.

İktidar, Anayasa'yı hem Meclis'e hem de halka onaylatmak istiyor. Meclis'in onayı için 367 oy gerekli. 330 oy aşılırsa referandum kapısı aralanıyor. 339 oyu olan AKP'nin muhalefetin desteğine gerek duymadan Anayasa'yı referanduma taşıyabileceği söylenebilir. Oylama gizli yapılacağı için risk potansiyeli mevcut. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçildiği oylamada bile AK Parti'nin 3-4 fire verdiği unutulmamalı. Anayasalar ülkelerin yönetim ve demokrasi aynası. Dolayısıyla daha sivil, demokrat ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir ülke için ilk yapılacak işin evrensel normlara sahip bir anayasa olacağından şüphe yok.

2007, krizlerle beraber seçim yılıydı. Cumhurbaşkanlığı tartışmaları seçimi erkene aldırdı. Bir de 21 Ekim'de referandum için halk sandığa gitti. 2008 yılında tek sandık görünüyor. Anayasa değişikliği Meclis'ten 330 oyun üzerinde geçerse sonbaharda referandum için sandık başında olacağız. Mart 2009'da yapılması gereken yerel seçimlerin öne alınıp alınmayacağı son günlerin yeni spekülasyon konusu. Ancak, iktidar kaynakları böyle bir seçeneğe sıcak bakmıyor. Yerel seçimi öne alabilmek için iki ay içinde anayasa değişikliği yapmak gerekiyor ki; bunun zorluğu ortada.

AK Parti-CHP tartışması ile geçen bir dönemin ardından 22 Temmuz seçimi sonrası oluşan tablo, farklı bir kaygıyı beraberinde getirmişti. MHP ve DTP'nin birlikte Meclis'te yer almalarından ürperti duyanlar oldu. Bu seferki kutuplaşmanın iki parti eksenli olacağı düşünüldü. İki parti bu beklentileri boşa çıkararak 'ılımlı' bir başlangıç yaptı. Meclis'teki selamlaşma ve tokalaşmalar tarihî enstantaneler olarak kamuoyuna yansıdı. DTP'lilerle polemiğe giren, MHP değil AK Parti oldu. Meclis'in her zaman böyle devam etmesini beklemek iyimserlik olur. Terör örgütü ile arasına mesafe koyamayan DTP'nin bu tavrı başlı başına kriz potansiyeli olarak orta yerde duruyor. DTP'nin, anayasa tartışmaları ile birlikte 'etnik' duyarlılıkları öne çıkarmasının gerilimi artıracağı varsayılabilir.

Sigarada uzlaşanlar 301'de anlaşamıyor

Sigaraya geniş kapsamlı yasak getiren yasa yeni yılın ilk yasasıydı. Bütün partilerin mutabakatı ile çıkabilen nadir yasalardan oldu. Meclis'in önüne gelecek bazı düzenlemeler var ki, partilerin bunlar üzerinde uzlaşması imkânsız. Birinin 'ak' dediğine öbürü 'kara' dediği için haliyle ortam elektrikleniyor. Örneğin Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesi. Bu ay içinde Meclis'e geleceği netleşen düzenlemeye CHP mesafeli; MHP şimdiden cephe aldı. Hükümet ve milletvekilleri arasında farklı düşünen isimler olsa da AK Parti bu değişikliği yapmaya kararlı. Yasa değişikliği olacağı için muhalefetin desteğine ihtiyacı olmayacak. Artık marka haline gelen, ünlü yazarlarla birlikte anılan 301'in akıbetini AB de dört gözle bekliyor.

Yeni reform paketleri sırada

Sivil anayasa ve 301'in yanı sıra Meclis'in ele alacağı birçok temel düzenleme sırasını bekliyor. Terörle mücadele kapsamında gündeme gelen 'Eve Dönüş' yasası halen gündemde. İsmi bile 'af' tartışması doğuran düzenlemenin akıbeti net değil. Terör örgütünü çökertme amaçlı sosyal, ekonomik ve siyasî başka hazırlıklar yapıldığı da biliniyor. Rölantide gittiği söylenen AB ile ilişkilere hız kazandırmak için bir dizi değişiklik bekleniyor. Hükümet, şu an tartışılan gündem maddelerinin yanı sıra eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in veto ettiği yasaları peyderpey sahneye sürmeye kararlı. Kamu Yönetimi Reformu bunlardan biri. CHP' yi, geçen dönem komisyon bastırtacak kadar kızdıran reform paketine MHP de karşı çıkıyor. 25 milyar dolar gelir getireceği hesap edilen 2-B düzenlemesi de tartışmalı düzenlemeler arasında yer alıyor.

 

 

Siyaseti, 2009'daki yerel seçimler şekillendirecek

Partiler ve liderler şimdiden hesaplarını yerel seçim üzerine yapıyor. Siyasi haritanın belediye seçimlerinden sonra yeniden çizileceği aşikar. Siyasetin merkez sağ ve sol kanadı belki de son kozlarını oynayacak. Bu seçimin bazı liderler için jübile olacağı bile söyleniyor. Seçime 14 ay gibi kısa sayılmayacak süre var; ama çalışmalar şimdiden başladı. Her bölge hassasiyetleri ölçüsünce inceleniyor; aday adayları için taramalar yapılıyor. Bu konuda en hazırlıklı olan iktidar partisi. Başbakan Erdoğan, genel seçim zaferini kutlarken yerel seçimler için çalışma talimatını vermişti. AK Parti, belediye başkanlığını düşünen isimler için özel seminer programları bile düzenliyor. Şu anda çoğu belediyeye sahip olan AK Parti'nin hedefini bilmeyen yok: CHP ve DTP'nin 'kaleleri' olarak görülen İzmir, Diyarbakır, Çankaya, Kadıköy, Tunceli gibi kritik yerleri almak.

Hedef, yüzde 60'ı yakalamak

AK Parti, genel ve yerel yönetimlerde iktidar konumunda. Topu topu 6 yıllık siyasi ömrüne ikisi genel, biri yerel üç seçim zaferi sığdıran AK Parti, rakiplerine oranla daha rahat. Partide liderlik sorunu olmadığı gibi klikleşme, ayrışma da görülmüyor. Büyük kongresini 2009 yılında yapacak olan AK Parti, enerjisini iç mücadele yerine yerel seçimlere harcamaya kararlı. Başbakan'ın "Rehavet yasak." dediği parti, disiplinli bir şekilde çalışıyor. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olması partiye ayrı bir güç, hükümete ise hız kazandırdı. Yasa ve kadroları Köşk'ten döndüğü için sıkıntı çeken AK Parti, bu anlamda rahatladı. Farklı siyasi gelenekten gelen isimleri bünyesinde barındıran iktidar partisi yeni açılımlarıyla da sempati alanını genişletmeye çalışıyor. Başbakan Erdoğan'ın Alevi kesimin iftarına katılacak olması bunun bir örneği. Kendisini, 'Muhafazakar Demokrat' olarak tanımlayan AK Parti, Türkiye partisi kimliğini bu açılım ve atılımlarla pekiştirme yolunda ilerliyor. Bu adımlarının meyvelerini yerel seçimde toplamayı hedefliyor.

Baykal için dönüm noktası olacak

AK Parti'ye karşı keskin muhalefet yapan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın başı parti içi muhalefetle dertte. Martta kurultay var. Parti lideri ve yönetiminin belirleneceği kurultay için ortada çok sayıda aday adayının ismi dolaşıyor. Haluk Koç'un adaylığı kesin. İnönü ailesinden Gülsün Bilgehan Toker ve İzmir milletvekili Oğuz Oyan nabız yokluyor. Düne kadar Baykal'ın sağ kolu olan Eşref Erdem farklı bir kulvarda arayışta. Erdem, Kemal Derviş'i zorluyor; olmazsa başka bir ismi çıkarmayı hesaplıyor. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün ihracını yargı onaylamıştı. Sarıgül ve ekibi Haluk Koç'a destek verebilir. Bütün bunlara karşın CHP'de yine en güçlü aday Deniz Baykal. CHP'de asıl fırtına yerel seçimlerden sonra kopacak. Bütün hesaplar Mart 2009'a göre yapılıyor. Yerel seçimler 70 yaşındaki Baykal'ın siyasi jübile yapacağı veya küllerinden yeniden doğacağı bir tarih olarak kayıtlara geçmeye namzet. Muhtemel bir başarısızlıkta Baykal'ın liderliğini sürdürmesi kolay olmayacak. Bu durumda CHP, DSP ve SHP'yi de kapsayacak solda çok seçenekli yeni formüller gündeme gelecek.

Anamuhalefet olma peşinde

Cumhurbaşkanlığı krizini Meclis'teki oylamaya katılarak çözen MHP, CHP'ye göre daha sorunsuz bir parti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milletvekilleri ve teşkilata hakim görünüyor. Şu aşamada partide koltuk kavgası yaşanmıyor. Yüce Divan'da aklanan eski Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'ın bazı hazırlıklar yaptığı söylense de yerel seçimler öncesi hareketlenme beklenmiyor. CHP'deki iç çekişmeler MHP' yi bir anlamda fiili anamuhalefet yaptı. MHP, yasama ve denetim çalışmalarında anamuhalefet CHP'den daha aktif görev alıyor. Devlet Bahçeli, ülkücüleri sokaktan uzak tutan tavrına yenisini ekledi. Milletvekillerini DTP'lilerle aynı ekrana çıkmama, polemiğe girmeme konusunda sürekli uyarıyor. MHP, sadece terör olaylarına tepki gösteren reaksiyoner bir parti görünümünden uzaklaşmaya çalışıyor. Kadro seçimi ile bu çabayı gösteren MHP yönetimi, izleyecekleri politikalarla da bunu pekiştirecek.

İç hesaplaşma ve çözülme başlayabilir

DTP, şu anda lideri hapiste olduğu için 'başsız' bir siyasi parti. Haziran ayında kongresini yapacak; ama kim lider olacak belli değil. Meclis içinden 'ılımlı' bir isimden çok dışarıdan daha 'radikal' bir ismin görevi devralması söz konusu. PKK terör örgütünü kınamaması ve teröre karşı duruş sergileyememesi, DTP'nin en büyük sorunu. Dışarı çok yansımasa da DTP'nin içi de en az diğer partiler kadar karışık. Partide en azından üç ayrı ekolün varlığından söz ediliyor. İmralı ve Kandil'e yüzünü dönen kadrolara karşı şu anda sesleri cılız çıksa da ılımlı çizgiden yana olanların varlığı biliniyor. Bu durum DTP'yi de iç sorgulama ve çözülme sürecine sürükleyebilir. DTP, Meclis'te grubu olan 4. parti ama kritik eşikte. Bir milletvekili bile istifa etse gruptan düşüyor. DTP de kongresini yaptıktan sonra yerel seçimlere asılacak. Başta Diyarbakır olmak üzere Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti ile kıyasıya bir yarışa hazırlanacak.

Birleşme yine zor görünüyor

Demokrat Parti (DP) ve Anavatan, tarihinin en zor dönemlerini yaşıyor. DP, süvarisini yeniledi. Daha ilk seçiminde tasfiye olan Mehmet Ağar'ın yerine gelen Süleyman Soylu'nun işi hiç de kolay değil. Sessizliğe gömülen Erkan Mumcu liderliğindeki Anavatan'ın neredeyse adı unutuldu. İki partinin de, cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve sağda birleşme fiyaskosu izlerini silebilmeleri zor. Yeniden birleşmeye niyetlenseler de uçuruma dönüşen güven bunalımını aşmaları gerekiyor. Boşta kalan eski siyasilerin günlük uğraşlarından birisi de böyle bir projeyi hayata geçirmek. Rifat Hisarcıklıoğlu'ndan Mesut Yılmaz'a kadar birçok aktöre bu projede rol biçiliyor.



Bu haber 241 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,059 µs